TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
DENİZ BAYRAKTAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/20938)
|
|
Karar Tarihi: 13/5/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Kenan YAŞAR
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Ayşenur TUNCER
|
Başvurucu
|
:
|
Deniz BAYRAKTAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Fatma DEMİRER
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, haksız şekilde konulan Türkiye'ye giriş yasağından kaynaklanan zararların tazmin edilmesine ilişkin tazminat davasının reddi nedeniyle özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Mavi kart sahibi ve Almanya vatandaşı başvurucu annesinin vefatı üzerine Türkiye'ye geldiğinde İzmir Adnan Menderes Havaalanından ülkeye alınmamıştır. Başvurucu, hakkında ülkeye giriş yasağı konulduğunu öğrenmiştir. Başvurucunun anılan işlemin iptali için açtığı dava sonucunda iptal kararı verilmiştir. Anılan karar kesinleştikten sonra başvurucu anılan işlemden kaynaklı olduğunu ileri sürdüğü maddi ve manevi zararlarının tazmini için 16/3/2020 tarihinde tam yargı davası açmıştır.
3. Başvurucu; dava dilekçesinde, mavi kart sahibi olduğunu, Almanya vatandaşı olarak Almanya'da yaşadığını ancak annesi, babası ve kardeşlerini sık sık ziyaret etmek için Türkiye'ye geldiğini ifade etmiştir. Ayrıca annesinin cenazesine katılmak için Türkiye'ye geldiğinde keyfî ve hukuka aykırı olarak ülkeye alınmadığını, havaalanında yaklaşık 12 saat gözlem altında tutulduğunu, bu durum nedeniyle çocuklarının çok üzüldüğünü belirtmiştir. Bunun yanında hastalıkları olduğunu ifade eden başvurucu ilaçlarını uzun süre sonra alabildiğini, havaalanına gelen avukatıyla görüştürülmediğini, kendisine açıklama yapılmadan yaşadığı ülkeye geri gönderildiğini vurgulamıştır. Başvurucu özellikle annesinin cenazesine katılamaması, taziyeleri kabul edememesi, 1 yıl boyunca annesinin mezarını ziyaret edememesi ve yaşanan tüm bu olaylar nedeniyle derin bir acı ve elem duyduğunu, manevi olarak çöküntü yaşadığını ileri sürmüştür. Manevi zararlarının yanında başvurucu annesinin cenazesi nedeniyle almış olduğu biletle Türkiye'ye giriş yapamadığından dolayı maddi zarara da uğradığını iddia etmiştir.
4. Ankara 1. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) görülen tam yargı davası sonucunda 28/10/2020 tarihinde davanın reddine karar verilmiştir. Kararın gerekçesinde; Türkiye'ye giriş yasağına ilişkin işlemin İzmir Adnan Menderes Havalimanında bulunan risk analiz birimlerince yapılan mülakat sonucunda kamu düzeni ve kamu güvenliği açısından sakıncalı görülen hususlar ve güvenlik birimlerinin raporları doğrultusunda tesis edildiği, bu işleme karşı açılan davada iptal kararı verilmiş ise de idari işlemlerin hukuka aykırılık unsurlarına ilişkin iptal nedenlerinin her zaman için tazminat sorumluluğu doğurmayacağı belirtilmiştir. Ayrıca idari işlemin iptal nedenlerinin doğrudan idarenin tazminat sorumluluğuna yol açacak derecede ağır ve önemli bir hukuki yanlışlık ve aykırılıktan kaynaklanmadığı, bu nedenle idarenin tazmin sorumluluğunu doğuracak nitelikte bir hizmet kusurunun tespit edilmediği vurgulanmıştır.
5. Başvurucu, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi (Daire) 23/11/2021 tarihli kararında hükmün onanmasına karar vermiştir.
6. Başvurucu, nihai hükmü 30/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 24/1/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
7. Komisyonca, başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının süre aşımı ve kötü muamele yasağının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
8. Başvurucu; annesinin vefatı üzerine Türkiye'ye geldiğinde ülkeye alınmadığını, Türk vatandaşlığından izin alarak ayrıldığını, akrabalarının Türkiye'de yaşadığını, ayrıca Türkiye'de kardeşleriyle iş yaptığını, konulan yurda giriş yasağı nedeniyle annesinin cenazesine katılamadığını, bu süre zarfında babasını da kaybettiğini ve cenazesine gelemediğini belirterek açtığı tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle aile hayatına saygı hakkının, mülkiyet hakkının ve etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
9. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucunun iddiaları konusunda inceleme yapılırken Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
10. Başvurucunun şikâyetinin haksız şekilde konulan Türkiye'ye giriş yasağı nedeniyle özel ve aile hayatının olumsuz etkilendiğine, haksız müdahale nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararlarının giderilmemesine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Dolayısıyla somut olayda şikâyetin özü, başvurucunun özel ve aile hayatına yapılan müdahaleden kaynaklanan zararın idari ve yargısal süreçlerin sonucunda giderilmemesine yöneliktir. Böylece başvurucunun anılan iddiaları -bir bütün olarak- özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkı kapsamında incelenmiştir.
11. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
12. Etkili başvuru hakkı anayasal bir hakkının ihlal edildiğini ileri süren herkese, hakkın niteliğine uygun olarak iddialarını inceletebileceği makul, erişilebilir, ihlalin gerçekleşmesini veya sürmesini engellemeye ya da sonuçlarını ortadan kaldırmaya (yeterli giderim sağlama) elverişli idari ve yargısal yollara başvuruda bulunabilme imkânı sağlanması olarak tanımlanabilir (Y.T. [GK], B. No: 2016/22418, 30/5/2019, § 47).
13. Kişilerin etkili başvuru hakkı açısından sahip oldukları güvencenin kapsamı, ihlal iddiasına konu edilen hakkın niteliğine göre değişmektedir. Fakat genel olarak ifade edilmelidir ki Anayasa'nın 40. maddesi uyarınca sağlanması gereken başvuru yolunun hem teoride hem de uygulamada ileri sürülen ihlali önleme, ihlal devam etmekte ise sonlandırma veya gerçekleşip sona ermiş ihlallere yönelik olarak da makul bir tazmin imkânı sunma açısından etkili olması gerekmektedir (K.A. [GK], B. No: 2014/13044, 11/11/2015, § 71). Bu nitelikte bir başvuru yolu yoksa etkili başvuru hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılacaktır (Mahfuz Güleryüz [1. B.], B. No: 2020/25276, 9/1/2024, § 48).
14. Bunun yanında adli ve idari yargıda açılacak tazminat davalarının makul derecede dikkatli ve özenli inceleme şartını yerine getirmesi gerekmektedir. Yargılama makamlarının bu tür olaylara ilişkin yürüttükleri yargılamalarda yeterli derinlik ve özenle bir inceleme yapıp yapmadıklarının ya da ne ölçüde yaptıklarının da Anayasa Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira yargılama makamları tarafından bu konuda gösterilecek hassasiyet, yürürlükteki yargı sisteminin daha sonra ortaya çıkabilecek benzer hak ihlallerinin önlenmesinde sahip olduğu önemli rolün zarar görmesine engel olacaktır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Fatma Kılıç ve İbrahim Haldız [1. B.], B. No: 2017/37387, 21/4/2021, §§ 31-37; Greta Madeleine Kocaoğlu [2. B.], B. No: 2020/814, 19/7/2023, § 13).
15. Somut olayda başvurucu hakkında konulan Türkiye'ye giriş yasağının hukuka aykırı bir işlem olduğu, dolayısıyla başvurucunun özel ve aile hayatına haksız bir şekilde müdahale edildiği yargılama makamlarınca tespit edilerek anılan yasağa dair işlemin iptaline karar verilmiştir. Başvurucunun bu hukuka aykırılığa dayanarak yapmış olduğu tazminat talepleri ise reddedilmiştir. Bu durumda Anayasa Mahkemesinin yapacağı inceleme, hukuka aykırı bir idari işlemin varlığı da dikkate alınarak başvurucuya yeterli bir giderim sağlanıp sağlanmadığı ile sınırlı olacaktır (benzer yöndeki karar için bkz. İlker Arslan [2. B.], B. No: 2019/36858, 23/11/2022, §§ 41-44).
16. Başvuru konusu olayda Mahkeme kararında her ne kadar yurda giriş yasağı şeklinde uygulanan idari işlemin hukuka aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmiş ise de idarenin tazmin sorumluluğunu doğuracak nitelikte bir hizmet kusurunun tespit edilmediği gerekçesiyle başvurucunun tüm tazminat taleplerinin reddine karar verildiği görülmüştür. Sunulan bu gerekçenin soyut ve genel nitelikte olduğu dikkat çekmekle birlikte yargılama makamları tarafından hukuka aykırı olduğu tespit edilen bir idari işlemin mevcut olduğu vurgulanmalıdır. Bu durumda devletin başvurucunun özel ve aile hayatına müdahalesinin hukuka aykırılığı tespit edildiğinden ihlalin giderimini sağlayacak şekilde etkili bir hukuk yolunun ve çözümün sunulması gereklidir. Bununla birlikte anılan idari işlemin başvurucunun özel ve aile hayatında doğurduğu sonuçların başvurucu tarafından ayrıntılı bir şekilde ortaya konulduğu da gözetildiğinde idarenin hukuka aykırı işleminden kaynaklanan zararlara ilişkin giderimin sağlanmadığı sonucuna ulaşmak mümkün hâle gelmektedir. Bilhassa somut olayda yargılama makamlarınca yapılan yorumun idarenin işleminden kaynaklanan zararlara yönelik olarak giderimin sağlanmasını ve oluştuğu iddia edilen zararların tazmin edilmesini neredeyse kategorik olarak engelleyecek mahiyette olduğuna işaret etmek gerekir. Sonuç olarak yargılama bir bütün hâlinde incelendiğinde yargılama makamlarınca ulaşılan sonucun özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının gerçekleştirilmesi için tam yargı davası müessesesinin pratikte etkisiz hâle gelmesine ve başvurucunun doğan zararlarının giderilmemesine yol açtığı değerlendirilmiştir.
17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
18. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
19. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
20. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 20. maddesinde düzenlenen özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak Anayasa'nın 40. maddesinde güvence altına alınan etkili başvuru hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin özel hayata ve aile hayatına saygı hakkıyla bağlantılı olarak etkili başvuru hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 1. İdare Mahkemesine (E.2020/671, K.2020/1924) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 13/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.