TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
N.T. BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/100931)
|
|
Karar Tarihi: 16/4/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
GİZLİLİK TALEBİ KABUL
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Hüseyin Özgür SEVİMLİ
|
Başvurucu
|
:
|
N.T.
|
Vekili
|
:
|
Av. Fatih TOPAL
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, beyanları belirleyici ölçüde hükme esas alınan tanığın başvurucu tarafından sorgulanmasına imkân verilmemesi nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Başvurucu bireysel başvuruya konu olayların geçtiği tarihte Kayseri hâkimi olarak görev yapmakta iken Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) 16/7/2016 tarihli kararı ile başvurucunun görevden uzaklaştırılmasına ve 24/8/2016 tarihinde meslekten çıkarılmasına karar verilmiştir.
3. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) genel soruşturma hükümleri doğrultusunda yürütüp tamamladığı soruşturma sonucunda başvurucunun FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan cezalandırılması talebiyle 13/10/2017 tarihinde iddianame düzenlemiştir. İddianamede;
i. Başvurucunun HSYK'nın 24/8/2016 tarihli kararı ile meslekten ihraç edildiği,
ii. Örgütle irtibatlı oldukları gerekçesiyle meslekten çıkarılan eski yargı mensupları H.E., K.Y. ve F.B.nin kendileri hakkında ayrı yürütülen soruşturmalar kapsamında alınan ifadelerine göre;
- H.E.nin, Ergenekon davası sürecinde görev alan eski yargı mensubu M.F.U. aracılığıyla başvurucunun bu yapıya mensup olduğunu bildiğine,
- K.Y.nin, başvurucu 2007 yılında Akseki'ye geldiğinde birlikte sohbet yaptıklarına, başvurucunun sohbet ve grup sorumlusu olarak örgütte faaliyet gösterdiğine,
- F.B.nin, başvurucunun 2007 ila 2011 yılları arasında örgütle irtibatlı olup Erzincan grubu adı altında yapılan toplantılara katıldığına dair beyanda bulundukları,
iii. F.B.nin eşi olan eski yargı mensubu E.D.B.nin HSYK'ya verdiği dilekçede 2007 yılında Erzincan'da görev yaptığı sırada orada bulunan başvurucunun örgütle irtibatlı olduğunu söylediği,
iv. Başvurucunun örgütün amaç ve politikaları doğrultusunda Yargıçlar ve Savcılar Birliğine (YARSAV) 14/10/2010 tarihinde üye olduğu, üyeliğinin dernek kapatılana kadar devam ettiği ve aidatlarını kısmî olarak ödediği,
v. Başvurucunun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde üye hâkim olarak görev yaptığı dönemde kamuoyunda Ergenekon davası olarak bilinen davada görülen yargılamaya katıldığı, bu dava sürecinde gerçekleştirdiği iddia edilen hukuka aykırı adlî işlemler nedeniyle hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde ayrı soruşturma yürütüldüğü belirtilmiştir.
4. Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen yargılama sırasında 17/10/2017 tarihinde duruşma hazırlığı işlemleri yapılmıştır. Tensip Tutanağı'nda, iddianamede anlatımlarına yer verilen Ankara'da ikâmet ettiği belirlenen tanıkların zorla getirtilmelerine, Ankara dışında olan tanıkların ifadelerinin istinabe yoluyla alınmasına, tanıkların tutuklu olmaları hâlinde ise duruşmaya katılımlarının Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla sağlanmasına karar verilmiştir. Bu karar doğrultusunda tanıklardan H.E. yargılamanın ilk celsesinde hazır edilmiş, tanıklar F.B., E.D.B. ve K.Y.nin istinabe yoluyla alınıp ilk celseden önce dosyaya sunulan ifadeleri ise anılan celsede başvurucu ve müdafiine okunmuştur. Tanıkların istinabe yoluyla alınan ifadeleri şöyledir:
i. Tanık F.B.; başvurucu ile aynı üniversitede okuduklarını, o dönemde başvurucunun örgütle irtibatlı olup olmadığını bilmediğini, 2007 yılında yaz kararnamesi ile Erzincan'a atandığını, başvurucunun da aynı yere 2008 ya da 2009 yılında atandığını, burada görev yaptıkları sırada örgüt tarafından ara sıra sohbet adı altında toplantılar düzenlendiğini, bu toplantılarda sadece dinî konuların konuşulduğunu, başvurucunun da bu toplantılara birkaç kez dinleyici olarak katıldığını, bunun dışında bir faaliyette bulunduğuna tanık olmadığını, o dönem bu yapının örgütsel niteliğini bilmediğini ve kimsenin kod adı da kullanmadığını beyan etmiştir.
ii. Tanık E.D.B.; başvurucuyu Erzincan'da görev yaptığı 2007 ila 2011 yılları arasında tanıdığını, o dönem cemaat olarak adlandırdığı yapının düzenlediği dinî toplantılara başvurucunun eşiyle birlikte katıldığını, başvurucuyla doğrudan görüşmediğini, başvurucunun bu yapı ile irtibatlı olduğunu onun eşinden öğrendiğini ve örgütte aktif bir görev alıp almadığını bilmediğini söylemiştir.
iii. Tanık K.Y.;
- Başvurucu ile birlikte Pervari'de görev yaptıklarını, o dönem Siirt'te yargı mensubu olarak görev yapan S.B.nin kendisine başvurucunun iyi bir insan olduğunu söyleyerek başvurucunun bu yapıya mensup olduğunu işaret ettiğini, kendisinde de başvurucunun konuşmalarından bu yapıya mensup olduğuna dair kanaat oluştuğunu beyan etmiştir.
- Akseki'ye tayini çıktığında orada önceden cemaatle irtibatlı yargı mensuplarından oluşan bir grubun bulunduğunu, yargı mensuplarından M.B. önderliğinde K.U. ve M.T.nin bu grupla görüşmekte olduğunu, tayin olduktan sonra başvurucunun K.U.yu arayıp kendisini de toplantılara çağırabileceklerini söylemesi üzerine K.U.nun kendisini dinî sohbetler yaptıklarını söyleyip evine davet ettiğini, bu kişilerle birlikte birkaç kez K.U.nun evinde buluştuklarını ve Fetullah Gülen'in kitapları okunduktan sonra dinî içerikli sohbet edip yemek yediklerini söylemiştir.
- Başvurucunun bir yıl sonra Akseki'ye gelip aynı grupla hareket etmeye başladığını, K.U., M.T. ve M.B.nin tayini çıkınca bu kez A.Ö., M.E.K. ve M.M.D. ile başvurucudan ibaret yeni bir grubun oluştuğunu, farklı ilçelerde çalışan kişilerden oluşan bu grubun önderinin M.M.D. olduğunu, başvurucunun o dönemde de sohbet adı altında yapılan toplantılara katılmaya devam ettiğini ileri sürmüştür.
- M.M.D.nin tayini çıktıktan sonra bu grubun önderliğini başvurucunun üstlendiğini, onun yönlendirmesiyle A. adlı yargı mensubunun M.M.D. ile birlikte odasına gelip tayin için İstanbul'u tercih etmesi için telkinde bulunduğunu ancak bu telkine rağmen farklı bir yer için tayin talebinde bulunduğunu, kararnamede kendisinin Reyhanlı'da, başvurucunun da Erzincan'da görevlendirildiğini söylemiştir.
5. Yargılamanın ilk celsesinde başvurucu ile birlikte hazır bulunan H.E.nin tanık sıfatıyla ifadesi alınmıştır. H.E.; kamuoyunda Ergenekon davası olarak bilinen davada görevli hâkimlerle ilgili o dönem basında yer alan haberlerden dolayı başvurucunun da örgüt üyesi olabileceğine dair kendisinde kanaat oluştuğunu, önceki ifadesinin aksine M.F.U. ile görüşmesinde ondan başvurucunun örgüt içinde yer aldığına dair bir şey duymadığını beyan etmiştir.
6. Başvurucu ilk celsede alınan ifadesinde; örgütle irtibatı bulunmadığını, YARSAV'a örgütsel amaçla üye olmadığını, tanıklar F.B. ve E.D.B.nin kendisi hakkındaki fikirlerinin duyuma dayalı ve soyut olduğunu, örgütsel toplantılara katılmadığını, diğer yandan tanık beyanlarında söz konusu toplantıların yapıldığı belirtilen tarihlerin bu yapının örgüt olarak nitelendirilmediği dönemlere ilişkin olduğunu savunmuştur. Başvurucu ayrıca İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yedek üye hâkim olarak görevlendirildiği için bu mahkemece verilen kararların çoğuna kendisinin katılmadığını, sadece bazı duruşmalara üye hâkim sıfatıyla çıktığını ileri sürmüştür.
7. Yargılamanın ikinci celsesinde tanık H.E.nin ifadesinde adı geçen M.F.U. ile tanık K.Y.nin ifadesinde adı geçen M.B. ile M.E.K. hazır bulunmuş, yine tanık K.Y.nin ifadesinde adları geçen K.U. ile A.Ö.nün istinabe yoluyla ve tanık sıfatıyla alınan ifadeleri de celse arasında dosyaya sunulmuştur. Duruşmada hazır bulunanların tanık sıfatıyla alınan ifadeleri şöyledir:
i. Tanık M.F.U. ifadesinde; 2011 yılında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine atandığını, kendisinden bir süre sonra başvurucunun da aynı mahkemede görevlendirildiğini, H.E.ye başvurucunun örgüt mensubu olduğuna ya da örgüt faaliyetlerine katıldığına dair herhangi bir şey söylemediğini beyan etmiştir.
ii. M.B. ifadesinde; örgüte bağlı bir yapıda önderlik etmediğini, tanık K.Y.nin beyanlarının doğru olmadığını, başvurucu ile Akseki'de 2007 yılında kısa süre birlikte çalıştıklarını, kimseyle örgüt toplantısı yapmadıklarını söylemiştir.
iii. M.E.K. ifadesinde; K.Y. ile aynı dönemde staj yaptıklarını, bu kişinin ifadelerinin doğru olmadığını ve kimseyle örgütsel toplantı yapmadıklarını ileri sürmüştür.
8. K.U. ile A.Ö.nün celse arasında dosyaya sunulan ifadeleri de şöyledir:
i. K.U. ifadesinde;
- 2007 yılının Eylül ayında Akseki'den Yargıtay tetkik hâkimliğine tayin olduğunu, bu tarihten önce Akseki'de M.T. ve M.B. ile birbirlerinin evinde toplanarak namaz kılıp sohbet ettiklerini, bu sohbetler sırasında Sait Nursi'nin ve Fetullah Gülen'in kitaplarının okunduğunu, K.Y.nin de Akseki'ye tayin olduktan sonra bu toplantılara katıldığını söylemiştir.
- Kendisinin yerine Pervari'den başvurucunun atandığını ancak onunla birlikte toplantılara katılmadığını, K.Y.den duyduğuna, başvurucunun hâl ve hareketlerine, ortak arkadaşlarına ve kendisinin cemaat içindeki tecrübelerine göre başvurucunun da bu toplantılara katılmış ve aynı yapıya mensup olabileceğini düşündüğünü beyan etmiştir. Ancak başvurucunun örgüt içerisinde aktif olup olmadığını, onunla aynı toplantı gurubunda yer almadıklarını ve ne gibi faaliyetlerde bulunduğunu bilmediğini, 2007 yılından sonra da başvurucuyla bir araya gelmediğini ifade etmiştir.
ii. A.Ö. ifadesinde; K.Y.nin ifadelerinin doğru olmadığını ve başvurucuyu tanımadığını söylemiştir.
9. Başvurucu huzurda alınan ve kendisine okunan tanık beyanlarına yönelik olarak tanık K.Y.nin beyanlarının çelişkili olduğunu ve onun suçlayıcı ifadelerinin diğer tanıkların anlatımlarıyla doğrulanmadığını söylemiştir.
10. HSYK; yargı mensubu N.E.nin 13/3/2017 ve 15/3/2017 tarihlerinde HSYK müfettişi tarafından tanık sıfatıyla aldığı ifadelerine ilişkin tutanakları, 481727 ByLock user-ID numaralı başka bir ByLock kullanıcısının bu program üzerinde yaptığı yazışmaları içeren ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağını ve Ergenekon davasında görevli yargı mensupları hakkında yürütülen disiplin soruşturmasına ilişkin belgeleri başvurucuyla ilgisi olduğundan bahisle celse arasında Mahkemeye sunmuştur. Söz konusu belgelerde başvurucu hakkında yer verilen açıklamalar şöyledir:
i. N.E. ifadesinde; 1996 yılında üniversitede okurken cemaate ait evde aralarında başvurucunun da bulunduğu kişilerle bir yıl boyunca birlikte kalıp sonra bu evden ayrıldığını, bu evde örgüt toplantıları düzenlendiğini, başvurucunun örgüt içerisinde abi konumunda olduğunu, ancak örgüt içerisinde hangi faaliyetleri yürüttüğünü bilmediğini, öğrenciler arasında saygı görmesi nedeniyle başvurucunun bu abilik görevini yaptığı kanaatine vardığını söylemiştir.
ii. 481727 user-ID numaralı kullanıcı tarafından 14/2/2016 tarihinde ByLock programı üzerinden gönderilen "Sukru abi dosyalar" başlıklı elektronik posta içeriği "Ergenekon savcısı [N.T.], [M.A.P.] ve hakim [N.T.], özelde [P.] ve genelde Ergenekon ile ilgili çok güzel makale çalışmaları yapabilirler. Bu kişiler adrese teslim ve tam tekmil makale/yazı dizisi mahiyetinde çalışma yapabilme kapasitesine fazlasıyla sahiptirler. Muhakkak değerlendirilmeli ve üzerinde durulmali. BU ABILER SU AN NEREDE GOREVLILER BILIYORMUSUNUZ [S.] Bey. Bu abileri bu kabiliyetini ve özelliğini bilelim diye yazdım Emin...bu abileri bu konularda çalıştıracağız. Siz gerekli lojistikleri düşünürseniz bilgisi vs gibi Emin [...]" şeklindedir.
11. Mahkeme HSYK tarafından gönderilen tutanakları, yargılamanın son celsesinde hazır bulunan başvurucu ve müdafiine okumuş. Başsavcılık da bu celsede sunduğu esas hakkındaki mütalaada başvurucunun atılı suçtan cezalandırılmasını talep etmiştir. Başvurucu, disiplin soruşturmasına dair belgelerin çok büyük kısmının kendisiyle ilgili olmadığını, N.E.yi ve 481727 user-ID numaralı ByLock kullanıcısı tanımadığını, N.E.nin ifadesinin yalan olup ByLock yazışmasında geçen konudan da haberinin bulunmadığını söylemiştir.
12. Mahkeme, yargılama sonunda başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararda tanıklar H.E., K.U., A.Ö., M.F.U., M.B. ve M.E.K.nın başvurucunun örgüt üyesi olduğuna dair somut bilgiler vermedikleri gerekçesiyle bu kişilerin beyanlarının delil olarak değerlendirilmediği belirtildikten sonra tanıklar K.Y., F.B., E.D.B. ve N.E.nin ifadelerinin şu gerekçeyle başvurucu aleyhinde delil olarak kullandığı belirtilmiştir:
"Tanıklar [K.Y., F.B., E.D.B. ve N.E.nin] yer, zaman, sebep-sonuç ilişkisi göstererek ayrıntılı somut bilgi ve görgülerine dayalı beyanlarda bulundukları, alınan tanık beyanlarının başlangıcından beri tutarlı olmaları, tanıkların bu beyanları ile; sanığın fetö terör örgütü üyesi olduğu, örgütün sohbet toplantılarına katıldığı, bir dönem örgütün sohbet grubunun önderliğini yaptığı, örgüte ait evlerde kaldığı, örgüt içerisinde abi düzeyinde bir görev yürüttüğü, tanıkların beyanlarının somut veriler ile desteklendiği, tanık beyanlarının birbiri ile ve dosya kapsamı ile örtüştüğü, yine tanık beyanlarının örgüt evleri, sohbet grupları, örgüt toplantıları gibi sanığın örgütsel faaliyetine ilişkin açıklayıcı, aynı zamanda yer, zaman, kişi bakımından ayrıntılı oldukları, ayrıca sanık ile tanıklar arasında bir husumetin bulunduğuna dair dosyada herhangi bir iddia ve delilin bulunmadığı, tanıkların yalan söylemelerini gerektiren veya iftira atmaları için bir sebebin bulunmadığı, mahkememizce yukarıda isimleri geçen tanıkların beyanlarına üstünlük tanınıp itibar edil[miştir.]"
13. Mahkeme anılan tanıkların beyanları ve Ergenekon davası sürecinde bu davanın görüldüğü mahkemede görev yapması doğrultusunda başvurucu hakkında şu tespitte bulunmuştur:
"Sanığın fakülte yıllarından itibaren hakim olarak görev yaptığı sürede örgütün sohbet toplantılarına katıldığı, bir dönem örgütün sohbet grubunun önderliğini yaptığı, örgüte ait evlerde kaldığı, örgüt içerisinde abi düzeyinde görev yürüttüğü, Fetullahçı silahlı terör örgütünün ideolojisini, amaçlarını, faaliyetlerini benimsediği, örgütün sohbet adı altında gerçekleştirilen toplantılarına katıldığı, örgütle organik bağ kurduğu, bir dönem Feto/pdy mensuplarının kümelendiği özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde görevlendirildiği, özel yetkili bu mahkemelerin ve bu mahkemelerde çalışan hakim ve savcıların Feto/Pdy lehine verdikleri kararların da tüm kamu oyunun malumu olduğu, bu manada sanığın bu mahkemelerde görev yapmış olmasının da bundan bağımsız düşünülemeyeceği, dosya kapsamındaki delil ve beyan içeriklerine göre sanığın örgütle kuvvetli sıkı bir organik bağ içerisinde olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın bu eylemlerinin örgüte sempati boyutunu aştığı ve örgüt üyeliği suçunun sübutuna delil niteliğindeki örgütsel eylemler olduğunun açık olduğu, örgüt için gizliliği oldukça önemli olan ve gizliliğin sağlanması adına her türlü tedbirlerin alındığı sohbet toplantılarına katılan ve fakülte yıllarından itibaren örgüt ile irtibatını kesmeyen sanığın örgütün iç yüzünü bilmemesinin mümkün olmadığı, sanığın örgütsel kast ile hareket ettiğinin açık olduğu anlaşılmıştır."
14. Gerekçeli kararda ayrıca İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen E.2013/191 sayılı Ergenekon davasına ilişkin yargılama sürecine ilişkin aralarında başvurucunun da bulunduğu eski yargı mensupları hakkında görev suçlarına ilişkin HSYK nezdinde soruşturma yürütülmekte olduğuna değinilmiş, bunun yanı sıra HSYK tarafından dosyaya sunulan ByLock yazışmaları itibarıyla da örgütün başvurucuyu sahiplendiği ve bu durumun da başvurucunun örgüte mensubiyetine işaret ettiği belirtilmiştir.
15. Başvurucu, mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu; -diğerlerinin yanı sıra- HSYK tarafından tanık sıfatıyla alınan ifadesi dosyaya sunulan N.E.nin duruşmaya getirtilmemesi nedeniyle bu tanığı sorgulayamadığını ve diğer tanıkların beyanlarında geçen lehe hususların dikkate alınmadığını, aleyhe beyanları hükme esas alınan tanıkların ifadeleri arasında da çelişkiler bulunduğunu ileri sürmüştür. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Ceza Dairesi (Daire) 20/11/2019 tarihinde başvurucunun istinaf kanun yolu başvurusunu esastan reddetmiştir. Başvurucu benzer itirazlar ileri sürerek Daire kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurmuş, Yargıtay 3. Ceza Dairesi 18/10/2022 tarihinde Daire kararını onamıştır. Yargıtay kararında şu açıklamaya yer verilmiştir:
"Duruşmada dinlenilmeyen [N.E.] isimli şahsın, Hakimler ve Savcılar Kuruluna tanık sıfatıyla verdiği beyanlarının hükme esas alınması, dosyadaki diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, sonuca etkili görülmemiştir."
16. Başvurucu nihai hükmü 16/11/2022 tarihinde öğrendikten sonra 25/11/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
17. Komisyon, adli yardım talebinin kabulüne ve adil yargılanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Tanık Sorgulama Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
18. Başvurucu; tanıklar F.B., E.D.B., A.Ö., K.U., K.Y. ve N.E.nin duruşmada hazır edilmediğini, bu nedenle kendisine anılan tanıklara soru sorma imkânı verilmediğini belirterek tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
19. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde;
i. Kabul edilebilirlik incelemesinde iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olup olmadığının dikkate alınması gerektiği,
ii. Esasa ilişkin ise istinabe yoluyla alınan tanık beyanlarının duruşmada okunması üzerine başvurucunun bu beyana karşı itirazlarını etkili şekilde ileri sürebildiği, ayrıca mahkûmiyet kararının yalnızca tanık beyanlarına dayanmadığı, bu bakımdan söz konusu ifadelere kararda belirleyici delil olarak yer verilip verilmediğinin de değerlendirilmesi gerektiği,
iii. İlgili mevzuata ve Anayasa Mahkemesi içtihadına yer verilerek başvuru incelenirken Anayasa'nın, anılan mevzuat ve içtihadın yanı sıra somut olayın kendine özgü şartlarının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir.
20. Başvurucu; Bakanlık görüşüne karşı beyanında, söz konusu tanıkların beyanlarının mahkûmiyet kararında belirleyici delil olarak kabul edildiğini aktardıktan sonra bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü itirazlarını yinelemiştir.
21. Başvurucunun iddiaları adil yargılanma hakkı kapsamındaki tanık sorgulama hakkı yönünden incelenmiştir.
22. Anayasa Mahkemesi, birçok kararında tanık kavramını sanığa isnat edilen fiil hakkında bilgi veren herhangi bir kişi şeklinde özerk olarak yorumlamış ve tanık sorgulama hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi, tanık sorgulama hakkıyla ilgili olarak verdiği kararlarında somut bir yargılama öncesinde veya haricinde elde edilen tanık beyanlarının delil olarak kabulünün yargılamanın adilliğine zarar verip vermediğini değerlendirmek için üç aşamalı bir test uygulanması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre ilk olarak tanığın mahkemede hazır edilmemesinin geçerli bir nedeninin varlığına bakılmalıdır ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmamış olması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak sanığın sorgulama veya sorgulatma imkânı bulamadığı tanık tarafından verilen beyanın mahkûmiyetin dayandığı tek veya belirleyici delil olup olmadığı değerlendirilmelidir. Sorgulama veya sorgulatma imkânı tanınmayan tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olduğunun tespit edilmesi durumunda ise üçüncü aşama olarak savunma tarafının maruz kaldığı bu zorlukların telafi edilmesi amacıyla yeterli düzeyde karşı dengeleyici güvenceler sağlayan bir usulün yürütülüp yürütülmediği ortaya konulmalıdır (Atila Oğuz Boyalı [2. B.], B. No: 2013/99, 20/3/2014, §§ 34-56; Selçuk Demir [2. B.], B. No: 2014/9783, 22/1/2015, §§ 27-46; AZ. M. [2. B.], B. No: 2013/560, 16/4/2015, §§ 45-67; Baran Karadağ [2. B.], B. No: 2014/12906, 7/5/2015, §§ 49-76; Orhan Güleryüz [1. B.], B. No: 2019/30221, 28/12/2021, §§ 33-42; Abdurrahim Balur [2. B.], B. No: 2013/5467, 7/1/2016, § 80; Onur Urbay [1. B.], B. No: 2014/6222, 6/3/2019, §§ 36, 40; Zekeriya Sevim [2. B.], B. No: 2018/18989, 16/6/2021, §§ 44, 51; Metin Akdemir (2) [1. B.], B. No: 2020/3964, 21/9/2022, § 36; Uğur Özcan [1. B.], B. No: 2021/12137, 26/7/2022, § 40).
23. Başvurucu; bireysel başvuru formunda tanıklar F.B., E.D.B., A.Ö., K.U., K.Y. ve N.E.nin mahkeme huzurunda ifadelerinin alınmadığını ileri sürmüşse de istinaf ve temyiz kanun yolu başvuru dilekçelerinde bu itirazını N.E. dışındaki diğer tanıklar açısından dile getirmemiş ve N.E. dışındaki diğer tanıkların beyanlarındaki lehe hususlarla beyanlar arasındaki çelişkilerin değerlendirilmediğini ve bu tanıkların etkin pişmanlıktan yararlanan sanıklar olduğunu ve beyanlarının hukuki değerinin bulunmadığını savunmuştur. Diğer bir ifadeyle başvurucunun anılan dilekçelerdeki tanık sorgulama hakkına yönelik tek itirazı, yalnızca tanıklardan N.E.nin HSYK müfettişi tarafından alınan ifadesinin aleyhe delil olarak değerlendirilmesi ve kendisine duruşmada hazır edilmeyen bu tanığı sorgulama imkânının verilmediğine yöneliktir (bkz. § 15). Dolayısıyla kanun yollarına başvuru dilekçeleri ile tanık sorgulama hakkına yönelik bireysel başvuru formunda yer verilen anlatımlar birlikte değerlendirildiğinde tanıklar F.B., E.D.B., A.Ö., K.U. ve K.Y.nin beyanlarıyla ilgili olarak tanık sorgulama hakkı yönünden başvuru yolları usulüne uygun tüketilmemiş olduğundan başvurucunun anılan hakka yönelik ihlal iddiası yalnızca N.E.nin HSYK müfettişi tarafından alınıp yargılama sırasında dosyaya sunulan ve mahkûmiyet kararına esas alınan beyanıyla sınırlı olarak incelenmiştir.
24. Başvuru konusu olayda incelenmesi gereken ilk sorun, beyanı delil olarak kabul edilen tanık N.E.nin duruşmada dinlenmemesinin geçerli bir nedene dayanıp dayanmadığıdır. Mahkeme celse arasında dosyaya giren tanık N.E.nin beyanını yargılamanın son celsesinde başvurucu ve müdafiine okumakla yetinmiş, bu tanığın bizzat duruşmada hazır edilerek veya SEGBİS aracılığıyla dinlenip dinlenmeyeceği yönünde bir değerlendirme yapmamıştır. Buna göre tanık N.E.nin savunmanın da hazır bulunduğu bir celsede dinlenmemesinin geçerli bir nedene dayandığını söylemek mümkün gözükmemektedir. Ancak buna ilişkin geçerli bir nedenin ortaya konulmaması, tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğinin kabul edilmesi için yeterli değildir. İkinci olarak hükmün tek başına veya belirleyici ölçüde başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânına sahip olmadığı bir tanık tarafından verilen ifadeye dayalı olup olmadığı ortaya çıkarılmalıdır.
25. Gerekçeli karar içeriğinden Mahkemenin -duruşmada dinlenmeyen tanık N.E.nin beyanı dışında- tanıklar F.B., E.D.B. ve K.Y.nin istinabe yoluyla alınan ifadelerinde verdiği; başvurucunun örgüt toplantılarına katıldığına ve örgüt içerisinde grup sorumlusu olarak yer aldığına dair beyanlarının yanı sıra örgütsel amaçla YARSAV'a üye olduğuna, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada üye hâkim olarak görev almasına, bu süreçteki eylemleri nedeniyle hakkında ayrı soruşturma yürütülmesine ve başka bir ByLock kullanıcısına ait ByLock yazışmaları uyarınca başvurucunun örgüt tarafından sahiplenildiğine dair değerlendirmelere dayalı olarak mahkûmiyet hükmü kurduğu anlaşılmaktadır. Kaldı ki Yargıtay da dosyadaki diğer deliller doğrultusunda tanık N.E.nin duruşmada hazır edilerek ifadesinin alınmamasının sonuca etkili olmadığı kanaatine ulaşmıştır. Bu kapsamda Yargıtay kararında da değinilen ve Mahkemece aleyhe delil olarak kabul edilen diğer olgulara göre duruşmada sorgulanamayan tanık N.E.nin beyanlarının mahkûmiyet kararına götüren tek veya belirleyici nitelikte delil olduğunun kabulü mümkün görünmemektedir. Başvurucunun sorgulama veya sorgulatma imkânı bulmadığı bu tanığın beyanının tek veya belirleyici delil olarak mahkûmiyette kullanılmadığının tespit edilmesi nedeniyle tanık sorgulama hakkıyla ilgili uygulanan testin üçüncü aşamasıyla ilgili bir inceleme yapılmamıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Adil Yargılanma Hakkı Kapsamındaki Diğer İhlal İddiaları
27. Başvurucunun adil yargılanma hakkı kapsamında ileri sürdüğü;
i. Yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Veysi Ado ([GK] B. No: 2022/100837, 27/4/2023) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle,
ii. Yargılama ve kanun yolu incelemesi yapan makamların doğal hâkim güvencesine sahip, tarafsız ve bağımsız mahkeme olmadıklarına ilişkin iddiasının Mustafa Başer ve Metin Özçelik ([1. B.], B. No: 2015/7908, 20/1/2016, §§ 119-133), Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri ([2. B.], B. No: 2015/9756, 16/11/2016, §§ 183-197) ve Adnan Şen ([GK], B. No: 2018/8903, 15/4/2021, §§ 91-99) kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle,
iii. YARSAV ile ilgili soruşturma veya kovuşturma yürütülüp yürütülmediğine dair araştırma yapılması talebi hususunda değerlendirme yapılmaması nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Hikmet Balabanoğlu ([2. B.], B. No: 2012/1334, 17/9/2013) ve Yüksel Hançer ([1. B.], B. No: 2013/2116, 23/1/2014, § 19) kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle,
iv. Kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların yanıtsız bırakılması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Abdullah Topçu ([1. B.], B. No: 2014/8868, 19/4/2017, §§ 77, 78) ve Yasemin Ekşi ([1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 53-59) kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle,
v. Etkin pişmanlıktan yararlanan sanıkların tanık olarak alınan beyanlarının hükme esas alınması suretiyle hukuka aykırı elde edilen ve hatalı olarak değerlendirilen delillere dayalı olarak mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının da Ahmet Sağlam ([2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013, §§ 43-46) ve Yasemin Ekşi ([1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 23-36) kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Başvurucunun gizlilik talebinin kabulüne ve kimlik bilgilerinin kamuya açık belgelerde GİZLİ TUTULMASINA,
B. 1. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA,
D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 16/4/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.