TÜRKİYE CUMHURİYETİ
ANAYASA MAHKEMESİ
BİRİNCİ BÖLÜM
KARAR
HACİ DARGA BAŞVURUSU
(Başvuru Numarası: 2022/21803)
Karar Tarihi: 16/9/2025
Başkan
:
Hasan Tahsin GÖKCAN
Üyeler
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
Selahaddin MENTEŞ
İrfan FİDAN
Muhterem İNCE
Raportör
Tuğba YILDIZ
Başvurucu
Haci DARGA
Vekili
Av. Adar ADIBELLİ
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, yargı kararının icra edilmemesi nedeniyle kararın icrası hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Türkiye, 2015 yılı Haziran ayından itibaren yoğun bir şekilde terör saldırılarına maruz kalmıştır. Bu kapsamda PKK tarafından Şırnak'ın merkezi ile Cizre, Silopi ve İdil ilçelerinde, Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde, Diyarbakır'ın Silvan, Sur ve Bağlar ilçelerinde, Mardin'in Dargeçit, Nusaybin ve Derik ilçelerinde, Muş'un Varto ilçesinde cadde ve sokaklara hendekler kazılıp barikatlar kurularak, bu barikatlara bomba ve patlayıcılar yerleştirilerek teröristler tarafından bu yerleşim yerlerinin bir kısmında öz yönetim adı altında hâkimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda çok sayıda terörist, halkın bu yerlere giriş ve çıkışını engellemek istemiştir. Güvenlik güçleri, hendeklerin kapatılması ve barikatların kaldırılması suretiyle yaşamın normale dönmesini sağlamak amacıyla operasyonlar yapmış; teröristlerle çatışmaya girmiştir. Aylarca devam eden bu operasyon ve çatışmalar sırasında yaklaşık iki yüz güvenlik görevlisi hayatını kaybetmiş, tonlarca bomba ve patlayıcı imha edilmiştir (Figen Yüksekdağ Şenoğlu [2. B.], B. No: 2016/25187, 4/4/2018, § 18).
3. Başvurucu, Hendek olaylarının yaşandığı döneme ilişkin oluşan zararları nedeniyle 17/7/2004 tarihli ve 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun kapsamında Şırnak Valiliği Zarar Tespit Komisyonuna (Komisyon) başvurmuş ve talebinin zımnen reddedilmesi üzerine Mardin 2. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Mahkeme 27/3/2018 tarihli kararla; başvurucunun sokağa çıkma yasağı sürecinde çalışamaması sebebiyle uğradığı gelir kaybı ve yapılan kira ödemelerinin 5233 sayılı Kanun kapsamında bulunmadığının sabit olduğunu ancak karşılanmasını talep ettiği evindeki (taşınmaz) ve içerisinde bulunan eşyalardaki (taşınır) zararlarına ilişkin olarak Komisyonca herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmaksızın karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını belirterek bu yönüyle işlemin iptaline karar vermiştir. Kanun yoluna başvurulmadan karar kesinleşmiştir.
4. Başvurucu, yargı kararının icra edilmediği iddiasıyla bireysel başvuruda bulunmuştur. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
5. Anayasa Mahkemesince, başvurucunun uygulanmadığını ileri sürdüğü kararın gereklerinin yerine getirilip getirilmediği ve başvurucu hakkında Mahkeme kararı gereğince yeni bir karar alınıp alınmadığı hususlarında Şırnak Valiliği Zarar Tespit Komisyonundan bilgi istenmiştir.
6. Komisyon tarafından gönderilen yazı ve eklerinde 15/11/2018 tarihli kararla başvurucuya taşınır ve taşınmaz mallarındaki oluşan zararlar nedeniyle 10.378,37 TL maddi zararın ödenmesine karar verildiği, 7/5/2019 tarihinde sulhname imzalandığı ve başvurucuya ödeme yapıldığı bildirilmiştir. Ayrıca başvurucunun taşınmaz zararına ilişkin 86.486,40 TL (ıslah sonrası 198.486,40 TL), ev eşyalarında oluşan zarar bakımından 1.000 TL maddi tazminat talepli aynı mahkemede dava açtığı belirtilmiştir. Mahkemenin 7/12/2022 tarihli kararla; 1.000 TL maddi tazminat talebinin feragat edilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, 198.486,40 TL tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verdiği ifade edilmiştir. Anılan Mahkeme kararı ve meblağın başvurucuya ödendiğine ilişkin evrak dosya kapsamında sunulmuştur.
II. DEĞERLENDİRME
7. Başvurucu, Mahkemece verilen iptal kararı üzerine Komisyon tarafından Mahkeme kararının uygulanmadığını belirterek makul sürede yargılanma, kararın icrası hakkı ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
8. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında başvuru formunda belirtilen bilgilerde ve başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik olduğunda bunun Mahkemeye bildirilmesinin gerektiği belirtilmiştir. Diğer yandan 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi ile İçtüzük'ün 83. maddesinde başvurucunun istismar edici, yanıltıcı ve benzeri nitelikteki davranışlarıyla bireysel başvuru hakkını açıkça kötüye kullandığının tespit edilmesi hâlinde başvurunun reddedileceği ve yargılama giderlerinin dışında ilgilinin 2.000 Türk lirasından fazla olmamak üzere disiplin para cezasıyla cezalandırılmasına karar verileceği öngörülmüştür.
9. Genel olarak bir hakkın açıkça öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak değerlendirilmesi mümkündür (Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31; S.Ö. [2. B.], B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28).
10. Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılması ile söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (Mehmet Güven Ulusoy, § 32; S.Ö., § 29).
11. Somut olayda başvurucu, Mahkemece verilen iptal kararının Komisyon tarafından uygulanmadığını ileri sürerek bireysel başvuruda bulunmuştur. Ancak yapılan yazışmalar neticesinde Komisyonun 15/11/2018 tarihli karar aldığı 10.378,37 TL maddi zararın başvurucuya ödenmesine karar verildiği, başvurucu ve Komisyon arasında 7/5/2019 tarihli sulhname imzalandığı ve ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. Başvuru tarihinden önce Komisyon karar vermişken hiç karar verilmemiş gibi bireysel başvuruda bulunulmuştur. Kaldı ki süreç içerisinde başvurucu tazminat davası açmış ve 198.486,40 TL tazminatın başvurucuya ödenmesine karar verildiği de yapılan yazışmalar neticesinde tespit edilmiştir. Başvurucu bu hususları da bildirmemiştir.
12. Bireysel başvurunun yapılmasından önceki süreçte Komisyonun başvurucu lehine karar alması başvurucunun özellikle mağdur statüsünün değerlendirilmesi bağlamında kabul edilebilirlik incelemesi bakımından oldukça önemlidir. Buna karşılık başvurucu, İçtüzük'ün 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde yukarıda belirtilen Komisyon kararına ve sulhnameye ilişkin herhangi bir bildirimde bulunmamıştır. Mahkeme kararından haberdar etmemiştir.
13. Bu itibarla başvurucunun başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan unsurlar hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği sonucuna varılmıştır.
14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,
B. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,
C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 16/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.