logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Halkların Demokratik Partisi Genel Merkezi (2) [1. B.], B. No: 2022/9655, 16/9/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GENEL MERKEZİ BAŞVURUSU (2)

(Başvuru Numarası: 2022/9655)

 

Karar Tarihi: 16/9/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Hasan HÜZMELİ

Başvurucu

:

HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GENEL MERKEZİ

Vekili

:

Av. İlyas TARIM

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; idarece tüm etkinliklerin izne bağlanması ve gerçekleştirilmesi planlanan bir etkinliğin uygun görülmemesi nedenleriyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, idari işleme karşı açılan davanın duruşma yapılmaksızın ve deliller toplanılmaksızın gerekçesiz şekilde reddedilmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. İçişleri Bakanlığı tarafından 19/8/2019 tarihinde Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları, PKK/KCK terör örgütü ile ilgili yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar nedeniyle görevlerinden alınmış ve yerlerine Diyarbakır, Mardin ve Van Valileri, belediye başkan vekilleri olarak görevlendirilmiştir.

3. Batman Valiliği(Valilik) 26/9/2019 tarihli kararıyla, resmî kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılacak etkinlikler hariç olmak üzere, il genelinde düzenlenecek tüm eylem ve etkinlikleri on beş gün süreyle mülki idare amirinin iznine bağlamış; ayrıca ceza infaz kurumlarının çevresindeki alanlarda her türlü etkinliği yasaklamıştır. Valiliğin resmî internet sitesinde yayımlanarak kamuoyuna duyurulan anılan kararın ilgili kısmı şu şekildedir:

"İlimizde milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin ve genel asayişin korunması ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi amacıyla İlimiz merkezinde 28/9/2019-12.10.2019 tarihleri arasında resmi kamu kurum ve kuruluşlarının yapacağı resmi toplantı, tören, şenlik, karşılama, stant açma, uğurlama gibi etkinlikler hariç olmak üzere;

2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu kapsamındaki her türlü miting, kapalı ve açık yer toplantıları ile gösteri yürüyüşlerinin, basın açıklaması, çadır kurma, stant açma, oturma eylemi, anma töreni vb. türdeki eylem ve etkinlikler ile 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu Ek-1. maddesi kapsamındaki oyun, temsil ve çeşitli şekillerdeki gösteri ve etkinliklerin, ticari kimliği bulunan özel hukuk tüzel kişilerinin ticari faaliyetleri hariç olmak üzere el ilanı dağıtılmasının ve pankart/afiş asılmasının mülki idare amirinin İZNİNE BAĞLANMASI, ..."

4. Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman İl Başkanlığı 1/10/2019 tarihinde, belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesi talebiyle bir imza kampanyası düzenlemek amacıyla 5/10/2019-20/10/2019 tarihleri arasında Batman Parkı, Atatürk Parkı ve parti il binası önü ile Gülistan Caddesi’nde stant açmak üzere Batman Valiliğine bildirimde bulunmuştur.

5. Valilik 2/10/2019 tarihinde İl Emniyet Müdürlüğünden stant açılmasının kamu düzeni bakımından sakıncasının bulunup bulunmadığı hakkında görüş talep etmiştir. Emniyet Müdürlüğü aynı tarihli cevabi yazısında, stant kurulmak istenen alanların vatandaşların yoğun olarak kullandığı merkezi bölgeler arasında bulunduğunu, bu durumun halkın günlük yaşamını olumsuz etkileyebileceğini ve etkinliğin konusu itibarıyla yasa dışı eylem ve etkinliklere dönüşme ihtimali bulunduğunu belirterek stant açılması talebinin uygun olmayacağı yönünde görüş bildirmiştir. Valilik 3/10/2019 tarihli kararında, kolluğun bildirdiği gerekçelerle stant açma talebinin uygun olmadığına karar vermiştir. Anılan kararda, suç işlenmesinin önlenmesi, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ile kamu düzeninin sağlanması amacıyla 10/6/1949 tarihli ve 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) bendi uyarınca talebin uygun görülmediği açıklanmıştır.

6. Başvurucu; Valiliğin 3/10/2019 tarihli stant açma talebinin reddine ilişkin işlemi ile bu kararın dayanağını oluşturan ve il genelinde tüm etkinliklerin mülki idare amirinin iznine bağlanmasını öngören 26/9/2019 tarihli idari kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle 12/10/2019 tarihinde idare mahkemesinde dava açmıştır.

7. Valilik 18/10/2019 tarihinde İl Emniyet Müdürlüğünden dava konusu işlemlere ilişkin bilgi ve belgelerin yanı sıra, stant açma talebi ile -HDP Batman İl Başkanlığı yönetiminde yer alan- İ.İ. tarafından 16/10/2019 tarihinde yapılmak istendiği bildirilen açık hava toplantısının yapılmasında konu ve içerik yönünden bir sakınca bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmeyi de içeren görüş talep etmiştir.

8. İl Emniyet Müdürlüğü 24/10/2019 tarihli görüş yazısında; terör örgütüne müzahir bazı internet siteleri ile sosyal medya hesaplarında, HDP’nin 19 Ekim’e kadar kesintisiz eylem kararı aldığına ilişkin bir yazının yer aldığı, ayrıca Türkiye genelinde gerçekleştirilecek tüm eylemlerin meşru kabul edildiği, bu eylemlerin büyükşehirlerde düzenleneceği ve kolluk kuvvetlerine ait araçlara yaklaşılmaması gerektiği yönünde paylaşım ve uyarılarda bulunulduğu yönünde bilgi edinildiği ifade edilmiştir. Yazıda ayrıca, planlanan etkinliklerde belediyelere kayyum atanmasının ve Barış Pınarı Harekâtı’nın protesto edilmesinin amaçlandığı, bu kapsamda marjinal gruplar tarafından sansasyonel ve provokatif eylemler gerçekleştirilerek toplumsal şiddet olaylarının çıkarılabileceği, kamu düzeninin bozulabileceği, halkın can ve mal güvenliğinin tehlikeye düşebileceği, karşıt gruplar arasında çatışma yaşanabileceği, yasal zeminde başlatılan bir toplantının amacı dışında çıkarak terör örgütü propagandasına dönüşebileceği ve toplumsal olaylara neden olabileceği değerlendirmelerine yer verilmiştir. Kolluk, anılan gerekçelerle imza kampanyasına yönelik stant açılması talebinin uygun bulunmaması yönünde görüş bildirilmiştir.

9. İdare Mahkemesi (Mahkeme) yürütmenin durdurulması talebine ve işlemin iptaline ilişkin davayı reddetmiştir. Mahkeme, kararında İl Emniyet Müdürlüğünün 24/10/2019 tarihli görüş yazısındaki değerlendirmelere yer vererek, etkinliklerin halkın gündelik yaşamında yoğun olarak kullandığı kamusal alanlarda gerçekleştirilmek istendiğini, bu nedenle marjinal gruplar tarafından toplumsal şiddet hareketlerine yönelik sansasyonel ve provokatif eylemlerin meydana gelebileceğini, kargaşa ortamı çıkarılmaya çalışılabileceğini ve etkinliklerin terör örgütünün propagandasına dönüştürülme riskinin bulunduğunu belirtmiştir. Mahkeme, dava konusu yasaklama ve kısıtlama işlemlerinin Anayasa ve ilgili mevzuat uyarınca idareye tanınan takdir yetkisi çerçevesinde, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması amacıyla tesis edildiği kanaatine vararak, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu değerlendirmiştir.

10. Başvurucu, davanın reddine ilişkin karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Bölge İdare Mahkemesi 30/11/2021 tarihinde, başvuruya konu mahkeme kararının hukuka uygun olduğu sonucuna vararak istinaf istemini kesin olarak reddetmiştir. Anılan kararda bir hâkim üye, uyuşmazlığa konu yasaklama kararının alınmasını gerektiren yakın veya açık bir suç şüphesinin olduğuna dair herhangi bir tespit söz konusu olmaması nedeniyle yasaklama kararının Anayasa ve ilgili mevzuataaçıkça aykırı olduğu gerekçesiyle çoğunluk görüşüne katılmamıştır.

11. Başvurucu, nihai hükmü 26/12/2021 tarihinde öğrendikten sonra 25/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

A. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucu, halkın geniş kesimince desteklenen bir siyasi parti olduğunu belirterek çoğulcu demokratik sistemin gereği olarak siyasi partilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının daha geniş olduğunu ileri sürmüştür. Başvurucu, partinin il örgütü tarafından gerçekleştirilmek istenen etkinliklerin gerekçesiz yasaklanması ve engellenmesi nedeniyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının; söz konusu idari işlemlere karşı açılan davanın gerekçesiz şekilde reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğinden yakınmıştır.

13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanabilecek kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik taşıması hâlinde yetkili makamların bu tehditleri bertaraf etmek için tedbir alabilecekleri ifade edilmiştir. Bakanlık, kamu düzenine yönelik tehlike bulunması durumunda, alınan tedbirlerin durumun özelliklerine göre değişiklik gösterebileceğine ve hakkın sınırlandırılabileceğine dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bazı kararlarını alıntılamıştır. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

14. Başvuru, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı kapsamında incelenmiştir.

15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir

16. Valiliğin bir ilde gerçekleştirilecek tüm etkinlikleri izne bağlama ve gerçekleştirilmek istenilen etkinliği uygun görmeme kararının toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik bir müdahale olduğu kabul edilmelidir. Müdahalenin dayanağı olan 5442 sayılı Kanun'un 11. maddesinin (C) maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı kabul edilmiştir. Müdahalenin Anayasa'nın 34. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden kamu düzeninin korunması ve suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla yapıldığı anlaşılmıştır. Bu belirlemenin ardından Anayasa'nın 13. maddesinde belirtilen ve somut başvuru bakımından uygun düşen diğer ölçütlere uygunluk yönünden inceleme yapılmalıdır. Eldeki başvuruda bu kapsamda incelenmesi gereken iki müdahale bulunmaktadır ki bunların ilki etkinliklerin mülki idare amirinin iznine bağlanmasını öngören ve iptal davasına konu edilen düzenleyici işlem niteliğindeki idari karar, ikincisi ise başvurucunun etkinlik düzenleme talebinin uygun bulunmamasına ilişkin birel işlem niteliğindeki idari karardır. Anılan müdahaleler belirtildiği sırayla incelenecektir.

17. Valilik 26/9/2019 tarihli kararıyla, resmî kamu kurum ve kuruluşlarının düzenlediği etkinlikler hariç olmak üzere il genelinde yapılacak tüm eylem ve etkinlikleri on beş gün süreyle mülki idare amirinin iznine tabi tutmuştur. Anılan karar, müdahaleye dayanak olduğu belirtilerek iptal davasına konu edilmiştir (bkz §§ 3,6).

18. Anayasa Mahkemesi, idarenin etkinlikleri izne bağladığı somut olaya benzer nitelikte olan Cihan Tüzün ve diğerleri ([GK], B. No: 2019/13258, 10/11/2022) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararda, Anayasa’nın 13. maddesinde öngörülen “Anayasa’nın sözüne aykırı olmama” ölçütü çerçevesinde, tüm eylem ve etkinliklerin mülki idare amirinin iznine bağlanmasının Anayasa’nın 34. maddesinde yer alan ve toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceğini koruma altına alan ek güvenceye aykırı olduğu, dolayısıyla bu sınırlamanın Anayasa'nın ilgili maddesinin sözüyle çeliştiği değerlendirilmiştir (Cihan Tüzün ve diğerleri, §§ 22-30).

19. Batman ilinde gerçekleştirilecek tüm eylem ve etkinliklerin mülki idare amirinin iznine bağlandığı somut olay yönünden de Cihan Tüzün ve diğerleri kararında açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmadığı anlaşılmıştır. Buna göre 26/9/2019 tarihli idari kararın Anayasa'nın 34. maddesinin birinci fıkrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının önceden izin almadan kullanılabileceği yönündeki ek güvencesine aykırı olduğu ve Anayasa maddesinin sözüyle çeliştiği kanaatine varılmıştır.

20. Mevcut başvuruda ayrıca, stant açma talebinin uygun olmadığına dair karar ile anılan karara dayanak diğer gerekçelerin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluğu yönünden inceleme yapılması gerekmektedir.

21. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve orantılı olması gerekir (bu konuda genel ilkeler için bkz. Dilan Ögüz Canan [GK], B. No: 2014/20411, 30/11/2017, § 32; Sevinç Hocaoğulları [2. B.], B. No: 2015/271, 15/11/2018; §§ 37-46). Devletin, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını kullanmak isteyenlerin güvenliğini sağlamaya ve üçüncü kişiler tarafından herhangi bir saldırıya uğrama endişesi taşımadan bu hakkı kullanmaya yönelik pozitif yükümlülüğü bulunmaktadır (ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Ali Rıza Özer ve diğerleri [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, § 122; İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri [2. B.], B. No: 2016/23696, 8/6/2021, §§ 42, 47; AYM, E. 2014/101, K. 2017/142, 28/9/2017, § 34). Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi, birçok kararında kamu düzenini bozacak nitelikte bir tehlike veya tehdidin bulunması ve bunun daha hafif tedbirlerle bertaraf edilememesi durumunda son çare olarak hakkın sınırlanabileceğini vurgulayarak ve çatışan haklar arasında adil bir denge kurulması gerektiğini değerlendirmiştir (İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, § 42; Hrant Dink Vakfı [2. B.], B. No: 2021/29443, 12/6/2024, § 45; Nizamettin Öztürk (2) [1. B.], B. No: 2019/18668, 21/9/2023, § 11). Dolayısıyla hakka yönelik müdahalenin zorunlu sosyal ihtiyaçtan kaynaklandığının ortaya konulması ve bunun ispatı kural olarak müdahale eden idareye ve müdahaleyi denetleyen idari yargıya düşmektedir (idare ve derece mahkemelerinin adil bir denge kurulduğunu ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya koymaları gerektiğine ilişkin kararlar için bkz. İsmail Sarıkabadayı ve diğerleri, § 45; Mahir Engin Çelik ve Sakine Esen Yılmaz [1. B.], B. No: 2016/8776, 7/9/2021, § 44; Şerafettin Can Atalay [1. B.], B. No: 2021/9387, 19/1/2023, § 38).

22. Anayasa Mahkemesi; yakın ve geçmiş tarihli kararlarında, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, bireylerin ortak fikirlerini birlikte savunma ve bu fikirleri kamuoyuna duyurma amacıyla bir araya gelebilme özgürlüğünü korumayı hedeflediğini vurgulamıştır (birçok karar arasından bkz. Hrant Dink Vakfı, § 34). Anayasa Mahkemesi, ifade özgürlüğünde olduğu gibi, siyasal ve kamusal meselelerin söz konusu olduğu durumlarda toplantı hakkına yapılan müdahalelerin çok daha dar bir çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini ifade etmiştir (Yasin Agin ve diğerleri [GK], B. No: 2017/32534, 21/1/2021, § 46; Hrant Dink Vakfı, § 44). Bu tespitle uyumlu olarak da kararlarda, barışçıl yöntemlerle mevcut düzene itiraz eden veya değişim talep eden siyasi fikirlerin yasal yollarla ifade edilmesinin, demokratik toplum düzeninin temel bir gereği olduğunu vurgulamıştır (Mehmet Alanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/15462, 29/9/2021, § 42; Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri [GK], B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 80). Anayasa Mahkemesi bilhassa, barışçıl amaçlarla bir araya gelen kişilerin, kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına karşı devletin sabır ve hoşgörü göstermesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Osman Erbil [2. B.], B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 54; Rıza Gökçen Erus ve diğerleri [2. B.], B. No: 2014/17391, 19/4/2018, § 54).

23. Somut olayda başvurucu siyasi parti, Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarının İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmasına karşı, belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesini talep etmek amacıyla bir imza kampanyası düzenlemeyi planlamış ve bu kapsamda Batman'da bazı yerlerde stant açmak üzere Valiliğe bildirimde bulunmuştur. Valilik 3/10/2019 tarihinde, stant kurulması talep edilen alanların vatandaşlarca yoğun şekilde kullanılan merkezi yerler arasında olduğu, bu durumun halkın günlük yaşamını olumsuz etkileyebileceği ve etkinliğin konusu itibarıyla yasa dışı eylem ve etkinliklere dönüşme ihtimali olduğu gerekçeleriyle başvurucunun stant açma talebini uygun bulmadığını bildirmiştir (bkz § 5).

24. Anılan karara karşı açılan iptal davası, dava açıldıktan sonra kolluk makamı tarafından düzenlenen 24/10/2019 tarihli görüş yazısındaki değerlendirmeler esas alınmak suretiyle, dava konusu işlemin idarenin takdir yetkisi kapsamında kaldığı ve müdahalenin kamu düzeninin korunmasına yönelik olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. İdare Mahkemesi kararında; etkinlik yapılmak istenen alanların halkın gündelik yaşamında yoğun olarak kullandığı kamusal alanlar arasında yer aldığı, marjinal gruplarca provoke edilebilecek sansasyonel ve kışkırtıcı eylemler meydana gelebileceği, kamu düzenini bozma amacıyla bir kargaşa ortamı çıkarılabileceği ve etkinliklerin terör örgütü propagandasına dönüşme riski taşıdığı belirtilerek, bu risklerin etkinliğe izin verilmemesini haklı kıldığı sonucuna varılmıştır (bkz § 9).

25. Anayasa Mahkemesi birçok kararında, özellikle halka açık alanda gerçekleştirilen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin doğası gereği hayatın olağan akışında belirli düzeyde rahatsızlık, karışıklık ya da aksamaya neden olabileceğini belirtmiş; bu tür etkilerin, hakkın kullanımının doğal sonucu olduğunu vurgulamıştır. Bu bağlamda, trafik akışının kısa süreli olarak durması veya aksaması da dâhil olmak üzere gündelik hayatın işleyişinde meydana gelen bazı aksaklıkların bu hakkın kullanılmasından kaynaklanan sonuçlar olduğunu açıklanmıştır (birçok karar arasından bkz. Rıza Gökçen Erus ve diğerleri, § 73; Ömer Faruk Akyüz [2. B.], B. No: 2015/9247, 4/4/2018, § 57; Osman Baydemir [1. B.], B. No: 2018/24509, 15/9/2021, § 76; Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) ve diğerleri (2) [GK], B. No: 2016/14518, 12/10/2023, § 76; Ramazan Düğer ve diğerleri [2. B.], B. No: 2018/31211, 2/10/2024, §§ 82-85).

26. Buna göre somut olayda kamu makamlarınca, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının doğası gereği kamusal alanda belirli ölçüde rahatsızlığa veya günlük yaşamda bazı aksamalara yol açmasının kaçınılmaz olduğu hususu gözardı edilerek, yalnızca etkinliğin gerçekleştirilmek istendiği alanların merkezi konumda bulunması gerekçesiyle başvurucunun stant açma talebinin reddedildiği anlaşılmaktadır. Nitekim başvuruya konu olayda, etkinliğin kamu düzenini açık ve yakın tehlike veya tehdit oluşturduğuna ya da gündelik yaşamı aşırı ve katlanılamaz şekilde zorlaştıracağına dair somut olgulara dayanmadan, ayrıca etkinliğin kamu düzenini tehdit etmeyecek biçimde icrasını mümkün kılacak alternatif tedbirlerin alınıp alınamayacağına ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmadan hakka müdahale edilmiştir. Ne var ki barışçıl yollardan siyasi bir talebin dile getirilmesini amaçlayan bir etkinliğin, yalnızca halkın yoğun olarak kullandığı alanlarda gündelik yaşam üzerinde belli ölçüde bulunabileceği gerekçesiyle engellenmesi hakka yönelik müdahaleyi tek başına haklı kılmaz; etkinliğin engellenmesini zorunlu kılacak, somut ve ikna edici gerekçelerin ortaya konulması gerekir.

27. Diğer yandan, somut olayda idare tarafından başvurucunun toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yönelik müdahalenin gerekçesi olarak, etkinliğin konusu itibarıyla yasa dışı eylem ve etkinliklere dönüşme ihtimali gösterilmiştir. Kamu makamları, kamu düzeninin sağlanması veya suç işlenmesinin önlenmesine yönelik geniş bir takdir yetkisine sahip olduklarında tereddüt bulunmamaktadır. Bununla birlikte, yukarıda da belirtildiği üzere, idare tarafından ileri sürülen güvenlik mülahazalarının, etkinliğin yasaklanmasından doğacak dezavantajlarla karşılaştırıldığında açıkça daha ağır nitelikte olduğunun, ayrıca etkinliğin daha dar kapsamlı sınırlama ve önlemlerle gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığının somut ve denetlenebilir gerekçelerle ortaya konulması gerekir (bkz.§ 19; DİSK ve diğerleri (2), § 78). Diğer bir ifadeyle, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yönelik müdahale, kamu düzenini bozacak nitelikte bir tehlikenin daha hafif tedbirlerle bertaraf edilmesinin mümkün olmaması ve sınırlamanın son çare olarak zorunlu görülmesi hâlinde meşru kabul edilebilir. Kuşkusuz idarenin gerekçe sunma yükümlülüğü, güvenlik kaygılarına ilişkin tüm ayrıntıların açıklanması anlamına gelmemektedir. Ancak müdahalenin demokratik toplum gereklerine uygun olup olmadığının yargısal denetime elverişli olacak biçimde ortaya konulması zorunludur.

28. Somut olayda başvurucu Parti tarafından düzenlenmek istenen ve içeriği itibarıyla barışçıl olmadığına ilişkin herhangi bir tespitin bulunmadığı stant kurma etkinliğine, bazı grupların provokatif eylemler gerçekleştirebileceği, çatışma çıkabileceği ya da etkinliğin terör örgütü propagandasına dönüşebileceği yönündeki soyut varsayımlar gerekçe gösterilmiştir. İdarenin müdahale gerekçesini haklı gösterebilecek nitelikte somut herhangi bir bilgi, olgu veya güvenlik riski ortaya konulamamış; yalnızca etkinliğin konu ve içeriği gözetilerek genel bir risk varsayımına dayanılmıştır.

29. Anayasa Mahkemesi yerleşik içtihadında, yalnızca ihtimallere ve varsayımlara dayanan genel güvenlik kaygılarının, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yapılan müdahaleleri haklı kılmak için yeterli olmadığını belirtmiştir. Bu kapsamda, bir müdahalenin demokratik toplum düzeninde zorunlu olup olmadığının değerlendirilebilmesi için, kamu düzenini bozabilecek nitelikte açık ve yakın bir tehlikenin somut olarak ortaya konulması gerektiği vurgulanmıştır (ayrıntılı değerlendirmeler için bkz. Ali Bozan, § 37-38 ). Somut olayda ise, hem idarenin hem de derece mahkemesinin müdahaleyi haklı göstermek için ileri sürdüğü gerekçelerde, kamu düzenini bozabilecek nitelikte açık ve yakın bir tehlikenin varlığının ortaya konulmadığı, soyut güvenlik tehditlerine dayandığı anlaşılmaktadır. Nitekim istinaf incelemesinde bir hâkim üye, somut olayda yakın veya açık bir suç şüphesinin olduğuna dair herhangi bir olgunun ortaya konulamaması nedeniyle yasaklama kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin reddi yönündeki çoğunluk görüşüne katılmadığı görülmektedir(bkz. § 10).

30. Öte yandan bir etkinliğin kamu düzenini bozma ihtimalinin bulunması, devletin toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerini ortadan kaldırmaz. Aksine, kamu otoritelerinin, başvurucunun talep ettiği etkinliği gündelik yaşama en az müdahale ile gerçekleştirebileceği alternatif yolları değerlendirmesi ve etkinliğin barışçıl şekilde icrasını mümkün kılacak koruyucu önlemleri alması beklenir (benzer yönde değerlendirmeler için bkz. Nizamettin Öztürk (2), §15). Ne var ki somut olayda idare, koruyucu önlem alma yönündeki pozitif yükümlülüğünü gözardı ederek, potansiyel bazı risklere dayanarak etkinliği otomatik biçimde yasaklamış; bu doğrultuda, alınabilecek önlemlerin bulunup bulunmadığını da değerlendirmemiştir. Bu tespitlerle uyumlu olarak idarenin, başvuruya konu müdahale ile giderilmek istenen güvenlik endişelerinin somut, spesifik ve yeterli biçimde ortaya koyamadığı ve bu müdahaleyle çatışan hak ve menfaatler arasında adil bir denge kuramadığı anlaşılmıştır. Ayrıca somut olayda, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmesini engelleyen herhangi bir istisnai hâlin mevcut olduğu da ileri sürülmemiştir.

31. Diğer yandan ret kararına esas alınan 24/10/2019 tarihli Emniyet Müdürlüğü görüş yazısının içeriği incelendiğinde; görüşün, sadece stant açma faaliyetine ilişkin olmayıp, dava dışı başka bir etkinlik olan 16/10/2019 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan bir açık hava toplantısına yönelik değerlendirmeler de içerdiği görülmektedir. Dolayısıyla yargı merciinin ret kararına esas aldığı görüş ve gerekçelerin, sadece başvurucunun bildirimine konu edilen stant açma faaliyetiyle bağlantılı olmadığı, herhangi bir ayrım yapılmaksızın, farklı tarih ve içerikli bir etkinliğe ilişkin değerlendirmeleri de içerdiği anlaşılmaktadır (bkz. § 8).

32. Sonuç olarak, başvurucu siyasi partinin açmak istediği standın engellenmesinin zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşıladığına ve yarışan haklar arasında adil bir denge kurulduğuna ilişkin ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulamadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla idarenin müdahalesinin demokratik toplum gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

Muhterem İNCE bu görüşe katılmamıştır.

B. Diğer İhlal İddiaları

34. Başvurucunun, talep ettiği deliller toplanılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi nedeniyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkesinin ihlal edildiği iddiasının İlker Erdoğan ([1. B.], B. No: 2013/316, 20/4/2016, §§ 33, 34) ve duruşma yapılması talebine ilişkin olarak karar verilmemesi ve yargılamanın duruşmasız yapılması nedeniyle aleni yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının Nevruz Bozkurt ([1. B.], B. No: 2013/664, 17/9/2013, § 32) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

35. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 50.000 TL maddi ve 100.000 manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

36. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA OYBİRLİĞİYLE,

2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA OYBİRLİYLE,

B. Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE Muhterem İNCE'nin karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,

C. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, diğer tazminat taleplerinin REDDİNE,

D. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Kararın bir örneğinin bilgi için Batman İdare Mahkemesine (E.2019/1042, K.2020/220) GÖNDERİLMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE, 16/9/2025 tarihinde karar verildi.

 

 

 

KARŞIOY GEREKÇESİ

1. Başvurucu, idarenin belirli konularda yapılmak istenen eylemlere yönelik hukuka aykırı olarak yasaklama kararı vermesinin ve bu kararın iptaline yönelik açılan davanın reddedilmesinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Mahkememiz çoğunluğu, idarenin müdahalesinin demokratik bir toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığını belirterek toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır.

2. Batman Valiliği, 26/9/2019 tarihli kararıyla, milli güvenliğin sağlanması, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, temel hak ve özgürlükler ile başkalarının hak ve özgülüklerinin ve genel asayişin korunması ile şiddet olaylarının yaygınlaşmasının önlenmesi amacıyla resmî kamu kurum ve kuruluşları tarafından yapılacak etkinlikler hariç olmak üzere, il genelinde düzenlenecek tüm eylem ve etkinliklerin on beş gün süreyle mülki idare amirinin iznine bağlandığını belirtmiş; ayrıca ceza infaz kurumlarının çevresindeki alanlarda her türlü etkinliğin 28/9/2019- 12/10/2019 tarihleri arasında yasaklanmasına karar vermiştir.

3. Halkların Demokratik Partisi Batman İl Başkanlığı 1/10/2019 tarihinde, yürütülen soruşturma ve kovuşturmalar kapsamında İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınan belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesi talebiyle bir imza kampanyası düzenlemek amacıyla 5/10/2019-20/10/2019 tarihleri arasında Batman Parkı, Atatürk Parkı ve parti il binası önü ile Gülistan Caddesi’nde stant açmak üzere Batman Valiliğine bildirimde bulunmuş; Valilik, stant kurulmak istenen alanların vatandaşların yoğun olarak kullandığı merkezi bölgeler arasında bulunması, bu durumun halkın günlük yaşamını olumsuz etkileyebilecek nitelikte olması ve etkinliğin konusu itibarıyla yasa dışı eylem ve etkinliklere dönüşme ihtimalinin bulunmasını gerekçe göstererek stant açma talebinin 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11. maddesinin (C) bendi uyarınca reddine karar vermiştir.

4. Başvurucu; Valiliğin stant açma talebinin reddine ilişkin işlemi ile bu kararın dayanağını oluşturan ve il genelinde tüm etkinliklerin mülki idare amirinin iznine bağlanmasını öngören 26/9/2019 tarihli idari kararın iptali ve yürütmesinin durdurulması talebiyle Batman İdare Mahkemesi nezdinde iptal davası açmıştır. Başvurucu, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma haklarının ellerinden alındığını ileri sürmektedir.

5. Toplanma hakkı demokratik toplumun en temel değerleri arasında yer alır. Demokratik bir toplumda mevcut düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilmesi savunulan siyasi fikirlerin toplantı ve diğer yasal araçlarla ifade edilebilmesi imkânı sunulmalıdır. Şiddet kullanma niyetinde olan kişilerin katıldığı veya düzenlediği gösteriler barışçıl toplanma kavramı dışındadır. Dolayısıyla toplanma hakkının amacı, şiddete karışmayan ve fikirlerini barışçıl bir şekilde ortaya koyan bireylerin haklarının korunmasıdır. Bunun dışında toplantının veya gösteri yürüyüşünün hangi amaçla yapıldığının bir önemi yoktur. Şiddete teşvik ve demokrasinin ilkelerini ortadan kaldırma durumları dışında toplanma özgürlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik önleyici nitelikli radikal tedbirler demokrasiye zarar verir. Bu nedenle barışçıl amaçlarla bir araya gelmiş kişilerin toplanma hakkını kullanırken kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddet içermeyen davranışlarına devletin sabır ve hoşgörü göstermesi çoğulcu demokrasinin gereğidir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, B. No: 2014/920, 25/5/2017, § 80; Ali Rıza Özer ve diğerleri, [GK], B. No: 2013/3924, 6/1/2015, §§ 117, 118; Osman Erbil, B. No: 2013/2394, 25/3/2015, § 47).

6. Öte yandan, Anayasa Mahkemesi, toplanma hakkının bildirim usulüne bağlanabileceğine daha önce karar vermiştir. Söz konusu bildirimin amacı toplantı, yürüyüş veya diğer gösterilerin düzgün bir şekilde yapılmasını güvence altına almak için yetkililere makul ve uygun tedbir alma imkânı sağlamak olduğu sürece genel olarak hakkın özüne dokunmaz. Derhâl tepki verilmesinin haklı olduğu özel durumlar hariç bildirim usulünün uygulanmasının amacı, toplanma hakkının etkin kullanılması imkânını sağlamaktır (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 81; Osman Erbil, § 52; Ali Rıza Özer ve diğerleri, § 122). Buradan çıkan sonuca göre toplanma özgürlüğünün kullanımından kaynaklanan kamu düzenine yönelik tehditlerin gerçeklik değeri taşıması hâlinde yetkili makamların bu tehditleri bertaraf edecek tedbirleri alabilecekleri kabul edilmelidir. Alınan tedbirler, durumun özelliklerine ve gerekliliklerine göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle devletin bu konuda yapacağı düzenleme ve uygulamalarda belli bir takdir alanına sahip olduğunun kabulü gerekir (Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası ve diğerleri, § 81).

7. Somut olayda İdare Mahkemesi, ilk olarak 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu ve İl İdaresi Kanunu’nun yukarıda belirtilen hükümlerine göre, başvuru konusu 28/9/2019-12/10/2019 tarihleri arasında geçerli olan yasaklama işleminin yasal dayanağının olduğunu belirtmiştir. Yine, İdare Mahkemesi, toplanma hakkına getirilen sınırlamanın, Anayasa’nın 34. maddesinin 2. fıkrası ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinde yer verilen sınırlama sebeplerinden olan milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması ve özellikle meydana gelebilecek terör ve şiddet olaylarının önlenmesi amacıyla başvuru konusu işlemin tesis edildiği sonucuna varmıştır (bkz. § 9). Davanın reddine ilişkin karara karşı başvurucunun yaptığı istinaf talebi, İdare mahkemesi kararının hukuka uygun olduğu gerekçesiyle Gaziantep Bölge İdare Mahkemesince reddedilmiştir.

8. Açıklanan nedenlerle, başvurucunun Anayasa’nın 34.maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edilmediği kanaatini taşıdığımdan çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.

 

 

 

 

 

Üye

Muhterem İNCE

 

 

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Halkların Demokratik Partisi Genel Merkezi (2) [1. B.], B. No: 2022/9655, 16/9/2025, § …)
   
Başvuru Adı HALKLARIN DEMOKRATİK PARTİSİ GENEL MERKEZİ (2)
Başvuru No 2022/9655
Başvuru Tarihi 25/1/2021
Karar Tarihi 16/9/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, idarece tüm etkinliklerin izne bağlanması ve gerçekleştirilmesi planlanan bir etkinliğin uygun görülmemesi nedenleriyle toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının, idari işleme karşı açılan davanın duruşma yapılmaksızın ve deliller toplanılmaksızın gerekçesiz şekilde reddedilmesi nedeniyle de adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı Toplantı ve gösteri yürüyüşü İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi