logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Emine Sezer Gül [1. B.], B. No: 2021/8914, 16/9/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

EMİNE SEZER GÜL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/8914)

 

Karar Tarihi: 16/9/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Erdem Ender ÇINAR

Başvurucu

:

Emine SEZER GÜL

Vekili

:

Av. Esad KESKİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, güven ilişkisinin bozulması temelinde iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, Türk Hava Yolları Teknik Anonim Şirketi (işveren) bünyesinde mavi yelekli uçuş elemanı olarak çalışmaktayken işveren tarafından 26/11/2019 tarihinde iş sözleşmesi feshedilmiştir. Fesih yazısında; Bylock kullanımı ve Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantısı nedeniyle başvurucunun sözleşmesinin feshedildiği ifade edilmiştir.

3. Başvurucu, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade talebiyle Bakırköy 9. İş Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 13/7/2020 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararda; başvurucunun adına kayıtlı telefon hattında Bylock kaydına rastlandığı, başvurucunun bu hattı kardeşinin kullandığını iddia etmesine rağmen ceza yargılamasında bu hattın kardeşi tarafından kullanıldığına dair bir tespit olmadığı, işverenin stratejik önemi haiz bir kuruluş olduğu, başvurucunun terör örgütüyle ilişkisi bulunduğu yönünde haklı bir şüphenin oluştuğu, bu şüphenin işveren ve işçi arasındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açtığı ve iş ilişkisinin devam ettirilmesinin işverenden beklenilemeyeceği belirtilmiştir.

4. Başvurucunun istinaf başvurusu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin (Bölge Adliye Mahkemesi) 16/12/2020 tarihli kararıyla esastan kesin şekilde reddedilmiştir.

5. Başvurucu, nihai kararı 15/1/2021 tarihinde öğrendikten sonra 15/2/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

7. Öte yandan başvurucu hakkında FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen 2018/11460 sayılı soruşturmada kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verilmiştir. Kararın ilgili kısmı şöyledir:

"... şüpheli Emine Sezer adına kayıtlı [0536 ... 96] ve [H.S.] isimli kişi adına kayıtlı [0538 ... 65] nolu Bylock hatlarının gerçek kullanıcısının 'Said' kod adlı şüpheli [S.B.] olduğu hususunun herhangi bir tereddüt olmaksızın tespit edildiği, şüpheli [M.S.'nin] kız kardeşi olan diğer şüpheli Emine Sezer adına kayıtlı [0536 ... 96] hat üzerinden Bylock kullandığına dair ek bir tespit yapılamadığı gibi, şüpheli [M.S.'nin] takipsizlik kararı verilen ancak daha sonra Hakimlik kararıyla takipsizlik kararı kaldırılan Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2018/8548 nolu soruşturma dosyasında alınan ifadesinde, [0536 ... 96] nolu hattı kullanıp kullanmadığını net olarak hatırlamadığını ve Bylock programı yüklemediğini beyan ettiği, şüpheli Emine Sezer'in ise tanık [Ş.Y.] tarafından teşhis edilememesi sebebiyle hakkında müsnet suçtan kamu davası açılabilmesi için yeterli şüphe oluşturacak nitelikte delile ulaşılamadığı ... "

8. Diğer taraftan başvurucunun kardeşi M.S. hakkındaki ceza yargılaması sonucu verilen Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin E.2018/190, K.2019/146 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:

"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından gönderilen Bylock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı içeriğine göre sanığın adına kayıtlı olup kendi kullanımında olduğunu kabul ettiği [0 538 ... 73] numaralı GSM hattı üzerinden ID numarasının 63150, kullanıcı adının yasintip, şifresinin Ysn.67, adının yasin., giriş sayısının log olarak 148 adet olduğu ...

... adına kayıtlı [0 543 ... 57] numaralı hat üzerinden 47659 ID numarasıyla bylock kullanıcısı olduğunun tespit olunduğu, şu halde sanık [M.S.nin] ByLock uygulamasını GSM hattı üzerinden kullandığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde teknik verilerle tespit edilmiş olduğu, dolaysıyla sanığın bylock kullanımının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarının kullanmaları amacıyla oluşturulan ve münhasıran bu suç örgütünün bir kısım mensupları tarafından kullanılan bir ağ olması nedeniyle örgüt talimatı ile bu ağa dahil olunduğu ve gizliliği sağlamak için haberleşme amacıyla kullanıldığı her türlü şüpheden uzak, kesin kanaata ulaştıracak teknik verilerle tespit edilmesi nedeniyle sanığın FETÖ/PDY içinde yer aldığını ve örgütle bağlantısını gösteren bir delil olduğunun kabulü gerekeceği, bu program üzerinden örgütsel gizliliği sağlamayı amaçlayan mesajların gönderildiği, bunun yanında sanığın bylock isimli programın deşifre edilmesinden sonra örgüt mensupları tarafından kullanılmaya başlanan ve yine örgütsel gizliliği sağlamayı amaçlayan falcon isimli programı da kullandığı, falcon isimli program üzerinden örgüt mensupları arasındaki çözülmeyi önlemek amaçlı motivasyonu yükseltmek için dua adı altında mesajlar gönderdiği; sanığın Yasin kod adını kullandığı ve örgüt mensupları arasında tıpçı Yasin adıyla bilindiği, bu hususun tanık beyanları ve bylock uygulamasındaki kullanıcı adı ile sabit olduğu,sanığın örgüt içinde bölge talebe mesulü ve aynı zamanda askeri liseler ve harp okullarında okuyan öğrencilerin takibini yapan ve örgüt terminolojisine göre doktor olarak tabir edilen görevlerinin bulunduğu, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dahi sanığın örgütsel faaliyetlerine devam ettiği, bu kapsamda 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında Fetö/Pdy Terör Örgütünce yeni bir yapılanmaya girilerek gerek öğrencilerin gerekse saklanılması istenen kimi örgüt üyelerinin kalması için oluşturulmak istenilen gaybubet evlerinin ihtiyaçları ile ilgilendiği, zaman zaman bu evlerde kaldığı ve nihayet hakkındaki yakalama işleminin gaybubet evi olarak kullanılan evlerden birinde gerçekleştirildiği..."

II. DEĞERLENDİRME

9. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

10. Başvurucu; kardeşinin aldığı cezanın sözleşmesinin fesih nedeni olarak kabul edilemeyeceğini, objektif ve tereddüte yer vermeyecek şekilde açık bir fesih sebebi gösterilmediğini, fesih nedeninin sosyal güvenlik kayıtlarında görünmesi nedeniyle iş bulamadığını, bu nedenle toplum içinde mesleki ve sosyal saygınlığının zedelendiğini belirterek özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

11. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun iddialarının delillerin değerlendirilmesine ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, uyuşmazlıkta şüphe feshinin şartlarının gerçekleştiği, iş ilişkisinin devamı için gerekli olan güvenin ağır şekilde zedelendiği, başvurucunun iş akdinin feshedilmesinin özel hayatına etkilerinin ortaya konulmadığı ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

12. Başvurucunun iş sözleşmesinin feshedilmesine yönelik işlem, özel hayata saygı hakkının otomatik olarak uygulanabilirliğini sağlamamakla birlikte mevcut başvuruda mesleki hayata yönelik müdahalenin başvurucunun özel hayatını ciddi şekilde etkilediği ve bu etkinin belirli bir ağırlık düzeyine ulaştığı değerlendirildiğinden başvuru özel hayata saygı hakkı yönünden uygulanabilir bulunmuş ve bu kapsamda incelenmiştir (benzer şekildeki değerlendirmeler için bkz. C.A. (3) [GK], B. No: 2018/10286, 2/7/2020, §§ 97-101; Ayla Demir İşat [GK], B. No: 2018/24245, 8/10/2020, §§ 106-110).

13. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

14. Başvuruya konu edilen işlemin olağanüstü hâl ilanının sona ermesinin akabinde tesis edildiği anlaşıldığından Anayasa'nın 13. maddesinde düzenlenen olağan döneme ilişkin güvence rejimi dikkate alınacaktır.

15. Eldeki başvuru negatif yükümlülükler kapsamında incelenmiştir (benzer yönde bir değerlendirme için bkz. Ayla Demir İşat, § 113). Güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesiyle iş sözleşmelerinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkına yapılan müdahalelerin kanuniliği, meşru amacı, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu ve ölçülülüğünün denetiminde gözetilmesi gereken genel ilkeler Anayasa Mahkemesi kararlarında ayrıntılı olarak açıklanmıştır (bkz. C.A. (3), §§ 103-118; Ayla Demir İşat, §§ 112-127).

16. Somut olaya konu olan müdahalenin 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinin (II) numaralı fıkrası çerçevesinde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla müdahalenin kanuni dayanağı bulunmaktadır (benzer yönde değerlendirme için bkz. C.A. (3), § 108; Ayla Demir İşat, § 117).

17. Özel hayata saygı hakkına müdahale teşkil eden mesleğe ilişkin tedbirlerde millî güvenliğin ve kamu düzeninin korunmasının, kamu hizmetinin sürdürülebilirliğinin sağlanmasının hakkın doğasından kaynaklanan bir sınırlandırma nedeni olarak kabul edilebileceği değerlendirilmektedir. Bu bağlamda somut olay özelinde başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelen müdahalenin söz konusu sınırlama nedenlerine dayandığı ve bu suretle meşru amaç unsurunu taşıdığı sonucuna varılmıştır (benzer yönde değerlendirme için bkz. C.A. (3), § 113; Ayla Demir İşat, § 122).

18. İşçilerin tabi oldukları iş sözleşmeleri gereğince tanımlı olan mesleklerini yapmalarının mutlak bir hak olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. İşverenlerin bünyesinde çalıştırdıkları işçilerin verimli şekilde iş görmeleri ve önceden saptanmış nesnel kurallara karşı sadakat göstermeleri konusunda beklenti içinde olmalarının haklı bir gerekliliğe dayandığını söylemek gerekir. Zira işin veriminin düşmesine veya işveren ile olan güven ilişkisinin ciddi şekilde zedelenmesine işçiden kaynaklanan nedenlerle yol açılan durumlarda işverenin menfaatinin etkileneceği açıktır. Dolayısıyla yasal düzenlemelerin ve işverenin belirlediği kurallar çerçevesinde devam eden iş ilişkisinin meşru nedenler ortaya çıktığında bozulması ve sona erdirilmesi olağan bir durumdur (C.A. (3), § 123; Ayla Demir İşat, § 131).

19. Bu tür durumlarda başvurulabilecek tedbirlerden olan iş sözleşmesinin feshedilmesi konusunda Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı, iş ilişkisinin tek taraflı bir irade beyanıyla sonlandırılmasını yasaklamamaktadır. Ancak işveren tarafından hayata geçirilen iş ilişkisinin sona erdirilmesine ilişkin tedbirin zorunlu ve başvurulabilecek en son çare olarak nitelendirilebilmesi için işçinin işverenin menfaatine ve beklentilerine aykırı davrandığının ortaya konulması gerekir. Başka bir deyişle işverenin menfaatine zarar vermeyen nedenlerin zorunlu ve son çare olarak başvurulmuş tedbirler olarak kabul edilmesi mümkün değildir. Örneğin işçinin belli bir dünya görüşüne sahip olması veya belli gruplara sempatisinin bulunması tek başına işverenin menfaatini etkileyen bir durum olarak nitelendirilemez (C.A. (3), § 124; Ayla Demir İşat, § 132).

20. Öte yandan işverenin menfaati kavramı, bu işverenin kamu kurum ya da kuruluşlarından veya birtakım kamu gücü ayrıcalıklarıyla donatılan özel hukuk tüzel kişilerinden olması hâlinde geniş yorumlanabilir. Ancak işçi tarafından sadakat yükümlülüğünün ihlal edildiği, dolayısıyla işçi ve işveren arasındaki güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesine dayanılarak alınacak tedbirler bakımından basit bir şüphenin yeterli olmayacağı, bu durumun somut olgularla desteklenmesi gerektiği açıktır. Gerek işveren gerekse yargı organları tarafından açıklanan nedenlerin işveren ile işçi arasındaki güven ilişkisinin zedelendiğini ortaya koyacak şekilde ilgili ve yeterli olması gerekir (C.A. (3), § 125; Ayla Demir İşat, § 133).

21. Şüphe feshinin mahiyeti gereği ispatı beklenmese de Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere (benzer yöndeki Yargıtay kararları için bkz. C.A. (3), §§ 46-56; Ayla Demir İşat, §§ 52-62) şüphenin işçinin kişiliğinden kaynaklanan bir sebebe dayanması, bu sebebin de ciddi, önemli ve somut nitelikte objektif olay ve vakıalar ile desteklenmesi gerekmektedir. Aksi hâlde hukuk devletinin bir gereği olan hukuki güvenlik ilkesine aykırı bir şekilde keyfî uygulamaların gündeme gelmesi söz konusu olabilecektir (Delil Metin [2. B.], B. No: 2019/1419, 18/1/2023, § 32).

22. Başvuruya konu olayda feshin gerekçesi, terör örgütleriyle irtibatlı veya iltisaklı olduğu konusunda başvurucudan duyulan şüphe ve bu şüphe nedeniyle güven ilişkisinin ortadan kalkmasıdır. Bununla birlikte yargılamayı gerçekleştiren Mahkeme; başvurucunun kardeşi hakkında yürütülen ceza yargılamasındaki tespitlerin de değerlendirildiğini, bu kapsamda Bylock tespit edilen ve başvurucu üzerine kayıtlı olan 0536 ... 96 telefon numarasının başvurucunun kardeşi tarafından kullanıldığına dair bir tespitin olmadığını, bu nedenle başvurucu hakkında işverende şüphe oluştuğunu ve güven ilişkisinin zedelendiğini belirtmiştir.

23. Başvurucu ile ilgili takipsizlik kararında, 0538 ... 65 telefon numarası üzerinden kullanılan Bylock programının gerçek kullanıcısının S.B. olduğu tespiti bulunmakla birlikte başvurucu adına kayıtlı olan 0536 ... 96 telefon numarası üzerinden Bylock kullanıp kullanmadığı hususunda tespitin bulunmadığı değerlendirmesine yer verildiği ancak söz konusu numaranın başvurucu tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususunda ayrıca bir açıklama ve değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.

24. Somut olayda başvurucunun Bylock programı tespit edilen ve adına kayıtlı olan telefon numarasının kendisinin kullanmadığına ilişkin olgulara dayanan iddiasının soruşturma makamlarınca yapılan tespitlere rağmen yargı mercilerince yeterli şekilde incelenmediği, başvurucunun uyuşmazlığın çözümüne doğrudan etkili iddia ve itirazlarının karşılanmadığı ve söz konusu numaranın başvurucu tarafından kullanılıp kullanılmadığı hususunda oluşan açık tereddüt giderilmeden karar verildiği görülmektedir. Dolayısıyla anılan yargı kararlarında başvurucunun FETÖ/PDY ile bağlantısı olmasından hareketle işverenle güven ilişkisinin bozulduğunu kabul eden gerekçelerin ilgili ve yeterli olarak kabul edilemeyeceği açıktır.

25. Öte yandan hukuk devletinde bir kimsenin başkalarının fiillerinden sorumlu tutulması -kanunda öngörülen- çok istisnai hâller dışında kabul edilemez. Çağdaş hukuk sistemleri bireyin özerkliğini esas alarak ona haklar bahşetmekte ve sorumluluklar yüklemektedir. Bir kimsenin hukuken ve fiilen davranışlarını kontrol etme gücü ve yükümlülüğünü haiz olmadığı başka bir bireyin fiillerinden dolayı kamu otoritelerinin yaptırımına maruz kalmasının bireysel özerklik düşüncesiyle bağdaşmadığını da belirtmek gerekir (Sebiha Kaya [GK], B. No: 2018/34124, 20/5/2021, § 54).

26. Neticede, mevcut başvuruya özgü koşullarda, yargı mercilerince verilen kararların ilgili ve yeterli gerekçelerle açıklanmadığı anlaşıldığından başvurucunun özel hayata saygı hakkına yönelik müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu söylenemez.

27. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekmektedir.

III. GİDERİM

28. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve miktar belirtmeksizin manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

29. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

30. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır.Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak, yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.

31. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin özel hayata saygı hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bakırköy 9. İş Mahkemesine (E.2020/5, K.2020/315) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Emine Sezer Gül [1. B.], B. No: 2021/8914, 16/9/2025, § …)
   
Başvuru Adı EMİNE SEZER GÜL
Başvuru No 2021/8914
Başvuru Tarihi 15/2/2021
Karar Tarihi 16/9/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, güven ilişkisinin bozulması temelinde iş sözleşmesinin feshedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı KHK-İHRAÇ (OHAL tedbiri, hakim-savcı dışındaki kamu personeli) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi