TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
ERCAN DEĞİRMENCİ BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/106078)
|
|
Karar Tarihi: 14/1/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Ömer ÇINAR
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Hikmet Murat AKKAYA
|
Başvurucu
|
:
|
Ercan DEĞİRMENCİ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, tutuklu olarak yargılanan sanığın resen görevlendirilen müdafi ile ceza infaz kurumunda görüşememesi nedeniyle müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Ordu Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) üyesi olduğu şüphesiyle Y.Ç. hakkında soruşturma başlatmıştır. Söz konusu şahsın 2/6/2017 tarihli ifadesinde etkin pişmanlık hükümleri kapsamında ifade verdiği ve başvurucu hakkında birtakım beyanlarda bulunduğu görülmüştür.
3. Bunun üzerine Başsavcılık, FETÖ/PDY üyesi olduğu şüphesi üzerine başvurucu hakkında da 7/6/2017 tarihinde soruşturma başlatmış ve Başsavcılığın kararı ile başvurucunun gözaltına alınması talimatı vermiştir.
4. Başvurucunun tüm aramalara rağmen bulunamaması üzerine 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 98. maddesi uyarınca Ordu 2. Sulh Ceza Hâkimliğince 9/6/2017 tarihinde yakalama kararı verilmiştir.
5. Başvurucu, Kars/Kağızman'da 22/8/2020 tarihinde yakalanmış ve gözaltına alınmıştır. İfadesi alınmadan önce talebi üzerine başvurucu resen görevlendirilen Av. M.A.B. ile bir görüşme yapmıştır. Başvurucunun şüpheli sıfatıyla ilk ifadesi yine Av. M.A.B. eşliğinde, Ordu Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Başkanlığı Şube Müdürlüğünde 25/8/2020 tarihinde alınmıştır. Başvurucu, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirtmiş ve buna göre ifade vermiştir. Başvurucu, Başsavcılık nezdinde de müdafii eşliğinde benzer şekilde ifade verdikten sonra tutuklamaya sevk edilmiştir. Başvurucu, Sulh Ceza Hâkimliğindeki sorgusu sırasında kolluktaki ve Başsavcılıktaki ifadelerini aynen tekrar ettiğini belirtmiştir. Başvurucu müdafii Av. M.A.B., başvurucunun aşamalardaki ifadelerinin dikkate alınması suretiyle adli kontrol tedbiri ile başvurucunun tahliyesini talep etmiştir. Ordu 1. Sulh Ceza Hâkimliğinin 26/8/2020 tarihli kararıyla başvurucu, tutuklanmış; Ordu E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna (Ceza İnfaz Kurumu) konulmuştur.
6. Başvurucu hakkında silahlı terör örgütü üyesi olduğu iddiasıyla 8/9/2020 tarihinde iddianame düzenlenmiştir. Ordu 2. Ağır Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulüne karar verilmiştir. Bununla birlikte tensip zaptıyla 15/9/2020 tarihinde yetkisizlik kararı verilmiştir. Yetkisizlik kararına itiraz edilmemesi üzerine dosya Kars Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
7. Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) tensip zaptıyla başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına, pandemi süreci ve defter yoğunluğu nedeniyle duruşmanın 2/12/2020 tarihine bırakılmasına; diğer hususların yanı sıra müdafii olmadığı takdirde başvurucuya Kars Barosu Başkanlığınca zorunlu müdafi atama işleminin yapılmasına karar vermiştir.
8. Başvurucu; pandeminin olması ve seyahat kısıtlaması nedeniyle görüştüğü avukatların yüksek ücret talep ettiğini, maddi durumunun iyi olmadığını, dosyanın Ordu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesini ve kendisine barodan müdafi görevlendirilmesini 30/11/2020 tarihli dilekçeyle Mahkemeden talep etmiştir.
9. Başvurucu 2/12/2020 tarihli birinci celseye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) vasıtasıyla katılmıştır. Başvurucu müdafii olarak Kars Barosu avukatlarından S.A. atanmış ve duruşmada hazır bulunmuştur. Başvurucunun savunması alınırken ve celse devam ederken etkin pişmanlık hükümleri konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmaması nedeniyle müdafii tarafından etkin pişmanlık hükümleri ile ilgili olarak kendisine kısa bir açıklama yapıldığı SEGBİS Çözümleme Tutanağı'ndan anlaşılmaktadır. Başvurucu, bir suç işlemediğini belirterek etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istememiştir. Başvurucunun savunmasından sonra tanıklar dinlenmiş ve Cumhuriyet Savcısı tarafından esas hakkında mütalaa sunulmuştur. Celse sonunda başvurucu müdafiinin talebi üzerine savunma için süre verilmiştir.
10. Başvurucu, ikinci celse öncesi Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla savunma dilekçesi sunmakla birlikte SEGBİS Çözümleme Tutanağı'nın kendisine gönderilmesini talep etmiştir. Dosyaya yeni giren belgeler de olması nedeniyle başvurucunun savunma yapabilmesi için duruşma bir kez daha ertelenmiştir. Bu kapsamda başvurucunun ceza infaz kurumunda bilgisayar ortamında inceleme yapabilmesi için gerekli imkânının tanınması Mahkemece Ceza İnfaz Kurumundan istenmiştir.
11. Başvurucu, tutuksuz olarak yargılanmak istediğine dair 6/4/2021 tarihli dilekçesinde diğer hususların yanı sıra avukatıyla görüşme imkânı olmadığını, ailesinin kendisine muhtaç olduğunu ve Ordu'ya getirilme sebebini anlayamadığını belirtmiştir. Başvurucunun tahliye talebi aynı gün reddedilmiştir.
12. Başvurucu, Ceza İnfaz Kurumu aracılığıyla 12/4/2021 tarihinde yazılı olarak savunma dilekçesi sunmuş; 13/4/2021 tarihli üçüncü ve son celseye yine SEGBİS aracılığıyla katılmıştır. Başvurucu müdafii Av. S.A. duruşmada hazır bulunmuştur. Duruşmada Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki mütalaasını sunmasından sonra başvurucu, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanma talebinin olduğunu belirtmiştir. Başvurucu müdafii de benzer şekilde başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmasını talep etmiş, müvekkilinin aşırı stres altında olduğunu ifade ederek celse sırasında verdiği tutarsız ifadelerin dikkate alınmamasını istemiştir.
13. Duruşma sonunda Mahkeme, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve başvurucunun tutukluluk hâlinin hükmen devamına karar vermiştir. Mahkûmiyette tanık beyanları, başvurucunun ikrar içeren beyanları, inceleme raporları, ByLock raporları ve dosya kapsamındaki deliller bir bütün olarak dikkate alınmıştır. Bu kapsamda başvurucunun 2009-2016 yılları arasında Ordu'da FETÖ/PDY'nin hiyerarşisi içinde ev abisi, bölge talebe mesulü, üniversite mesulü, kredi yurtlar mesulü ve FETÖ/PDY'nin askerî mahrem yapılanması içinde faaliyet yürüten askerlerin sohbet hocası olarak görev aldığı dikkate alınmıştır. Ayrıca kendi adına kayıtlı ve başkaları üzerine kayıtlı hatlar üzerinden FETÖ/PDY'nin kriptolu haberleşme programı olan ByLock iletişim sistemini kullandığı, 2016 yılından sonraki süreçte de gizlilik içinde örgütle organik bağını devam ettirdiği hususları gözönüne alınmıştır. Başvurucunun etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanamaması soruşturmadaki ikrar içeren beyanlarından kovuşturma esnasında dönmesine dayanmaktadır.
14. Başvurucu; istinaf dilekçesinde ve ek beyanında diğer hususların yanı sıra avukatıyla görüşemediğini, avukatını ilk kez duruşma sırasında gördüğünü, haklarının ne olduğunu bilmediğini ve hukuk bilgisinin normal vatandaş kadar olduğunu beyan etmiştir.
15. Başvurucu müdafii 23/6/2021 tarihli dilekçede bir kamu kurumunda avukat olarak göreve başladığını belirterek artık görevini yerine getiremeyeceğini belirtmiş ve yeni bir avukat atanmasını yerel mahkemeden talep etmiştir. Başvurucu da barodan müdafi atanmasını Kars Ağır Ceza Mahkemesinden 18/10/2021 tarihinde talep etmiştir.
16. Başvurucunun istinaf talebi, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesi tarafından 4/10/2021 tarihinde esastan reddedilmiştir. Dairenin talebi üzerine Erzurum Barosundan Av. A.O.Ö. 20/10/2021 tarihinde müdafi olarak atanmıştır. İstinaf talebinin reddi kararı, başvurucu müdafii A.O.Ö.ye aynı gün elektronik tebligat ile tebliğ edilmiştir.
17. Başvurucu ve başvurucu müdafii temyiz talebinde bulunmuştur. Başvurucu; temyiz dilekçesinde diğer hususların yanı sıra avukatıyla görüşemediğini, söylediklerinin yanlış anlaşıldığını, baro avukatının dosyaya vâkıf olmadan ve kendisiyle görüşmeden savunma yaptığını, üyesi olmadığı bir örgütün suçlusu olduğu yönünde beyanda bulunduğunu, bunun üzerine Mahkeme Başkanı'nın tutum ve davranışının gözle görülür şekilde değiştiğini beyan etmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 3/10/2022 tarihli kararıyla hükmün onanmasına karar verilmiştir.
18. Başvurucu, nihai hükmü 6/12/2022 tarihinde öğrendikten sonra 15/12/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
19. Komisyon; adli yardım talebinin kabulüne, müdafi yardımından yararlanma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
20. Anayasa Mahkemesi ilgili ceza infaz kurumundan yargılama sırasında başvurucunun avukatıyla bir görüşme yapıp yapmadığına dair bilgi ve belge istemiştir. Ordu E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunun 22/2/2024 tarihli yazısından başvurucunun yargılama sırasında resen görevlendirilen müdafi ile herhangi bir şekilde görüşme yapmadığı anlaşılmıştır. Bununla birlikte başvurucunun Ordu Barosu avukatlarından H.H.K. ile 11/11/2020 tarihinde, soruşturma esnasında zorunlu müdafii olan Av. M.A.B. ile de 8/9/2020 tarihinde tutulduğu ceza infaz kurumunda birer görüşme yaptığı görülmüştür.
II. DEĞERLENDİRME
21. Başvurucu; gözaltına alınarak Ordu'ya getirildiğini, gözaltı işlemleri sırasında kendisine kötü muamelede bulunulduğunu, yetkisizlik kararı sonrası Kars Barosundan atanan avukatla görüşme yapabilmesinin imkânsız hâle getirildiğini, mesafenin uzak olması, maddi imkânsızlığı ve pandemi sürecindeki kısıtlamalardan dolayı avukat tutamadığını belirtmiştir. Yargılama boyunca Kars Barosundan atanan avukatla hiçbir şekilde görüştürülmediğini, SEGBİS aracılığı ile kendisini ilk kez duruşma esnasında gördüğünü, yargılama sırasında soruşturmadaki ifadeleri ile ilgili açıklama yapmak istediği hâlde izin verilmediğini, karar duruşması öncesi suçlu olduğu yönünde avukatının beyanda bulunduğunu, bu nedenle heyetin kanaatini değiştirerek alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle kendisine ceza verdiğini iddia etmiştir.
22. Bakanlık görüşünde, başvurucunun gözaltında kaldığı süre içinde üç defa müdafii ile görüşme yaptığı, Ordu E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda barındırıldığı süre içinde iki farklı müdafi ile toplam iki defa görüşme yaptığı, tüm kovuşturma sürecinde müdafi ile temsil edildiği, yargılamanın ilk celsesinden itibaren hüküm tarihine kadar müdafi yardımından yararlandığı belirtilmiştir. Başvurucunun tutuklu bulunduğu süreçte tüm duruşmalara katıldığı, yine avukatı S.A.nın da tüm yargılama sürecine katıldığı belirtilmiştir. Başvurucu ve müdafi S.A.nın tüm yargılama sürecinde ortaya konulan delillerden haberdar olarak savunmalarını sunduğu ve kanun yoluna başvurduğu ve somut olayın koşullarının dikkate alınması gerektiği açıklanmıştır. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanında benzer şekilde şikâyetlerini yinelemiştir.
23. Başvuru, müdafi yardımından yararlanma hakkı kapsamında incelenmiştir.
24. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
25. Anayasa Mahkemesi Yusuf Karakuş ve diğerleri (B. No: 2014/12002, 8/12/2016) kararında müdafi yardımından yararlanma hakkı ile ilgili ilkeleri ve anayasal temelleri belirlemiştir. Buna göre savunma hakkının etkin bir şekilde kullanma imkânını sağlayan müdafi yardımından yararlanma hakkı aynı zamanda adil yargılanma hakkının diğer bir unsuru olan silahların eşitliği ilkesinin de gereğidir. Diğer bir ifadeyle müdafi yardımından yararlanma hakkı hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ilkesine işlerlik kazandırmaktadır (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 74). Müdafi yardımından yararlanma hakkı bakımından önemli olan -yargılamaya bir bütün olarak bakıldığında- şüphelinin/sanığın müdafi yardımından etkili biçimde yararlanmış olmasıdır ancak avukata erişim yönünden getirilen kısıtlama yargılamanın sonraki aşamalarında telafi edilmiş ise savunma hakkı ihlal edilmiş sayılmaz (Yusuf Karakuş ve diğerleri, § 78).
26. Sanığın maddi imkânsızlık nedeniyle müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan etmesi üzerine Mahkeme, resen müdafi görevlendirmiştir. Bu görevlendirmenin amacı yargılamanın sona erdirilebilmesi için kanuni düzenlemeler uyarınca gerekli koşulların karşılanması değildir. Müdafi görevlendirilmesinin amacı, şüphelinin/sanığın savunma haklarını etkili şekilde kullanmasını güvence altına almaktır. Şüphelinin/sanığın hukuki donanıma sahip iddia makamı karşısında dezavantajlı bir konumda bulunmadan etkili bir savunma yapabilmesi müdafinin hukuki yardımından gerçek anlamda yararlanabilmesi ile mümkündür. Bu kapsamda müdafi görevlendirilmesi müdafi yardımından yararlanma hakkını şeklen değil somut ve etkili şekilde sağlayabilecek nitelikte olmalıdır (Emre Kunt [GK], B. No: 2019/5577, 8/3/2023, § 64).
27. Başvurucu, hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği şüphesiyle başlatılan soruşturma kapsamında Kars'ta yakalandıktan sonra 5271 sayılı Kanun'un 94. maddesi doğrultusunda başvurucunun Ordu'ya götürülmesi gerekmiştir. Başvurucunun buradaki ifadeleri resen görevlendirilen müdafi eşliğinde alınmıştır. Başvurucu, bu aşamada etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek ikrar niteliğinde beyanlarda bulunmuş ve bunun üzerine tutuklanmıştır. Başvurucu, tutuklandıktan sonra Ordu E tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna konulmuştur. Yetkisizlik kararı sonrası Kars'ta yürütülen yargılamadaki celselere başvurucu, SEGBİS aracılığıyla katılmış; duruşma öncesi talebi de gözetilerek kendisine müdafi tayin edilmesi gerekmiş ve 5271 sayılı Kanun'un 150. maddesi kapsamında Kars Barosundan bir müdafi atanmıştır.
28. Kovuşturma evresinde başvurucu ile kendisine resen atanan müdafi birbirine uzak illerdedir. Ceza İnfaz Kurumundan istenen bilgi ve belgelere göre başvurucu ile Kars Barosu tarafından atanan müdafi daha önce bir görüşme yapmamıştır. Nitekim Mahkeme Başkanı'nın sorduğu sorular karşısında başvurucu müdafiinin etkin pişmanlık kurumunun ne olduğuna ilişkin olarak başvurucuya birtakım açıklamalar yaptığı SEGBİS Çözümleme Tutanağı'ndan anlaşılmaktadır. Başvurucu da müdafiinin bu açıklamalarından sonra suç işlemediğini belirtmiş ve etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini ifade etmiştir. Başvurucu, daha önce hâkim huzurunda verdiği ifadelerden ilk olarak bu aşamada dönmüş ancak karar öncesindeki son celsede etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini tekrar dile getirmiştir. Başvurucu müdafii son celsede "müvekkilin öncelikle beraatini, aksi bir kanaat olduğu takdirde lehe hükümlerin uygulanarak alt sınırdan ceza verilmesini" talep etmiştir.
29. Başvurucu, kovuşturma esnasında barodan atanan müdafii ile hiçbir şekilde görüşemediğini dile getirmiştir. Mahkeme, başvurucunun talebine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmamış; yargılamaya Kars Barosu tarafından müdafi olarak görevlendirilen S.A.nın katılımı ile devam etmiştir.
30. Somut olayda Mahkeme, başvurucunun tutuklu bulunduğu yerin barosundan müdafi atanması talebine ilişkin herhangi bir değerlendirme yapmadığı gibi başvurucu ile müdafinin farklı yerlerde bulunmasının savunma açısından doğurduğu zorluğun ortadan kaldırılmasına yönelik alternatif bir yönteme de başvurmamıştır. Bu kapsamda başvurucunun tüm savunmalarının SEGBİS vasıtasıyla katıldığı oturumlarda alındığı gözönünde bulundurulmalıdır. Dahası Mahkemenin duruşmaya katılımı SEGBİS vasıtasıyla sağlanan başvurucuya müdafi ile üçüncü bir şahsın gözetimi olmaksızın, bilgi alışverişinin gizliliğinin korunmasına yönelik tedbirler alınarak görüşme imkânı sunmadığı da duruşma tutanakları ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kayıtlarından anlaşılmıştır. Bununla birlikte SEGBİS'in müdafiye şüpheli veya sanıkla mahrem bir biçimde iletişim kurma imkânı sunmadığı da ifade edilmelidir.
31. Kovuşturma evresinde duruşma öncesi hukuki bir destek alamayan, dava dosyası içeriğindeki delillere ilişkin fikir alışverişi yapmak suretiyle savunmasını müdafii ile düzenleme imkânı bulamayan, bu kapsamda etkin pişmanlık kurumu hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan başvurucunun daha önce ikrar niteliğindeki ifadelerinin tersine bir şekilde beyanda bulunması ve buna göre savunma yapması nazara alınarak etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması uygun görülmemiştir. Bu kapsamda başvurucunun 8 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile mahkûmiyetine karar verilmiştir. Temyiz başvuru dilekçesinde yargılama sürecinde ısrarla dile getirdiği taleplerine cevap verilmeyerek yok sayıldığını ifade eden başvurucunun müdafi ile görüşme imkânı bulamadan mahkûm edildiği yönündeki itirazına duruşmasız olarak yapılan istinaf ve temyiz kanun yolu incelemelerinde de cevap verilmemiştir. Dolayısıyla Mahkemenin yaklaşımı ile savunma açısından ortaya çıkan dezavantajlı durumun kanun yolu aşamasında da telafi edilmediği görülmüştür.
32. Somut olayda yargılamanın tamamında tutuklu bulunan ve müdafi seçebilecek maddi imkâna sahip olmayan başvurucuya müdafinin hukuki yardımından etkili bir şekilde yararlanma imkânı sağlanmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu koşullarda Mahkemece izlenen yöntemin silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri ile savunma için gerekli zaman ve kolaylıklardan yararlanma hakkının gereklerine uygun olmadığı, başvurucunun müdafi yardımından yararlanma hakkından kaynaklanan menfaatlerini koruyan güvenceler içermediği açıktır. Bu durum, yargılamanın bir bütün hâlinde adil olmaktan çıkmasına neden olmuştur.
33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
34. Başvurucu, ihlalin tespitiyle birlikte yeniden yargılama yapılmasını talep etmiştir. Ayrıca maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
35. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerinin yapması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
36. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından maddi ve manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki müdafi yardımından yararlanma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin müdafi yardımından yararlanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/298, K.2021/115) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 14/1/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.