TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ALİ YILDIZ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2021/8087)
|
|
Karar Tarihi: 22/1/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
Raportör
|
:
|
Mehmet AKTEPE
|
Başvurucu
|
:
|
Ali YILDIZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Abdullatif SERT
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, ByLock deliline ilişkin veriler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünde genel müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 27/9/2016 tarihli kararnamesi ile Yargıtay tetkik hâkimi olarak atanmıştır. Sonrasında Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 15/11/2016 tarihli kararıyla da meslekten çıkartılmıştır.
3. Başvurucu hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçunu işlediği şüphesiyle soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma aşamasında Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca Başsavcılığa gönderilen 22/5/2017 tarihli yazı ekinde yer alan tutanakta, başvurucunun ByLock abone listesinin 118.719. sırasında olduğu, tespit edilen GSM aboneliğinin 532...36 ve tespit edilen cihaza ait IMEI numarasının 35...60 olduğu, ByLock tespit edilen ilk tarihin de 30/11/2014 olduğu belirtilmiştir. Soruşturma sonucunda Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle 21/7/2017 tarihli iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle başvurucunun kendi adına kayıtlı cep telefonu hattından ByLock programını kullandığı ve aleyhinde tanık beyanları bulunduğu ileri sürülmüştür.
4. İddianamenin kabulü ile açılan dava, Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülmeye başlanmıştır. Yargılamada 7/8/2017 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda -diğerlerinin yanı sıra- başvurucunun kullandığı 532...36 numaralı telefon hattına ait 1/1/2014-28/10/2016 tarihleri arasındaki internet trafik bilgilerinin incelenerek ByLock IP numaralarından herhangi birinin bulunup bulunmadığının ve aynı tarihler arasında başvurucuya ait HTS kayıtlarının Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığından (BTK) sorulmasına karar verilmiştir. Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğüne müzekkere yazılarak başvurucunun ByLock programı kullanıcısı olup olmadığı, hangi tarihler arasında bu sistemi kullandığı, anılan programa telefon hattı üzerinden mi yoksa kablosuz ağ üzerinden mi giriş yaptığı, bu sistem üzerinden görüşüp görüşmediği ve mesajlaşıp mesajlaşmadığı, bunları yapmış ise hangi tarihler arasında yaptığı, ayrıca varsa konuşma ya da mesaj içeriklerinin tespit edilmesinin istenmesine ve duruşmanın 26/10/2017 tarihinde yapılmasına karar verilmiştir.
5. Başvurucu, duruşmanın ilk celsesinde müdafiinin de hazır bulunmasıyla savunma yapmıştır. Tanık K.Y.nin beyanları 8/1/2018 tarihinde başvurucu müdafiinin de katılımıyla istinabe mahkemesi olan Banaz Asliye Ceza Mahkemesinde alınmıştır. Başvurucu müdafiine tanığa soru sorma imkânı tanınmıştır. Tanığın alınan beyanı ikinci celsede başvurucuya okunmuştur. Tanık K.Y. beyanında özetle daha öncesinde başsavcılık görevi yaptığı için başvurucu ile tanışıklığı olduğunu, infaz koruma memuru alımlarında başvurucunun bazı kişilere referans olmak amacıyla kendisini aradığını, referansların aranma biçimi itibarıyla FETÖ/PDY'ye yönelik referans olma yönünde kendisinde kanı oluştuğunu belirtmiştir. Ancak başvurucunun bizzat FETÖ/PDY'ye bağlı olup olmadığına dair bilgisinin olmadığını, somut olarak başvurucunun kendisine doğrudan "bu bizim adam" şeklinde bir telkini olmadığını bildirmiştir.
6. Üçüncü celsede tanık Ş.M.Ç. Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla Mahkemece dinlenmiştir. Tanık özetle Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okulda öğretmen olarak çalışırken Samsun'da öğretmenlik yapan D.K.nın kendisini Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne geçmesi konusunda yönlendirdiğini, bu kişinin "Sen mülakata gideceksin, işini ayarladık." dediğini, daha sonra başvurucu ile mülakat yaptığını, mülakatının olumlu sonuçlandığını ve Adalet Bakanlığına (Bakanlık) atamasının yapıldığını, Bakanlığa geçişinin kendisinin bu yapıyla irtibatı bulunması nedeniyle olabileceğini, başvurucu ile ilgili olarak bilgiye ve görgüye dayalı bir bilgisi olmadığını beyan etmiştir.
7. Dördüncü celsede tanık M.Ü. SEGBİS vasıtasıyla Mahkemece dinlenmiştir. Tanık özetle İstanbul Eğitim Merkezinde 2010 yılından 2014 yılı Ocak ayı sonuna kadar öğretim görevlisi olarak görev yaptığını, başkan yardımcısı hâkim C.G.nin özellikle tayinleri çıkartırken "Ali'ye söylüyoruz, Ali'ye ediyoruz." dediğini, o dönem personelden sorumlu genel müdür yardımcısının başvurucu olduğunu, Ceza Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünde tayinlerin çıkartılması, işe alınan personele mülakatlarında yardımcı olunması gibi birçok işlemde başvurucunun isminin geçtiğini, tayin ve atamayla ilgili işlerin başvurucu üzerinden yürütüldüğünü C.G.nin kendisine bizzat söylediğini belirtmiştir. Bunlara ek olarak tanık M.Ü. 2010-2012 yılları arasındaki dönemde sohbetlere katıldığını, sohbetlerin birinde sohbet veren kişinin şube müdürü olarak atanma talebi olan H.T. diye birinin ismini başkan yardımcısına iletmesini istediğini, bu isteği C.G.ye ilettiğini, C.G.nin de "Ali'ye söyleriz, halleder." dediğini, bir hafta on gün sonra da o kişinin tayininin çıktığını beyan etmiştir.
8. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu ile yapılan yazışma sonucunda Mahkemeye gönderilen 5/11/2018 tarihli tutanakta başvurucunun532...36No.lu GSM hattı üzerinden 353...60 IMEI No.lu cep telefonu ile 30/11/2014 tarihinden itibaren ByLock sistemini kullandığı, ByLock çözüm içeriğinin henüz bulunmadığı belirtilmiştir.
9. BTK' dan temin edilen CGNAT kayıtlarında başvurucunun kullandığı 0532...36 numaralı GSM hattının 35...01 IMEI numaralı cep telefonuna takılarak kullanılmak suretiyle 30/11/2014-6/3/2015 tarihleri arasındaki dönemde ByLock programına internet erişiminde kullanılan IP numaraları ile bağlantı sağlandığının tespit edildiği bildirilmiştir.
10. Başvurucuya ait cep telefonunun Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca alınan imajı üzerinde Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim edilen raporda; ByLock veri tabanında gözüken IMEI numarası ile incelenen cep telefonu IMEI numarasının eşleştiği, cep telefonu imajı içeriğinde yer alan sistem dosyaları incelendiğinde telefonun 28/12/2015 tarihinde fabrika ayarlarına döndürüldüğü, işletim sisteminin tekrar yüklendiği, eski işletim sisteminde yüklü olan verilerin kalıcı olarak silinmiş olması nedeniyle eski işletim sistemine ait olan verilerin tespit edilemediği belirtilmiştir.
11. Duruşmanın beşinci celsesinde Mahkeme, HTS kayıtları ile dijital materyallere yönelik çelişkilerin giderilmesi amacıyla mukayese yaptırılması yönündeki bilirkişi incelemesine ilişkin tüm ara kararlarından karara etkisinin bulunmayacağı kanaatiyle vazgeçmiştir. Aynı celsede Başsavcılık makamınca esas hakkında mütalaa sunulmuş, başvurucunun mütalaaya karşı savunma yapmak için süre talep etmesi üzerine Mahkemece bu talep kabul edilerek duruşmaya ara verilmiştir.
12. Başvurucu, altıncı ve son celsede esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaparak suçlamayı reddetmiştir. Mahkemece başvurucunun atılı suçtan on yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Kararda; K.Y., Ş.M.Ç. ve M.Ü. isimli tanıkların beyanları ile başvurucunun ByLock programını kullandığına ilişkin Mahkemece yapılan tespit delil olarak hükme esas alınmıştır.
13. Gerekçeli kararda Mahkeme, BTK'dan gelen CD'deki iletişimin tespitine ve internet erişimine ilişkin kayıtları inceleyerek başvurucunun kullandığı telefon ile adına kayıtlı 532...36 No.lu GSM hattı üzerinden 30/11/2014 ile 6/3/2015 tarihleri arasında ByLock hedef IP'lerine farklı tarihlerde ve farklı saatlerde bağlantı yaptığı kanaatine vardığını belirtmiştir. Ayrıca Mahkeme CGNAT ve HTS kayıtları üzerinde de inceleme yaparak başvurucunun telefon görüşmeleri sırasında alınan baz bilgilerinin CGNAT baz verileri ile uyumlu olduğuna ilişkin tespitte bulunmuştur.
14. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şöyledir:
"Sanığın 532 .. 36 Nolu GSM hattının kendisi adına kayıtlı olduğu ve kendisi tarafından kullanıldığına ilişkin savunması, ilgili GSM operatöründen bu hattın sanığın adına kayıtlı olduğuna ilişkin olarak getirtilen abonelik belgeleri, sanığın suç delilini gizlemek amacıyla [ByLock] programını yüklediği telefonu fabrika ayarlarına döndürmek suretiyle [ByLock] programını silmesine rağmen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca gönderilen belgelere göre bu GSM hattı ile Bylock sistemini kullandığına ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanlığından gönderilen HIS (CGNAT) kayıtlarına göre de aynı hatla Bylock sistemi hedef IP'lerine bağlantı yapıldığına ilişkin tespitler, CGNAT kayıtları HTS kayıtları arasında görülen uyum göz önüne alındığında sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanımına sunulan Bylock programını kullanmasına ilişkin tespitler ile tanıklar [K.Y.], [M.Ü.] ve [Ş.M.Ç.nin] aşamalardaki beyanları ile tüm dosya kapsamı bir bütün halinde değerlendirildiğinde , sanığın aksi yöndeki savunmalarına itibar edilmemiş ve sanığın örgüt ile hiyerarşik ilişki içerisine girip örgütün yapılanmasıyla iradi bir şekilde organik bir bağ oluşturmak suretiyle FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği kanaatine varılmıştır."
15. Başvurucu, istinaf ve gerekçeli temyiz dilekçelerinde -diğerlerinin yanı sıra- yargılama kapsamında ByLock deliline ilişkin veriler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedildiğini ve suç teşkil etmeyen eylemleri nedeniyle peşinen suçlu kabul edilerek ByLock kullandığının tespitiyle karar verildiğini belirtmiştir. Hüküm, kanun yolu denetiminden geçerek kesinleşmiştir.
16. Başvuru 22/2/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, adil yargılanma hakkı ve haberleşme hürriyeti dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan haklara ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
17. Başvurucu, yargılama kapsamında ByLock deliline ilişkin veriler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedildiğini beyan ederek silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
18. Bakanlık görüşünde; yargılama kapsamında başvurucuya iddianamede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirilmesinin anlatıldığı, kanundan kaynaklı temel haklarının hatırlatıldığı vurgulanmıştır. Atılı suçlamanın hukuki niteliği, iddianameye konu eylemler ve dosyada bulunan deliller hakkında bilgi sahibi olan başvurucunun yargılama aşamasında lehine olan hususları ileri sürebildiği, aleyhine olan delillere karşı çıkabildiği ve yargılamaya konu olaya ilişkin kendi anlatımını mahkemeye sunabildiği belirtilmiştir.
19. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
20. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri çerçevesinde incelenmiştir.
21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
22. Anayasa Mahkemesi Esra Saraç Arslan ([GK], B.No:2019/10514, 28/12/2022) başvurusunda ByLock deliline ilişkin veriler üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinin reddedilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasını değerlendirmiştir. Anılan başvuruda ilk derece mahkemesi, başvurucunun ByLock kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması talebini reddetmiş ve ByLock sorgu sonucu raporu ile CGNAT kayıtlarına istinaden başvurucunun ByLock kullanıcısı olduğunu kabul ederek mahkûmiyet kararı vermiştir. Yargıtay, başvurucunun sulh ceza hâkimliğinde verdiği ve ByLock programını merakından dolayı indirdiği ancak kullanmadan sildiği yönündeki beyanına dayanarak ByLock tespit ve değerlendirme tutanağı getirilmeden karar verilmesinin sonuca etkili olmadığını belirtmiş ve hükmü onamıştır. Anılan kararda Anayasa Mahkemesi, yargı merciinin mahkûmiyete gerekçe gösterdiği olguların varlığı yönünden sadece Emniyet Müdürlüğü tarafından dosyaya sunulan sorgu sonucu raporunu ve CGNAT kayıtlarını dikkate almasının, tutuklu yargılanan başvurucunun bu tutanak ve kayıtların doğruluğunun ve güvenilirliğinin sınanması için talep ettiği bilirkişi incelemesinin yeterli bir inceleme/değerlendirme yapılmadan reddedilmesinin başvurucuyu iddia makamı karşısında usule ilişkin imkânlardan yararlanma noktasında önemli ölçüde dezavantajlı konuma düşürdüğünü tespit etmiş ve adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar vermiştir (Esra Saraç Arslan §§ 55-60).
23. Somut olayda başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm olmasında dayanılan deliller CGNAT ve HTS verileri kapsamında ByLock programı kullanıcısı olması ve başvurucu aleyhine beyanda bulunan tanıkların varlığıdır. Tanık beyanlarının kapsamı göz önüne alındığında başvurucunun terör örgütü üyeliği suçundan mahkûm edilmesinde dayanılan -tek olmasa da- belirleyici delilin ByLock kullanımı iddiasına ilişkin veriler olduğu anlaşıldığından yukarıda anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.
24. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
Yıldız SEFERİNOĞLU ve Ömer ÇINAR bu görüşe katılmamıştır.
25. Başvuruda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verildiğinden ulaşılan sonuç ve uygun görülen giderim gözetilerek yargılamanın sonucu itibarıyla adil olmadığına ve haberleşme özgürlüğüne ilişkin diğer şikâyetler hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
26. Başvurucu; ihlalin tespiti ve yeniden yargılama yapılması talebinde bulunmuştur.
27. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan, B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3), B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE Yıldız SEFERİNOĞLU ve Ömer ÇINAR'ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2017/263, K.2018/237) GÖNDERİLMESİNE,
E. 487,60 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.487,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZUYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 22/1/2025 tarihinde karar verildi.
KARŞIOY
Başvurucu, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı bir iddianın karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini iddia etmiş, Sayın Mahkemece yapılan değerlendirmede çoğunluk tarafından, başvurucunun Anayasanın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının ihlal edildiği kabul edilmiştir. Aşağıda belirttiğimiz nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmıyoruz. Şöyle ki;
Başvurucu, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nde genel müdür yardımcısı olarak görev yapmakta iken Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun 27.09.2016 tarihli kararnamesi ile Yargıtay tetkik hâkimi olarak atanmış, daha sonra HSK’nın 15.11.2016 tarihli kararı ile meslekten çıkarılmıştır. Başvurucu hakkında FETÖ/PDY üye olma suçundan soruşturma başlatılmış ve 21.07.2017 tarihli iddianame düzenlenmiş, iddianamenin ağır ceza mahkemesince kabulü ile dava görülmeye başlanmıştır. Başvurucu ilk celsede müdafinin bulunması ile savunma yapmıştır. Başvurucu müdafinin de katılımı ile tanık K.Y.’nin istinabe yoluyla beyanı alınmış, müdafinin tanığa soru sorma imkânı tanınmıştır. Üçüncü celsede tanık Ş.M.Ç, SEGBİS vasıtası ile dinlenmiş, dördüncü celsede ise tanık M.Ü. SEGBİS vasıtası ile dinlenmiştir.
Tanık beyanlarında başvurucunun atama ve tayin işlerinde rol oynadığı ortaya konulmuştur. Tanık Ş.M.Ç., MEB’e bağlı okulda öğretmen olarak çalışırken öğretmenlik yapan D.K. isimli şahsın kendisinin denetimli serbestlik müdürlüğüne geçmesi konusunda yönlendirme yaptığı, kendisine “mülakata gideceksin, işini ayarladık” dediğini, Bakanlığa geçişinin kendisinin bu yapı ile irtibatı bulunması nedeni ile olabileceğini, mülakatın olumlu sonuçlandığını, başvurucu ile ilgili olarak görgü ve bilgisinin olmadığını belirtmiştir. Tanık K.Y., başvurucunun infaz koruma memurları alımlarında bazı kişilere referans olma amacı ile kendisini aradığını, referansların aranma biçimi itibari ile FETÖ/PDY’ye yönelik referans olma yönünde kendisinde kanı oluştuğunu belirtmiştir. Tanık M.Ü. ise, İstanbul Eğitim Merkezi’nde 2010-2014 Ocak arasında görev yaptığını, başkan yardımcısı C.G.’nin tayinleri çıkartırken “Ali’ye söylüyoruz, Ali’ye ediyoruz” dediğini, 2010-2012 tarihleri arasında sohbetlere katıldığını, sohbetlerin birinde sohbet veren kişinin H.T. isimli birinin ismini başkan yardımcısına iletmesini istediğini, bu isteği C.G.’ye ilettiğini onun da “Ali’ye söyleriz halleder” dediğini, bir hafta on gün sonra o kişinin tayininin çıktığını belirtmiştir.
Mahkemece BTK’ya müzekkere yazılarak CGNAT kayıtları sorulmuş, BTK tarafından başvurucunun kullandığı telefonun IMEI numarasına ilişkin 30.11.2014 ilâ 6.3.2015 tarihleri arasında bylock sunucularına bağlandığı, cep telefonu imaj içeriği incelendiğinde telefonun 28.12.2015 tarihinde fabrika ayarlarına döndürüldüğü, işletim sisteminin tekrardan yüklenmesi nedeniyle eski verilere ulaşılamadığı belirtilmiştir. Mahkemece başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mahkeme gerekçesinde sanığa ait GSM hattının bylock serverlerine ait IP adreslerine bağlantı yaptığı, ayrıca sanığın suç delilini gizlemek amacı ile telefonu fabrika ayarlarına döndürdüğü, sanık aleyhinde tanık beyanları olduğu ve sanığın savunmasına itibar edilmediği, sanığın örgütün hiyerarşik yapısı içinde organik bir bağ oluşturduğu ve örgüt üyeliği suçunu işlediği belirtilmiştir. Başvurucunun istinaf talebi Bölge Adliye Mahkemesince reddedilmiş, temyiz istemi de Yargıtay tarafından reddedilerek hüküm onanmıştır.
Başvurucu gerek soruşturma gerekse kovuşturma süreçlerinde müdafi yardımından yararlanmış, iddianameye konu eylemler ve dosya kapsamı hakkında bilgi verilmiş ve savunması alınmıştır. Dosya kapsamında tanık ifadeleri alınmış, başvurucuya tanık beyanına karşı savunma imkanı tanınmıştır. BTK’ ya yazılan müzekkere ile bylock programını kullanıp kullanmadığı sorulmuş ve bylock sunucusuna bağlantı yaptığı tespit edilmiştir. Yine başvurucunun kullandığı telefonun fabrika ayarlarına döndürüldüğü ve verilerin kalıcı olarak silindiği belirlenmiştir. Yargılamada başvurucuya esas hakkında mütalaaya savunma imkânı tanınmış ve başvurucunun savunması sonrasında hüküm verilmiştir. Yargılamayı yapan Ağır Ceza Mahkemesi tüm dosya kapsamını nazara alarak, hukuk kurallarını nasıl uyguladığını ve yorumladığını, ayrıca takdir yetkisini gerekçelendirerek hüküm kurmuştur. Yerel Mahkemenin kararı istinaf ve temyiz kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir. Buna göre, başvurucunun bireysel başvurusunda yer alan iddiaları kanun yolu şikâyeti niteliğini haiz olup, bireysel başvuruda bu hususların değerlendirilmesi mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesi, Aydın Yavuz ve Diğerleri başvurusunda (Başvuru Numarası: 2016/22169, Karar Tarihi: 20/6/2017, R.G. Tarih ve Sayı: 30/6/2017-30110) darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanmaya ilişkin olarak FETÖ/PDY örgütünün özellikleri hakkında kapsamlı açıklamalara yer vermiştir. Söz konusu kararda, yetkili makamlarca ve soruşturma mercilerince 15 Temmuz darbe teşebbüsünün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY'ye ilişkin olarak özellikle son yıllarda yürütülen soruşturma ve kovuşturmalarda bu yapılanmanın özelliklerine ve faaliyetlerine ilişkin birçok tespit ve değerlendirmeye yer verilerek, özetle; FETÖ/PDY'nin yöneticileri ve üyelerinin, faaliyetlerini gizlilik esasıyla yürüttüğü ve gizliliği sağlayacak haberleşme yöntemleri kullandığı, gizlilik anlayışı, devlet yönetimi bakımından önemli görülen TSK, yargı, emniyet ve mülki idare birimlerinde ayrı bir titizlikle uygulandığı, FETÖ/PDY'nin gerçek amacının devleti ele geçirmek olduğu belirtilmiştir.
Yine Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere, delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanması bireysel başvurunun ikincilliği ilkesi yargılamayı yapan derece mahkemelerinin görevidir. Anayasa Mahkemesinin görevi ise, derece mahkemelerinin yorumlarının açıkça keyfi veya bariz takdir hatası içerecek nitelikte olup olmadığını incelemektir. Başvurucu hakkında terör örgütü üyeliğinin sübut bulduğunu kabul eden yerel mahkeme somut olay bağlamında bylock delilini ve tanık ifadelerini değerlendirmiş, kararını gerekçelendirmiş ve hüküm kurmuştur. Yerel mahkeme gerekçeli kararında bylock delilleri yanında tanık beyanlarını da nazara aldığını belirtmiş olup, başvurucu hakkında mahkûmiyet hükmü kurarken tek ve belirleyici delil olarak bylock deliline dayanmamıştır. Yerel mahkemenin kararı gerekçeli olup, hukuk kurallarının uygulanmasında bariz takdir hatası veya açık bir keyfilik de mevcut değildir.
Bu nedenlerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Üye
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
Üye
Ömer ÇINAR
|