logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Cihan Yılmaz [1.B.], B. No: 2021/8031, 23/10/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

CİHAN YILMAZ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/8031)

 

Karar Tarihi: 23/10/2024

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Rıdvan DEMİR

Başvurucu

:

Cihan YILMAZ

Vekili

:

Av. Batuhan ULUERGÜVEN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; kolluk görevlilerince fiziksel ve sözlü şiddet uygulanması, ayrıca bu olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu 6/7/2019 tarihinde saat 01.00 civarında Yenimahalle Şehit Bülent Bostanoğlu Polis Merkezi Amirliğine (Polis Merkezi) şikâyetçi olmak için gitmiştir.

3. Polis Merkezinde görevli polislerin el yazısıyla yazdığı, başvurucu ile ablasının da imzaladığı tutanağa göre başvurucu, bağırarak talebinin gereklerinin yerine getirilmesini istemiş; yerine getirilmediği takdirde gereğini yapacağını belirtmiştir. Bunun üzerine polisler tarafından, kaçtığı belirtilen başvurucu (Tutanağın belli bir bölümünde başvurucunun kendisine zarar vermemesi amacıyla olduğu belirtilmiştir) kademeli olarak zor kullanma yetkisi kapsamında kelepçe takılmak suretiyle gözaltına alınmış ve akabinde doktor raporu alınmak üzere hastaneye götürülmüştür.

4. Olaylar üzerine görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlisine hakaret ve tehdit suçları kapsamında başvurucunun, olayın yaşandığı Polis Merkezinde şüpheli olarak ifadesi alınmıştır.

5. Başvurucudan şikâyetçi olan kamu görevlileri; şikâyetçi olarak verdikleri ifadelerde ve benzer şekilde başvurucunun alkollü olarak Polis Merkezine geldiğini, bağırarak ablasının aracını gasbettiğini söylediğini, cep telefonunu masaya sert şekilde fırlatıp "Gereğini yapın yoksa ben gereğini yapacağım." diyerek görevli memurlara hitap ettiğini ve aynı zamanda hakarette bulunduğunu, kendisine zarar vermeye başladığını, Polis Merkezinden kaçması üzerine görevliler tarafından yakalanarak yere yatırıldığını, orantılı şekilde zor kullanılması suretiyle kendisine kelepçe takıldığını ve muhafaza odasına alındığını, başvurucunun buradayken kafasını duvarlara vurmaya başladığını, daha sonra sağlık raporu aldırılmak üzere Gazi Mustafa Kemal Devlet Hastanesine götürüldüğünü, başvurucudan şikâyetçi olduklarını belirtmiştir.

6. Başvurucu 6/7/2019 tarihinde saat 10.43 sıralarında şüpheli olarak alınan ifadesinde; şikâyetçi olmak için geldiği Polis Merkezinden ayrılmak istediğinde kamu görevlileri tarafından darbedildiğini, ilgili kamu görevlilerinden şikâyetçi olduğunu, kamera kayıtlarının temin edilmesi hâlinde darbedildiğinin anlaşılacağını, kamu görevlilerine direnmediğini, yardım alamayınca sinirlenerek nezarethanenin duvarına tekme attığınıbelirtmiştir.

7. İki polis memuru tarafından aynı tarihte düzenlenen Görüntü İnceleme Tutanağı'nda "başvurucunun polis merkezine iki kere girip çıktığı, ikinci girişinden önce bahçede bekleme alanında beklediği, cep telefonu ile müracaat masasının ön kısmında telefon görüşmesi yaptığı, görüşmesi bittikten sonra memurlar ile konuşurken aniden çıkıp çıkış kapısına doğru koştuğu, durmayınca peşinden giden memurların başvurucuyu zor kullanarak etkisiz hâle getirip kelepçelediği, akabinde ara bekleme bölgesi, sonrasında da nezarethaneye koydukları, bekleme bölümü ve nezarethane içerisinde darp olayının yaşanmadığı" belirtilmiştir.

8. Hastanede görevli bir doktor tarafından 6/7/2019 günü saat 03.20'de düzenlenen raporda başvurucunun vücudunda "sol göz çevresinde ödem ve ekimoz, sağ temporal bölgede 4x6 cm'lik kızarıklık ve ödem, alın sağ kısımda 3 adet 8-10cm'lik çizik tarzında kızarıklıklar, burun sağ yanda 4-5 adet yüzeyel çizikler, sol zigomatik kemik üzerinde ödem ve ekimoz, oksipital bölge saçlı deride 3x3cm'lik kızarıklık, boyun sol yanda kızarıklık ve çizikler, sağ kulak aurikulasında kızarıklık ve hafif ödem, sağ kulak arkasında kızarıklık ve yüzeyel çizikler" olduğu, kesin rapor düzenlenmesi için başvurucunun kulak burun boğaz uzmanınca muayene edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Hastanede görevli bir başka doktor tarafından aynı gün saat 13.46'da düzenlenen raporda ise sol göz çevresinde 4x5 cm ebadında hematom, sağ göz çevresinde tırnak izine benzeyen muhtelif sıyrıklar olduğu ifade edilerek yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir ölçüde hafif olduğu açıklanmıştır. Başvurucu hakkında 13/7/2019 tarihinde Ankara Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif olduğu belirtilmiştir. Başvurucudan şikâyetçi olan kamu görevlilerinin aldığı adli raporlarda da kamu görevlilerinin el ve kollarında çizikler tarif edilmiştir.

9. Olaya ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) başvurucu hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından soruşturma işlemlerine başlanmış, 12/7/2019 tarihli iddianame ile başvurucu hakkında Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesinde kamu davası açılmıştır.

10. Başvurucu vekili, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) 5/11/2019 tarihinde kaydedilen dilekçeyle başvurucu hakkında iddianame düzenlenmesine rağmen başvurucunun şikâyetine konu ettiği kamu görevlileri hakkında soruşturma işlemi yapılmasına, delillerin bir an önce toplanmasına ve kamu görevlileri hakkında kamu davası açılmasına yönelik taleplerini Başsavcılığa iletmiştir.

11. Başsavcılık, bu başvuru üzerine konuyla ilgili derhâl soruşturma başlatıp başvurucu hakkında açılan kamu davasına ilişkin evrakın celbi için yazışma yapmış; 13/1/2020 tarihinde Polis Merkezine müzekkere yazarak başvurucunun kesin adli raporu ile başvurucunun annesi ve ablasının bilgi sahibi olarak ifadelerinin alınmasını istemiştir.

12. Müzekkereye cevap verildiğine ilişkin bir bilgi Başsavcılık dosyasında bulunmamaktadır.

13. Başsavcılık 12/2/2020 tarihinde şüpheli polis memurları A.K., Ö.L.K., S.E. ve S.Y. hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Kararda şüpheli polis memurlarının ifadelerine yer verilmiştir ancak polislerin şüpheli olarak ifadelerinin alındığına ilişkin bir bilgi UYAP'ta bulunmamaktadır. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... [Ş]üphelilerin ifadelerinde müştekinin karakola bağırarak giriş yaptığını, ailesi ile telefonda görüşürken küfürler edip ailesini tehdit ettiğini, bunun üzerine görevli memurların müşteki şahsı sakinleştirmeye çalışıp kendisine yardımcı olacaklarını söylemelerine rağmen müştekinin agresif hareketler sergileyerek karakolda bulunan duvarları tekmeleyip yumrukladığını ve kendilerine hitaben 'a.ına koyacağım, görevinizi yapın' şeklinde hakaret ettiğini ve buna benzer nitelikte görevlerini yapmalarına engel olduğunu, bu nedenle orantılı güç kullandıklarını beyan ettikleri, 06/07/2019 tarihi saat 02:30'da tutulan tutanağa göre müştekinin polis merkezi amirliğine alkollü ve bağırarak girdiği, görevlilere hitaben 'orospu çocuğusunuz, ananızı s.keyim' şeklinde bağırdığını ve kendisine zarar vermeye başladığını, bu nedenle orantılı güç kullanıldığı, ardından müştekinin muhafaza odasına alındığı, muhafaza altına alındığı sırada müştekinin kafasını duvara vurmaya başladığına dair tutanak tutulduğu, ayrıca müştekinin şüphelilere yönelik eylemleri hakkında 12/07/2019 tarihinde görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçlarından iddianame düzenlendiği, bahse konu iddianamenin Ankara 42. Asliye Ceza Mahkemesi 2019/716 esas sayılı dosyası üzerinden kovuşturmasının devam ettiği, müştekinin alınan raporunda; BTM ile giderilebilir nitelikte yaralandığı, vücudunun çeşitli yerlerinde kızarıklık ve çiziklerin bulunduğu, mevcut yaralanmanın polise mukavemet ve taşkınlık sonucunda görevli memurların güç kullanımı ile oluşmuş olabileceğinin değerlendirildiği, şüphelilerin yaralama kastı ile hareket ettiklerine yönelik herhangi bir delilin bulunmadığı anlaşıldığından, kovuşturmaya yer olmadığına... [karar verildi.]"

14. Başvurucu, söz konusu karara itiraz etmiş; itiraz dilekçesinde dosyaya kazandırılması gereken deliller hakkında araştırma yapılmadığını, yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebilir olmasının zor kullanma yetkisinin sınırını teşkil etmeyeceğini belirterek Polis Merkezinde çekilmiş fotoğraflarını dilekçesine eklemiştir.

15. Başvurucunun itirazı Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliğince 20/8/2020 tarihinde reddedilmiştir.

16. Başvurucu, nihai kararı 11/2/2021 tarihinde öğrendikten sonra 4/3/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

17. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının kabul edilemez olduğuna karar veren Komisyon, kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddia yönünden başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

18. Başvurucu; kolluk görevlilerinin fiziksel ve sözlü şiddet niteliğindeki fiillerine maruz kaldığını, yaralandığını tespit eden sağlık raporunun varlığına rağmen eksik araştırmayla kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, bu karara karşı yaptığı itirazın yeterli gerekçe açıklanmadan reddedildiğini açıklayarak kötü muamele yasağının, etkili soruşturma yükümlülüğünün ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarının dikkate alınması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

19. Başvurucunun iddiaları kötü muamele yasağı kapsamında incelenmiştir.

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

21. Güç kullanmaya yetkili kamu görevlilerinin, tutumu nedeniyle kendisine karşı güç kullanılması kesin olarak gerekli olmayan bir kişiye karşı fiziksel güce başvurmaları, kişi üzerindeki etkisi ne olursa olsun ilke olarak Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eder. Kesin gerekli olduğu hâllerde de güç, aşırıya kaçmadan kullanılmalı ve kişinin tutumuyla orantılı olmalıdır (Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 81).

22. Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasıyla yasaklanan muamelelerin varlığına ilişkin iddialar, uygun delillerle desteklenmelidir. Bu delillerin değerlendirilmesinde ise sözü edilen delillerin iddiayı makul şüphenin ötesinde ispat edip etmediği gözetilmelidir. Bununla birlikte yeterince ciddi, açık ve tutarlı emareler ya da aksi ispat edilemeyen birtakım karineler de iddianın ispatı için yeterli kanıt teşkil edebilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Cezmi Demir ve diğerleri, B. No: 2013/293, 17/7/2014, § 95; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 83).

23. Kişinin gözaltı veya tutukluluk gibi devletin kontrolü altında bulunduğu sırada yaralanması hâlinde yetkili makamlar, bu olaya ilişkin tatmin edici ve inandırıcı bir açıklama getirmekle yükümlüdür (S.D., B. No: 2013/3017, 16/12/2015, §§ 89, 90; Cengiz Kahraman ve Kenan Özyürek, B. No: 2013/8137, 20/4/2016, § 95) zira bu tür olayların gerçekleşme koşullarına ilişkin bilgiler çoğunlukla yetkili makamların erişimindedir (Ferit Kurt ve diğerleri, B. No: 2018/9957, 8/6/2021, § 74).

24. Anayasa’nın 17. maddesi -“Devletin temel amaç ve görevleri” kenar başlıklı 5. maddedeki genel yükümlülükle birlikte yorumlandığında- bireyin bir devlet görevlisinin hukuka aykırı ve Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasını ihlal eden muamelesine uğradığına ilişkin savunulabilir iddiası hakkında etkili bir soruşturma yürütülmesini gerektirir. Kötü muamelenin kasten yapıldığının ileri sürüldüğü durumlarda iddia hakkında ivedilikle bir ceza soruşturması başlatılmalıdır. Şikâyet olmadığında bile kişiye kötü muamelede bulunulduğuna ilişkin yeterince açık belirtiler varsa konuyla ilgili bir ceza soruşturması açılmalıdır. Ceza soruşturmasının Anayasa’nın 17. maddesinin gerektirdiği şekilde etkili olduğunun kabul edilebilmesi için soruşturmayı yürüten kişiler olaya karışan kişilerden bağımsız olmalı, soruşturmada olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek tüm deliller toplanmalıdır. Dahası soruşturma süreci gerektiği ölçüde kamu denetimine açık olmalı, mağdur soruşturmaya etkili şekilde katılabilmeli ve soruşturmada makul bir özen ve süratle hareket edilmelidir. Yetkililer, soruşturmayı sonlandırmak için aceleci davranmamalı ve temelden yoksun sonuçlara dayanmamalıdır (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 25; Cezmi Demir ve diğerleri, §§ 111, 112, 114-117; Ali Rıza Özer ve diğerleri, §§ 101-103). Ayrıca soruşturma sonunda verilen karar, kullanılan gücün gerekliliği ve orantılılığıyla ilgili bir değerlendirme içermelidir (bazı değişiklikliklerle birlikte bkz. Cebrail Bektaş ve Yüksel Şahin, B. No: 2015/4787, 25/9/2019, § 64).

25. Somut olayda başvurucu hakkında düzenlenen adli raporlarda birtakım bulgulara yer verildiği, başvurucunun da şüpheli sıfatıyla ifadesinde kamu görevlileri tarafından darbedildiğini ileri sürdüğü görülmektedir. Buna rağmen Başsavcılık, başvurucunun yaralanması olayı hakkında soruşturma başlatmak için başvurucunun ayrı bir başvuru yapmasını beklemiştir (bkz. §§ 6, 8, 10, 11). Soruşturmada başvurucu hakkında açılan kamu davasına ilişkin evrak incelense de olayın potansiyel tanıklarının tespiti ile ifadelerinin alınması yönünde bir çaba gösterilmemiştir. 13/1/2020 tarihinde Polis Merkezine yazılan müzekkere ile başvurucunun annesi ve ablasının bilgi sahibi olarak ifadelerinin alınması istenmiş ancak bu ifadelerin alındığına, ayrıca -kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda şüpheli polis memurlarının ifadelerinden söz edilse de- polislerin şüpheli olarak ifadelerinin alındığına ilişkin bir bilgi UYAP kayıtlarında bulunmamaktadır. Son olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda yaralanmanın polise mukavemet ve taşkınlık sonucunda görevli memurların güç kullanımı ile oluşabileceğinin değerlendirildiği ifade edilse de başvurucunun kendisine karşı güç kullanılmasını haklı kılan bir tutumunun olup olmadığı, böyle bir tutumu varsa gücün bu tutuma nazaran orantılı olup olmadığı yönünde bir değerlendirme yapılmamıştır.

26. Kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiği iddialarının incelenebilmesi için olayı çevreleyen maddi koşullar, inceleme yapmaya olanak verecek şekilde aydınlatılmalıdır. Olayın aydınlatılması ise ihlal iddiaları ile ilgili etkili bir soruşturma yapılmasına bağlıdır. Başvuruya konu olayda olayı çevreleyen koşullar yeterinceaydınlatılmadığından bu aşamada kötü muamele yasağının maddi boyutu yönünden inceleme yapılması mümkün görülmemiştir.

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin üçüncü fıkrasında güvence altına alınan kötü muamele yasağının usul boyutunun ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

28. Başvurucu; ihlalin tespit edilmesi, yeniden soruşturma yapılması ve hakkaniyete uygun manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

29. Başvuruda tespit edilen ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılması gereken iş, yeniden soruşturma işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

30. Başvurucuya manevi zararları karşılığında net 100.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi ve belge sunmadığından başvurucunun maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan kötü muamele yasağınınusul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin kötü muamele yasağının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden soruşturma yapılmak üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına (Sor.No:2019/175855) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 100.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Cihan Yılmaz [1.B.], B. No: 2021/8031, 23/10/2024, § …)
   
Başvuru Adı CİHAN YILMAZ
Başvuru No 2021/8031
Başvuru Tarihi 4/3/2021
Karar Tarihi 23/10/2024

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, kolluk görevlilerince fiziksel ve sözlü şiddet uygulanması, ayrıca bu olay hakkında etkili bir ceza soruşturması yürütülmemesi nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Kötü muamele yasağı Yakalama ve/veya gözaltı sırasında güç kullanımı İhlal Yeniden soruşturma
İhlal Manevi tazminat
Diğer kötü muamele iddiaları İhlal Yeniden soruşturma
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi