logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Hasan Demir [2. B.], B. No: 2021/956, 17/12/2024, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HASAN DEMİR BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/956)

 

Karar Tarihi: 17/12/2024

R.G. Tarih ve Sayı: 29/4/2025 - 32885

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Eren Can BENAKAY

Başvurucu

:

Hasan DEMİR

Vekili

:

Av. Sema KELEŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, memnu haklarının iadesine ilişkin yapılan yargılamada davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucunun, İzmir (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesinin (Mahkeme) 26/10/2010 tarihli kararıyla terör örgütü propagandası yapma suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 53. maddesindeki hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına karar verilmiştir. Karar 3/11/2010 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmiştir.

3. Başvurucu 5/5/2020 tarihli dilekçesi ile Mahkemeden memnu haklarının iadesi talebinde bulunmuştur.

4. Mahkeme 4/6/2020 tarihinde talebi reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...her ne kadar kamu haklarından yasaklılığın kaldırılması ve memnu hakların geri verilmesini talep etmiş ise de, hükümde açıkça 5237 Sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hakları kullanmaktan, bu maddede belirtilen koşullar çerçevesinde yoksun bırakılmasına kararı verildiği, ancak hükümlünün sosyal durumunun tespiti için Batman Bayındır Şehit Hasan Gül Polis Merkezi Amirliğine yazılan müzekkereye cevabenhükümlü hakkında 2006 - 2017 yılları arasında bir çok soruşturma dosyası bulunduğu bu haliyle hükümlünün iyi halli olmadığı kanaatine varılmakla hükümlü müdafiinin yapmış olduğu talebin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıda şekilde hüküm kurulmuştur."

5. Başvurucu 22/9/2020 tarihinde karara itiraz etmiş; İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi (itiraz mercii) 24/11/2020 tarihinde itirazı kesin olarak reddetmiştir. Kararda itiraza konu kararın niteliği, kararda belirtilen gerekçe, itiraz nedenleri dikkate alındığında itiraza konu kararın yerinde olduğu ve itirazın haklı olmadığı kanaatine varıldığını belirtmiştir.

6. Başvurucu, süresinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüş bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

II. DEĞERLENDİRME

7. Başvurucu; itirazın reddine dair kararın gerekçe içermemesi, tüm şartları taşımasına rağmen memnu hakların iade edilmemesi, mevzuat yorumunun öngörülmez olması nedeniyle adil yargılanma hakkının ve masumiyet karinesinin ihlal edildiğini iddia etmiştir.

8. Bakanlık görüşünde, bir müdahalenin ihlal olarak değerlendirilebilmesi için asgari ağırlık eşiğine ulaşmış olması gerektiği ve asgari eşiğin aşılıp aşılmadığının belirlenmesinde ise her somut olayın özelliklerinin dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmasının esas olduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümlerinin, Anayasa Mahkemesi içtihadının ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir.

9. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.

10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

11. Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56)davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce yeterli bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, § 35). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt vermeyi gerektiren usul veya esasa dair iddiaları cevapsız bırakması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

12. Öte yandan istinaf/temyiz merciinin yargılamayı yapan mahkemenin kararını uygun bulması hâlinde bunu ya aynı gerekçeyi kullanarak ya da bir atıfla kararına yansıtması yeterlidir. Burada önemli olan husus istinaf/temyiz merciinin bir şekilde istinafta/temyizde dile getirilmiş ana unsurları incelediğini, yargı merciinin kararını inceleyerek onadığını ya da bozduğunu göstermesidir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Yasemin Ekşi, § 57). Ancak istinaf/temyiz incelemesi sırasında ayrı ve açık bir yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların istinaf/temyiz mercilerince cevapsız bırakılması gerekçeli karar hakkının ihlaline neden olabilir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Caner Kandırmaz, B. No: 2013/3672, 30/12/2014, § 31).

13. Anayasa Mahkemesinin gerekçeli karar hakkı bağlamındaki görevi uyuşmazlığın esası yönünden önem taşıyan meselelere ilişkin olarak yargı mercilerinin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koyup koymadıklarını incelemekten ibarettir. Anayasa Mahkemesinin yargı merciinin açıkça keyfî olmadığı veya bariz bir takdir hatası içermediği sürece gerekçelerini denetleme gibi bir görevi olmadığı gibi yargı mercii kararlarındaki hukuka aykırılıkları gidermek de görevi değildir (Halit Kabadağ, B. No: 2019/3589, 23/11/2021, § 30).

14. Başvurucu, aldığı hapis cezasına bağlı olarak belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmıştır. Daha sonra başvurucu, memnu haklarının iadesi talebinde bulunmuştur. Mahkeme bu talebi reddederken başvurucu hakkında 2006-2017 yılları arasında birçok soruşturma dosyası bulunduğuna, bu hâliyle hükümlünün iyi hâlli olmadığına dayanmıştır. Karara karşı yapılan itiraz reddedilerek karar kesinleşmiştir.

15. 25/5/2005 tarihli ve 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesine göre memnu hakların geri verilmesinin ilk koşulu mahkûm olunan cezanın infaz edilmiş olması ve infazın tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olmasıdır. İkinci koşul ise kişinin bu süre içinde yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi hâlli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşmasıdır. Mahkeme başvurucu hakkında yürütülen soruşturmalar olması nedeniyle memnu hakların iadesi talebini reddetmiştir. Mahkeme bu soruşturmaların neler olduğunu, hangi aşamalarda bulunduğunu ve sonuçlanıp sonuçlanmadığını ise belirtmemiştir.

16. Kişinin memnu haklarının geri verilebilmesi için yeni bir suç işlememesinin yanı sıra hayatını iyi hâlli olarak sürdürdüğü konusunda mahkeme nezdinde kanaat oluşmalıdır. Ceza soruşturmasında yer alan bilgi ve belgeler incelenerek başvurucunun iyi hâlli olmadığının değerlendirilmesi -masumiyet karinesine aykırı olmamak koşuluyla- mümkündür.Bu durumda kişinin hayatını iyi hâlli olarak sürdürmediğine kanaat getirilmişse bu sonuca nasıl varıldığı kararda ortaya konulmalıdır. Hâlbuki somut olayda Mahkeme, başvurucu hakkında yürütülen soruşturmalar bulunduğundan bahsetmekle yetinmiştir. Başvurucu hakkında soruşturmalar birer olgu olarak aktarılmakla birlikte bunların başvurucunun hayatını iyi hâlli olarak sürdürmediği konusundaki kanaatin oluşmasını nasıl etkilediği değerlendirilmemiştir.

17. Kural olarak mahkeme kararlarında esasa ilişkin hususlarda yeterli gerekçe bulunması hâlinde kanun yolu merciince bu karara atıf yapılarak değerlendirme yapılması makul görülebilir. Mahkeme kararlarında gerekçe bulunmadığı hâllerde ise kişilerin ileri sürdüğü esaslı itirazların kanun yolu mercii tarafından gerekçeli bir şekilde karşılanması gerekir. Somut olayda mahkeme kararının yukarıda belirtilen bağlamda bir gerekçe içermediği, itiraz mercii tarafından ise bu karara atıfla herhangi bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu itibarla yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

18. Diğer yandan bu ihlal kararının davanın sonucuyla ilgili herhangi bir değerlendirme içermediği vurgulanmalıdır. Zira gerekçeli karar hakkı, taraflara yargılama sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmelerine imkân sağlayan bir hak olup yargılama sonucuna yönelik bir teminat sağlamaz. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirttiği ihlal gerekçelerini gözeterek ve söz konusu iddiayla ilgili olarak yeniden bir değerlendirme yaparak gereken kararı vermek yine yargılama mercilerinin takdirindedir.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

20. Başvurucunun, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının da ihlal edildiğini ileri sürdüğü görülmüşsede gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verildiğindenözel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine yönelik iddia hakkında kabul edilebilirlik ve esas yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

21. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 5.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

22. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

23. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Diğer ihlal iddialarının İNCELENMESİNE GEREK OLMADIĞINA,

D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İzmir (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2010/197, K.2010/280, Ek Karar) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,

F. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Hasan Demir [2. B.], B. No: 2021/956, 17/12/2024, § …)
   
Başvuru Adı HASAN DEMİR
Başvuru No 2021/956
Başvuru Tarihi 22/12/2020
Karar Tarihi 17/12/2024
Resmi Gazete Tarihi 29/4/2025 - 32885

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, memnu haklarının iadesine ilişkin yapılan yargılamada davanın sonucuna etkili iddianın kararda karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Adil yargılanma hakkı (Suç İsnadı) Gerekçeli karar hakkı (ceza) İhlal Yeniden yargılama
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi