TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EMEKLİLER SENDİKASI BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/2677)
|
|
Karar Tarihi: 4/2/2025
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
Metin KIRATLI
|
Raportör
|
:
|
Gülsüm Gizem GÜRSOY
|
Başvurucu
|
:
|
Emekliler Sendikası
|
Temsilcisi
|
:
|
Cengiz YAVUZ
|
Vekili
|
:
|
Av. Celal ÜLGEN
|
I. BAŞVURUNUN
KONUSU
1. Başvuru, emeklilerin sendika kuramayacağı gerekçesiyle
Emekliler Sendikası isimli örgütlenmenin kapatılmasına karar verilmesi
nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU
SÜRECİ
2. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin
Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet
Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı süresinde beyanda bulunmuştur.
III. OLAY VE
OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle
ilgili olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucunun temsilcilerinin "Emekliler
Sendikası" adı altında sendika kurduklarını bildirmek amacıyla
25/2/2019 tarihinde Ankara Valiliğine (Valilik) dilekçe vermiştir. Başvurucunun
dilekçe ekinde yer alan tüzüğünde, sendikanın amacının emeklilerin ekonomik,
demokratik, hukuksal ve sosyal hak ve çıkarlarını korumak olduğu
belirtilmiştir. Tüzükte; Sosyal Güvenlik Kurumundan emekli, yaşlılık, malullük
aylığı alanlar ile ölen emeklinin hak sahibi olan eş ve 15 yaş ve üstü
çocuklarının üyeliğe kabul edileceği belirtilmiştir.
6. Valilik 8/4/2019 tarihli yazısında sendika kurmak için
"fiilen çalışma" koşulunun gerekli olduğunu, bu kapsamda ilgili
kanunlarda belirtilen şartlara ilişkin eksiklerin bir ay içinde giderilmesi
gerektiğini belirtmiştir.
7. Başvurucu 9/5/2019 tarihinde Valiliğe sunduğu yazıda,
ilgili yasal koşulları sağladığını beyan etmiştir.
8. Valilik 25/6/2001 tarihli ve 4688 sayılı Kamu
Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu ile 18/10/2012 tarihli ve 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince
"Emekliler Sendikası"nın faaliyetinin durdurulması, kanuna
aykırılığın veya eksikliğin giderilmesi için 60 günü aşmayan bir süre
verilmesi, verilen süre sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hâle
getirilmediği takdirde de sendikanın kapatılmasına karar verilmesini talep ve
dava etmiştir.
9. Davanın görüldüğü Ankara 26. İş Mahkemesi 19/7/2019
tarihinde davanın görev yönünden reddine karar vermiştir. Mahkeme; emeklilerin
fiilen çalışan koşulunu sağlamaması nedeniyle 4688 ve 6356 sayılı Kanunlar
yönünden kurulmuş bir sendikanın bulunmadığını, bu nedenle uyuşmazlığın genel
hükümlere göre asliye hukuk mahkemelerinde çözümlenmesi gerektiğini
belirtmiştir.
10. Kararın istinaf kanun yoluna götürülmesi üzerine
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 25/12/2019 tarihinde kararın
kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesine karar vermiştir.
11. Ankara 26. İş Mahkemesi 25/3/2021 tarihinde davanın
kabulü ile sendikanın kapatılmasına karar vermiştir. Gerekçeli kararda davalı
sendikanın aktif çalışma hayatı içinde yer almayan emekliler tarafından
kurulduğunu, bu nedenle belirtilen kişilerin sendika üyesi ve kurucusu
olamayacağını değerlendirmiştir. Kararda; gerek 6356 sayılı Kanun, gerekse 4688
sayılı Kanun'da öngörülen kuruluş koşulları gerçekleşmediğinden ve kurucuların
tamamı aktif çalışma hayatı içerisinde yer almayan emekliler olduğundan bu
eksikliğin giderilemez nitelikte olduğu belirtilmiştir.
12. Anılan karara karşı istinaf yargı yoluna başvurulmuş,
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi 15/9/2021 tarihinde istinaf
başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.
13. Temyiz üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 2/12/2021
tarihinde onama kararı vermiştir.
14. Nihai karar, başvurucuya 16/12/2021 tarihinde tebliğ
edilmiştir. Başvurucu 10/1/2022 tarihinde süresinde bireysel başvuruda
bulunmuştur.
IV. İLGİLİ
HUKUK
A. Ulusal Hukuk
1. İlgili
Mevzuat
15. 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanunu'nun "Tanımlar"
kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Bir iş sözleşmesine dayanarak
çalışan gerçek kişiye işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişiye yahut
tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlara işveren, işçi ile işveren arasında
kurulan ilişkiye iş ilişkisi denir..."
16. 6356 sayılı Kanun'un "Amaç" kenar
başlıklı 1. maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun amacı, işçi ve işveren
sendikaları ile konfederasyonların kuruluşu, yönetimi, işleyişi, denetlenmesi,
çalışma ve örgütlenmesine ilişkin usul ve esaslar ile işçilerin ve işverenlerin
karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumları ile çalışma şartlarını
belirlemek üzere toplu iş sözleşmesi yapmalarına, uyuşmazlıkları barışçı
yollarla çözümlemelerine, grev ve lokavta başvurmalarına ilişkin usul ve esasları
düzenlemektir"
17. 6356 sayılı Kanun'un "Tanımlar"
kenar başlıklı 2. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“(1)
...
(ğ) Sendika: İşçilerin veya
işverenlerin çalışma ilişkilerinde, ortak ekonomik ve sosyal hak ve çıkarlarını
korumak ve geliştirmek için en az yedi işçi veya işverenin bir araya gelerek
bir işkolunda faaliyette bulunmak üzere oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip
kuruluşları
...
(3) Bu Kanunun uygulanması bakımından
işçi, işveren ve işyeri kavramları 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununda
tanımlandığı gibidir
(4) İş sözleşmesi dışında ücret
karşılığı iş görmeyi taşıma, eser, vekâlet, yayın, komisyon ve adi şirket
sözleşmesine göre bağımsız olarak meslekî faaliyet olarak yürüten gerçek
kişiler de bu Kanunun ikinci ila altıncı bölümleri bakımından işçi
sayılır."
18. 6356 sayılı Kanun'un "Kuruluş
serbestisi" kenar başlıklı 3. maddesi şöyledir:
"(1) Kuruluşlar, bu Kanundaki
kuruluş usul ve esaslarına uyarak önceden izin almaksızın kurulur. Sendikalar
kuruldukları işkolunda faaliyette bulunur.
(2) Kamu işveren sendikalarının, aynı
işkolundaki kamu işverenleri tarafından kurulması ve faaliyette bulunması şartı
aranmaz."
19. 6356 sayılı Kanun'un "Kuruculuk
şartları" kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Fiil ehliyetine sahip ve
fiilen çalışan gerçek veya tüzel kişiler sendika kurma hakkına
sahiptir..."
20. 6356 sayılı Kanun'un "Kuruluş usulü"
kenar başlıklı 7. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"(1) Kuruluşlar, kurucularının
kuruluşun merkezinin bulunacağı ilin valiliğine dilekçelerine ekli olarak
kuruluş tüzüğünü vermeleriyle tüzel kişilik kazanır. Sendikalar için
kurucuların kurucu olabilme şartlarına sahip olduklarını ifade eden yazılı
beyanları; üst kuruluşlar için ilgili kuruluşların genel kurul kararları
dilekçeye eklenir.
...
(3) Tüzüğün veya bu maddede sayılan
belgelerin içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi ya da bu
Kanunda öngörülen kuruluş şartlarının sağlanmadığının anlaşılması hâlinde
ilgili valilik kanuna aykırılık veya eksikliklerin bir ay içinde giderilmesini
ister. Bu süre içinde kanuna aykırılığın veya eksikliğin giderilmemesi hâlinde,
Bakanlığın veya ilgili valiliğin başvurusu üzerine mahkeme, gerekli gördüğü
takdirde kurucuları da dinleyerek üç iş günü içinde kuruluşun faaliyetinin
durdurulmasına karar verebilir. Mahkeme kanuna aykırılığın veya eksikliğin
giderilmesi için altmış günü aşmayan bir süre verir.
(4) Tüzük ve belgelerin kanuna uygun
hâle getirilmesi üzerine mahkeme durdurma kararını kaldırır. Verilen süre
sonunda tüzük ve belgelerin kanuna uygun hâle getirilmemesi hâlinde ise mahkeme
kuruluşun kapatılmasına karar verir."
21. 6356 sayılı Kanun'un "Sendika üyeliğinin sona
ermesi ve askıya alınması" kenar başlıklı 19. maddesinin (6) numaralı
fıkrası şöyledir:
"Sosyal Güvenlik Kurumundan
yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan ödeme alarak işten ayrılan işçilerin
sendika üyeliği sona erer. Ancak çalışmaya devam edenler ile kuruluş ve
şubelerinin yönetim, denetleme ve disiplin kurullarındaki görevleri sırasında
yaşlılık veya malullük aylığı ya da toptan ödeme alanların üyeliği, görevleri
süresince ve yeniden seçildikleri sürece devam eder."
22. 4688 sayılı Kanun'un "Amaç"
kenar başlıklı 1. maddesi şöyledir:
"Bu Kanunun amacı, kamu
görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerinin
korunması ve geliştirilmesi için oluşturdukları sendika ve konfederasyonların
kuruluşu, organları, yetkileri ve faaliyetleri ile sendika ve
konfederasyonlarda görev alacak kamu görevlilerinin hak ve sorumluluklarını
belirlemek ve toplu sözleşme yapılmasına ilişkin usul ve esasları
düzenlemektir."
23. 4688 sayılı Kanun'un "Kapsam" kenar
başlıklı 2. maddesi şöyledir:
"Bu Kanun, Devletin veya diğer kamu
tüzel kişilerinin yürütmekle görevli oldukları kamu hizmetlerinin görüldüğü
genel, katma ve özel bütçeli idareler, il özel idareleri ve belediyeler ile
bunlara bağlı kuruluşlarda kamu iktisadî teşebbüslerinde, özel kanunlarla veya
Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle ya da bunların verdiği yetkiye dayanarak
kurulan banka ve teşekküller ile bunlara bağlı kuruluşlarda ve diğer kamu kurum
veya kuruluşlarında işçi statüsü dışında çalışan kamu görevlileri hakkında
uygulanır."
24. 4688 sayılı Kanun'un "Tanımlar"
kenar başlıklı 3. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Bu Kanunun uygulanmasında;
a) (Değişik: 4/4/2012-6289/3 md.) Kamu
görevlisi: Bu Kanun kapsamında yer alan kurum ve kuruluşların kadro veya
pozisyonlarında istihdam edilenlerden işçi statüsü dışında çalışan kamu
görevlilerini,
...
d) İşyeri : Kamu hizmetinin yürütüldüğü yerleri,
e) Kurum : Kuruluş kanunları veya
kuruluşlarına ilişkin mevzuatlarında görev, yetki ve sorumlulukları belirlenen,
hizmetin niteliği ve yürütülmesi bakımından idarî bir bütünlüğe sahip
işyerlerinden oluşan kuruluşları,
f) Sendika : Kamu görevlilerinin ortak
ekonomik, sosyal ve meslekî hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için
oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşları, ifade eder."
25. 4688 sayılı Kanun'un "Kuruluş" kenar
başlıklı 4. maddesi şöyledir:
"Sendikalar hizmet kolu esasına göre,
Türkiye çapında faaliyette bulunmak amacıyla bir hizmet kolundaki kamu
işyerlerinde çalışan kamu görevlileri tarafından kurulur.
Bir hizmet kolunda birden fazla sendika
kurulabilir. Meslek veya işyeri esasına göre sendika kurulamaz."
26. 4688 sayılı Kanun'un "Kuruluş işlemleri"
kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Sendika ve konfederasyonlar
önceden izin almaksızın serbestçe kurulurlar.
Sendika kurucusu olabilmek için kamu
görevlisi olarak çalışmak yeterlidir.
Sendikanın kurucuları; sendika tüzüğü ve
kamu görevlisi olduklarını gösterir belge ile sendikayı ilk genel kurula kadar
sevk ve idare edeceklerin isimlerini kuruluş dilekçelerinin ekinde sendika
merkezinin bulunacağı ilin valiliğine vermek zorundadırlar.
...
Tüzüğün veya bu Maddede sayılan
belgelerin içerdikleri bilgilerin kanuna aykırılığının tespit edilmesi ya da bu
Kanunda öngörülen kuruluş koşullarının gerçekleşmediğinin anlaşılması halinde,
ilgili valilik eksikliklerin bir ay içinde tamamlanmasını ister. Tamamlanmadığı
takdirde sendika veya konfederasyonun faaliyetinin durdurulması için ilgili
valilik bir ay içinde iş mahkemesine başvurur.
Mahkeme, kanuna aykırılığın veya
eksikliğin giderilmesi için altmış günü aşmayan bir süre verir. Verilen süre
sonunda tüzük ve belgeler kanuna uygun hale getirilmemişse, mahkeme sendika
veya konfederasyonun kapatılmasına karar verir."
2. Yargıtay
İçtihadı
27. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/11/2020 tarihli ve
E.2020/(22)9-189, K.2020/888 sayılı kararının ilgili kısmı şöyledir:
"...Anayasa tarafından sendika
kurma hakkı, belirli kategoride bulunan kişilere, yani sadece çalışanlara ve
işverenlere tanınmıştır. Dolayısıyla Anayasa sendika kurma hakkını, çalışanlar
ve işverenler tarafından kullanılabilmesi sınırı ile tanıyıp düzenleme yoluna
gitmiştir... uluslararası hukukta çalışma yaşamının en önemli metinleri olan 87
sayılı ve 98 sayılı ILO Sözleşmelerinde yer alan hükümler ile Gözden Geçirilmiş
Avrupa Sosyal Şartında yer alan hükümlerde sendika hakkının çalışanlar tarafından
kullanılabilecek bir hak olduğu açıkça ifade edilmiştir...Anayasa’nın
'Anayasanın Bağlayıcılığı ve Üstünlüğü' başlıklı 11. maddesinde, Anayasa
hükümlerinin, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer
kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralı olduğu ve kanunların Anayasaya
aykırı olamayacağı belirtilmiştir... hukukumuzda ancak aktif çalışma hayatı
içerisinde yer alan çalışanlar sendika kurma hakkına sahip olup, aktif çalışma
hayatı içerisinde yer almayan emekliler sendika kurma hakkına sahip
değildir...Anayasa’nın 53. maddesinin birinci fıkrasında; işçiler ve
işverenlerin, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal durumlarını ve çalışma
şartlarını düzenlemek amacıyla toplu iş sözleşmesi yapma hakkına sahip olduğu
belirtilmiştir. Aynı maddenin beşinci fıkrasında ise; memurlar ve diğer kamu
görevlilerinin toplu sözleşme yapma hakkına sahip olduğu vurgulanmıştır. Yine
Anayasa’nın 54. maddesinin birinci fıkrası ile; toplu iş sözleşmesinin
yapılması sırasında uyuşmazlık çıkması hâlinde işçilerin grev hakkına sahip
olduğu ifade edilmiştir...Aktif çalışma hayatı içerisinde yer almayan emekliler
sendika kurma hakkına sahip olması durumunda dâhi toplu iş sözleşmesi ve grev
haklarını bünyesinde barındıramaz. Zira, emeklilerin grev hakkını gerçekleştirebilecek
niteliği bulunmamasının yanı sıra Anayasa tarafından grev hakkı sadece işçilere
tanınmıştır...Ayrıca, toplu iş sözleşmesinin taraflarının işçi sendikası ile
işveren sendikası veya sendika üyesi olmayan işverenler olması, toplu iş
sözleşmesinin işçiler ve işverenlerin, karşılıklı olarak ekonomik ve sosyal
durumlarını ve çalışma şartlarını düzenlemek amacıyla yapılması ve emekli
maaşının esasını oluşturan prim oranı, asgari işçilik oranı gibi hususların
işveren tarafından belirlenememesi karşısında toplu iş sözleşmesi hakkının da
emekliler tarafından verimli şekilde kullanılamayacağının kabulü gerekir...
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 17.05.2018 tarihi ve 31846/08 Başvuru
Numaralı Tüm Emekliler Sendikası/Türkiye kararında sendika kurma hakkının
yalnızca çalışanlara ve işverenlere tanınmasının Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesinin 11. maddesinde yer alan dernek kurma ve toplantı özgürlüğü
hakkını ihlâl etmediği, sendika kurmak isteyen emeklilerin başka bir isim
alarak ve başka bir kanuna dayanarak faaliyetlerine devam edebileceği, sendika
unvanının, dernek kurma özgürlüğünün etkin bir şekilde uygulanması bakımından
şart olmadığı sonucuna varmış ve başvurunun kabul edilemez olduğu yönünde karar
almıştır...Bu bağlamda inceleme konusu davada, davalı Sendikanın, sendika üyesi
ve kurucusu olamayacağı sabit olan aktif çalışma hayatı içerisinde yer almayan
emekliler tarafından kurulduğu anlaşılmakla, gerek 6356 sayılı Kanun, gerekse
4688 sayılı Kanunlarda öngörülen kuruluş koşulları gerçekleşmediğinden davalı
Sendikanın yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesi
gerekmektedir..."
B. Uluslararası
Hukuk
1. Uluslararası
Sözleşmeler
28. 10/12/1948 tarihinde kabul edilen Birleşmiş Milletler
(BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin ilgili kısmı şöyledir:
"Madde 20:
(1)Herkes, barış içinde toplanma ve
örgütlenme hakkına sahiptir.
...
Madde 23:
(4)Herkesin, çıkarını korumak için
sendika kurma ya da sendikaya üye olma hakkı vardır."
29. 4/6/2003 tarihinde onaylanan ve Türkiye bakımından 23/12/2003
tarihinde yürürlüğe giren 16/12/1966 tarihli BM Ekonomik, Sosyal ve Kültürel
Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme'nin 8. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
" Bu Sözleşme’ye Taraf Devletler
aşağıdaki hakları güvence altına almakla yükümlüdürler:
(a) Herkesin, ekonomik ve sosyal
çıkarlarını geliştirmesi ve koruması için sendika kurma ve yalnızca ilgili
örgütün kurallarına bağlı olarak dilediği sendikaya girme hakkı. Bu hakkın
kullanılmasına, yasalarda belirtilen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik
ve kamu düzeni menfaati ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması
bakımından gerekli olan sınırlamalardan başka bir sınırlama getirilemez;
...
(c) Sendikaların, yasalarda belirtilen
ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik ve kamu düzeni menfaati ya da
başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması bakımından gerekli olan
sınırlamalardan başka bir sınırlama olmaksızın özgürce faaliyette bulunma
hakkı;
2. Bu madde, sözü edilen hakların,
silahlı kuvvetler, polis ya da devlet yönetiminin mensupları tarafından
kullanılmasına yasal kısıtlamalar getirilmesine engel olmaz.
3. Bu maddenin hiçbir hükmü, Sendika
Özgürlüğü ve Sendika Hakkının Korunmasına İlişkin 1948 tarihli Uluslararası
Çalışma Örgütü Sözleşmesi’ne Taraf Devletlere, Sözleşme’de öngörülen
güvenceleri haleldar edici yasal tedbirler alma ya da yasaları bu güvenceleri
ihlal edici şekilde uygulama yetkisi vermez."
30. 23/3/1976 tarihinde yürürlüğe giren 16/12/1966
tarihli BM Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 22. maddesinin
ilgili kısmı şöyledir:
" Herkes başkalarıyla bir araya
gelerek örgütlenme özgürlüğü hakkına sahiptir; bu hak, kendi menfaatlerini
korumak için sendika kurma ve sendikaya katılma hakkını da içerir.
Bu hakkın kullanılmasına ulusal
güvenliğin, kamu güvenliğinin, kamu düzeninin (ordre public), genel sağlık veya
ahlâkın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla, hukuken
öngörülmüş ve demokratik bir toplumda gerekli olan sınırlamaların dışında başka
hiç bir sınırlama konamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler ve polis teşkilatı
mensuplarının bu hakkı kullanmaları üzerine hukuki kısıtlamalar konulmasını
engellemez"
31. Türkiye bakımından 24/12/1989 tarihinde yürürlüğe
giren Avrupa Konseyi'nin 18/10/1961 tarihli ve ETS No. 35 sayılı Avrupa Sosyal
Şartı’nın ilgili maddeleri şöyledir:
" Bölüm 1:
Âkit Taraflar, ulusal ve uluslararası
nitelikteki tüm uygun yollarla aşağıdaki hak ve ilkelerin etkili bir biçimde
gerçekleşebileceği koşullara ulaşmayı politikalarının amacı sayarlar:
5- Tüm çalışanlar ve işverenler,
ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak amacıyla ulusal ve uluslararası
kuruluşlar düzeyinde örgütlenme özgürlüğüne sahiptir.
6- Tüm çalışanlar ve işverenler, toplu
pazarlık hakkına sahiptir.
Bölüm 2:
Âkit Taraflar kendilerini, III. Bölümde
belirtildiği gibi, aşağıdaki madde ve fıkralarda yer alan yükümlülüklerle bağlı
saymayı; taahhüt ederler.
...
Madde 5:
Örgütlenme hakkı:
Âkit Taraflar, çalışanların ve
işverenlerin ekonomik ve sosyal çıkarlarını korumak için yerel, ulusal ve uluslararası
örgütler kurma ve bu örgütlere üye olma özgürlüğünü sağlamak veya desteklemek
amacıyla ulusal yasanın bu özgürlüğü zedelemesini veya zedeleyici biçimde
uygulanmasını önlemeyi; taahhüt ederler.
Bu maddede öngörülen güvencelerin,
güvenlik güçleri bakımından hangi ölçüde uygulanacağı ulusal yasalarla ya da
yönetmeliklerle belirlenir. Bu güvencelerin silahlı kuvvetler mensuplarına
uygulanmasına ilişkin ilke ile bu kesime hangi düzeyde uygulanacağı, yine
ulusal yasalar ya da yönetmeliklerle saptanır.
Madde 6:
Toplu pazarlık hakkı:
Âkit Taraflar, toplu pazarlık hakkının
etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak amacıyla;
1- Çalışanlar ve işverenler arasındaki
ortak görüşmeleri teşvik etmeyi;
2- Gerekli ve uygun olduğu durumlarda,
toplu sözleşme yoluyla ücretlerin ve iş koşullarının düzenlenmesi amacıyla
işverenlerin ya da işveren örgütlerinin çalışanların örgütleriyle isteğe bağlı
görüşmelerini sağlayacak yolları teşvik etmeyi;
3- İş uyuşmazlıklarının çözümü için
uygun uzlaştırma ve isteğe bağlı hakemlik sisteminin kurulmasını ve
işletilmesini teşvik etmeyi; taahhüt eder ve
4- Menfaat uyuşmazlığı durumunda
çalışanların ve işverenlerin, daha önce yapılan toplu sözleşmelerden
doğabilecek yükümlülüklere bağlı olmak koşuluyla grev hakkı dahil, toplu eylem
hakkını tanır.
32. 25/11/1992 tarihli ve 3847 sayılı Sendika Özgürlüğüne
ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 Sayılı Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun'la onaylanarak 12/7/1993 tarihinde yürürlüğe giren
ILO 87 No.lu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması
Sözleşmesi'nin ilgili kısmı şöyledir:
"Madde 2:
Çalışanlar ve işverenler herhangi bir
ayırım yapılmaksızın önceden izin almadan istedikleri kuruluşları kurmak ve
yalnız bu kuruluşların tüzüklerine uymak koşulu ile bunlara üye olmak hakkına
sahiptirler.
Madde 3:
Çalışanların ve işverenlerin örgütleri
tüzük ve iç yönetmeliklerini düzenlemek, temsilcilerini serbestçe seçmek,
yönetim ve etkinliklerini düzenlemek ve iş programlarını belirlemek hakkına
sahiptirler.
Kamu makamları bu hakkı sınırlayacak
veya bu hakkın yasaya uygun şekilde kullanılmasına engel olacak nitelikte her
türlü müdahaleden sakınmalıdırlar.
Madde 4:
Çalışanların ve işverenlerin örgütleri
yönetsel yoldan feshedilme veya faaliyetten menedilmeye tabi tutulamazlar.
Madde 5:
Çalışanların ve işverenlerin örgütler,
federasyon ve konfederasyon kurma ve bunlara üye olma ve her örgüt, federasyon
veya konfederasyon, uluslararası çalışanlar ve işverenler örgütlerine katılma
haklarına sahiptirler.
...
Madde 10:
Bu sözleşmede “örgüt” terimi,
çalışanların veya işverenlerin çıkarlarına hizmet ve bu çıkarları savunma
amacını güden çalışanların ve işverenlerin her türlü kuruluşunu ifade eder.
Madde 11:
Hakkında bu sözleşmenin yürürlükte
bulunduğu Uluslararası Çalışma Örgütünün her üyesi, çalışanların ve
işverenlerin örgütleme hakkını serbestçe kullanmalarını sağlamak amcıyla
gerekli ve uygun bütün önlemleri almakla yükümlüdür."
33. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS/Sözleşme)
"Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü" kenar başlıklı 11. maddesi
şöyledir:
"1. Herkes barışçıl olarak toplanma
ve dernek kurma hakkına sahiptir. Bu hak, çıkarlarını korumak amacıyla
başkalarıyla birlikte sendikalar kurma ve sendikalara üye olma hakkını da
içerir.
2. Bu hakların kullanılması, yasayla
öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin
korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın
veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli
olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler,
kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca yukarıda anılan haklarını
kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir"
2. Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi Kararları
34. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Tüm
Emekliler Sendikası/Türkiye (B. No: 31846/08, 10/4/2018, § 27-33)
başvurusunda, emeklilerin kurduğu sendikanın kapatılması nedeniyle sendika
hakkının ihlali iddiasını incelemiştir. Mahkeme, başvurucu sendikanın
kapatılmasını, örgütlenme özgürlüğüne yönelik bir müdahale olarak incelemiş ve
söz konusu müdahalenin kanunla öngörüldüğü, kamu güvenliğinin korunmasında
meşru amaç taşıdığı ve demokratik bir toplumda gerekli olduğu kanaatine
varmıştır. AİHM, mevcut davada olduğu gibi, bir dernek ya da sendika kurulması
konusunda, yetkili makamlarca bazı formalite ve koşulların gerekli
tutulabileceğini kabul etmiştir. AİHM'e göre; başvuru kapsamındaki sınırlama,
esasen, üyelerinin ortak menfaat doğrultusunda birlikte hareket etme
ehliyetleriyle değil sendika ünvanıyla ilgilidir. Ancak AİHM sendika ünvanının,
örgütlenme özgürlüğünün etkin bir şekilde uygulanması için olmazsa olmaz
olmadığını vurgulamıştır. AİHM, başvurucuların dernek ya da vakıf kurma
konusunda önlerinde hiçbir engel bulunmadığını, bu kapsamda başka bir ad alarak
ve başka bir kanuna dayanarak faaliyetlerine devam edebileceklerini belirterek
ihtilaf konusu müdahalenin, Sözleşme’nin 11. maddesi anlamında izlenen amaçla
orantısız olarak değerlendirilemeyeceği sonucuna ulaşmıştır.
35. AİHM, Manole ve Rumen Çiftçileri/Romanya (B.
No: 46551/06, 16/9/2015,§ 62-75) kararında çiftçilerin kurduğu sendikanın
kapatılması nedeniyle sendika hakkının ihlali iddiasını incelemiştir. Anılan
kararda AİHM, başvuru konusu müdahalenin Sözleşme'nin 11.maddesi kapsamında
meşru bir amaç güttüğünü, sendikalar ile diğer örgütlenme türleri arasındaki
yasal farkı koruyarak ekonomik ve sosyal düzenin korunmasını amaçladığını
vurgulamıştır. AİHM ayrıca, ilgili uluslararası belgelerin, uluslararası
hukukta uygulanan norm ve ilkelerde sürekli bir evrime işaret etmesi ve belirli
bir alanda, modern toplumlarda ortak bir zemin olduğunu göstermesinin yeterli
olduğuna işaret etmiştir. AİHM bu kapsamda, çiftçilerin örgütlenme
özgürlüklerinin sağlanması bakımından devletlerin geniş bir takdir yetkisinin
bulunduğuna dikkat çekmiştir. AİHM'e göre, çiftçilerin dernek ya da kooperatif
kurmalarının önünde bir engel yoktur ve bu örgütler içerisinde de kamu
makamları önünde ekonomik ve sosyal haklarını savunabilirler. Dolayısıyla AİHM
bu kişilere salt sendika kurma izni verilmemesinin sendika hakkının ihlali
sonucunu doğurmayacağı sonucuna ulaşmıştır.
V. İNCELEME VE
GEREKÇE
36. Anayasa Mahkemesinin 4/2/2025 tarihinde yapmış olduğu
toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun
İddiaları ve Bakanlık Görüşü
37. Başvurucu; Türkiye'nin de taraf olduğu uluslararası
sözleşmelere göre salt çalışanların değil emeklilerin de sendika kurma ve
sendika üyesi olma haklarının bulunduğunu, bu husus gözetilmeksizin başvurucu
sendika hakkında kapatılma kararı verildiğini belirterek sendika hakkının ihlal
edildiğini ileri sürmüştür.
38. Bakanlık görüşünde, sendika hakkının ihlal edildiğine
yönelik şikâyetler incelenirken Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda
somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği belirtilmiştir.
39. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel
başvuru formunda ileri sürdüğü hususları tekrarlamıştır.
1. Değerlendirme
40. Anayasa’nın “Sendika kurma hakkı” kenar
başlıklı 51. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Çalışanlar ve işverenler,
üyelerinin çalışma ilişkilerinde, ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini
korumak ve geliştirmek için önceden izin almaksızın sendikalar ve üst
kuruluşlar kurma, bunlara serbestçe üye olma ve üyelikten serbestçe çekilme
haklarına sahiptir. Hiç kimse bir sendikaya üye olmaya ya da üyelikten
ayrılmaya zorlanamaz.
Sendika kurma hakkı ancak, millî
güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk
ile başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebepleriyle ve kanunla
sınırlanabilir.
Sendika kurma hakkının kullanılmasında
uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir."
a. Kabul
Edilebilirlik Yönünden
41. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul
edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı
anlaşılan, sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir
olduğuna karar verilmesi gerekir.
b. Müdahalenin
İhlal Oluşturup Oluşturmadığı
42. Yukarıda anılan müdahale, Anayasa’nın 13. maddesinde
belirtilen şartlara uygun olmadığı müddetçe Anayasa’nın 51. maddesinin ihlalini
teşkil edecektir. Anayasa’nın 13. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Temel hak ve hürriyetler, ...
yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve
ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, ... demokratik toplum düzeninin
... gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”
43. Bu sebeple müdahalenin Anayasa’nın 13. maddesinde
öngörülen ve somut başvuruya uygun düşen, kanunlar tarafından öngörülme,
Anayasa’nın ilgili maddesinde belirtilen nedenlere dayanma ve demokratik toplum
düzeninin gereklerine uygunluk şartlarını sağlayıp sağlamadığının belirlenmesi
gerekir.
i. Kanunilik
44. 6356 sayılı Kanun ile 4688 sayılı Kanun'un ilgili
maddelerinin kanunilik ölçütünü karşıladığı sonucuna varılmıştır.
ii. Meşru Amaç
45. Başvurucunun sendika hakkına yönelik müdahalenin kamu
düzeninin korunması nedenine dayandığı, bu suretle meşru amaç unsurunu taşıdığı
sonucuna varılmıştır.
iii. Demokratik
Toplum Düzeninin Gereklerine Uygunluk
(1) Genel
İlkeler
46. Temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin
demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için
zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılaması ve ölçülü olması gerekir. Açıktır ki
bu başlık altındaki değerlendirme, sınırlamanın amacı ile bu amacı
gerçekleştirmek üzere başvurulan araç arasındaki ilişki üzerinde temellenen
ölçülülük ilkesinden bağımsız yapılamaz. Anayasa’nın 13. maddesinde demokratik
toplum düzeninin gereklerine aykırı olmama ve ölçülülük ilkesine aykırı
olmama biçiminde iki ayrı kritere yer verilmiş olmakla birlikte bu iki
kriter bir bütünün parçaları olup aralarında sıkı bir ilişki vardır (Ferhat
Üstündağ, B. No: 2014/15428, 17/7/2018, § 45; Mehmet Ali Gündoğdu ve
Mustafa Demirsoy, B. No: 2015/8147, 8/5/2019, § 41; Levon Berç Kuzukoğlu
ve Ohannes Garbis Balmumciyan [GK], B.No: 2014/17354, 22/5/2019, § 89).
47. Müdahaleyi oluşturan tedbirin zorunlu bir toplumsal
ihtiyacı karşıladığının kabul edilebilmesi için amaca ulaşmaya elverişli olması,
başvurulabilecek en son çare ve alınabilecek en hafif önlem olarak kendisini
göstermesi gerekmektedir. Amaca ulaşmaya yardımcı olmayan veya ulaşılmak
istenen amaca nazaran bariz bir biçimde ağır olan bir müdahalenin zorunlu bir
toplumsal ihtiyacı karşıladığı söylenemeyecektir (Wikimedia Foundation Inc.
ve diğerleri,[GK], B. No: 2017/22355, 26/12/2019,§ 65; Ferhat Üstündağ,
§ 46; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, § 51; Mehmet
Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 68; Tansel Çölaşan, B.
No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51).
48. Orantılılık ise sınırlamayla ulaşılmak istenen amaç
ile başvurulan sınırlama tedbiri arasında dengesizlik bulunmamasına işaret
etmektedir. Diğer bir ifadeyle orantılılık, bireyin hakkı ile kamunun
menfaatleri veya müdahalenin amacı başkalarının haklarını korumak ise diğer
bireylerin hak ve menfaatleri arasında adil bir dengenin kurulmasına işaret
etmektedir. Dengeleme sonucu müdahalede bulunulan hakkın sahibine terazinin
diğer kefesinde bulunan kamu menfaati veya diğer bireylerin menfaatine nazaran
açıkça orantısız bir külfet yüklendiğinin tespiti hâlinde orantılılık ilkesi
yönünden bir sorunun varlığından söz edilebilir (Ferhat Üstündağ, § 48).
(2) Sendika
Hakkının Demokratik Toplumdaki Önemi
49. Anayasa’nın 51. maddesinde güvenceye bağlanan sendika
hakkı, demokratik toplumun temeli olan örgütlenme özgürlüğünün bir parçasıdır.
Örgütlenme özgürlüğü, bireylerin kendi menfaatlerini korumak için kolektif
oluşumlar meydana getirerek bir araya gelebilme özgürlüğüdür. Örgütlenme
özgürlüğü, içinde temel iki hak barındırır. Bunlardan biri örgütün varlığı ve
işleyişinin korunmasıdır. Diğeri ise bireyin örgüt içinde faaliyette bulunma ve
örgütle ilişki kurma özgürlüğüdür. Bu özgürlük, bireylere topluluk hâlinde
siyasal, kültürel, sosyal ve ekonomik amaçlarını gerçekleştirme imkânı sağlar.
Sendika hakkı da çalışanların bireysel ve ortak çıkarlarını korumak amacıyla
bir araya gelerek örgütlenebilme serbestisini gerektirmekte ve bu niteliğiyle
örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olarak görülmektedir (AYM, E.2013/1,
K.2014/161, 22/10/2014). Demokrasilerde böyle bir örgüt, devlet
tarafından saygı gösterilmesi ve korunması gereken temel haklara sahiptir (Tayfun
Cengiz, B. No: 2013/8463, 18/9/2014, § 31).
50. Sendika, çalışanların mali ve sosyal haklarını
korumak ve geliştirmek için meydana getirilen kuruluştur. Sendikal özgürlük
kavramı, sendika kurma hakkı ile sendikaya üye olma ve sendikadan çıkma
haklarını kapsamaktadır (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §
68). Üyelerinin ekonomik, sosyal ve kültürel ortak menfaatlerini korumak ve
geliştirmek amacıyla kurulan sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının, iş
uyuşmazlığı çıkarması, toplu görüşme ve toplu sözleşme yapması, grev ve lokavt
kararı vermesi ve uygulaması da sendika hakkı kapsamında yer almaktadır. Bu
yönüyle sendikalar, üyelerinin devlet nezdinde sosyo-ekonomik kararlara
katılımını sağlamaktadırlar. Bu nedenle de sosyal devlet anlayışı içerisinde
örgütsel yapının en çekirdek konumunda yer alarak; hem kamu yönetimine katılan
hem kamusal etki gösteren tüzel kişilik konumundadırlar. Sendika hakkı,
çalışanların ve çalıştıranların sadece istedikleri sendikaları kurmaları ve
bunlara üye olmaları yolunda bir hakla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda
oluşturdukları tüzel kişiliklerin varlığının ve bu tüzel kişiliklerin kendine
özgü faaliyetlerinin garanti altına alınmasını da içermektedir. Bireysel olarak
zayıf durumda bulunan çalışanlar, örgütlenmek ve sendikalaşmak suretiyle devlet
karşısındaki pazarlık güçlerini artırmakta, gerek hak ve menfaatlerinin
korunmasında gerekse sorunlarının çözümünde etkin bir konum elde etmektedirler
(AYM, E.2013/1,K.2014/161, 22/10/2014,§§ 24, 36-38).
51. Buna göre sendika hakkına yapılan bir müdahale,
zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamıyorsa ya da zorunlu bir toplumsal
ihtiyacı karşılamakla birlikte orantılı değilse demokratik toplum düzeninin
gereklerine uygun bir müdahale olarak değerlendirilemez (benzer
değerlendirmeler için bkz. Ahmet Parmaksız [GK], B. No:
2017/29263, 22/5/2019, § 80; Birleşik Metal İşçileri Sendikası, § 43; Kristal-İş
Sendikası, [GK], B. No: 2014/12166, 2/7/2015, § 70). O hâlde sendika
hakkına yargısal veya idari bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin
sürekliliği için zorunlu olup olmadığına, bu bağlamda toplumsal bir ihtiyaç
baskısını karşılayıp karşılamadığına ve sınırlamanın izlenen amaçlarla
orantılılığına bakmak gerekir.
(3) Somut
Olayın Değerlendirilmesi
52. Sendikalar sanayileşme ile işçilerin ekonomik ve
sosyal haklarını savunmak amacıyla bir araya geldiği mücadele örgütleri olarak
ortaya çıkmış, demokrasi ve insan haklarının gelişmesiyle birlikte sendikanın
koruduğu alan genişleyerek tüm çalışanları kapsamıştır.
53. Dolayısıyla sendika hakkı örgütlenme özgürlüğünün bir
parçası olmakla "üyelerinin çalışma ilişkilerinde" yer alan ekonomik
ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için kurulurlar. Bu
kapsamda sendika hakkı örgütlenme özgürlüğünün içinde daha çekirdek bir alanda
kalmaktadır. İşaret edilen bu amaç unsuru aynı zamanda sendikaların faaliyet
alanının da sınırını belirler. Sınırlı faaliyet alanı nedeniyle sendikalar;
dernek, kooperatif gibi diğer örgütlere göre daha dar bir alanda yer alır. Yanı
sıra bu sınırlı alan sendikalara örgütlü mücadelenin güçlü kılınması için
çalışma koşullarında kural koyma, yani toplu iş sözleşmesi ve toplu sözleşme
yapma ayrıcalığı tanımıştır. Anayasa'nın 53. maddesinde güvence altına alınan
bu hak sayesinde işçiler işveren karşısında, memurlar ve kamu görevlileri ise
devlet karşısında çalışma hayatlarındaki ekonomik ve sosyal çıkarları
bakımından toplu pazarlık hakkına sahiptirler. Bu sırada anlaşmazlık çıkması
durumunda işçilerin ayrıca işveren üzerinde baskı oluşturabilmek adına topluca
iş bırakma yani grev hakları mevcuttur.
54. Ancak sendika hakkı mutlak olmayıp Anayasa'nın 51.
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca millî güvenlik, kamu düzeni, suç
işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâk ile başkalarının hak ve
özgürlüklerinin korunması sebeplerine dayanılarak kanunla sınırlanabilir. Öte
yandan, anılan maddenin üçüncü fıkrasında, “Sendika kurma hakkının
kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunda gösterilir.”
hükmüne yer verilerek bu hakkın kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar kanun
koyucuya bırakılmıştır. Bu doğrultuda kanun koyucu sendika kurma ve sendikalara
üye olma hakkını 6356 sayılı Kanun'da “fiilen çalışan”, 4688 sayılı
Kanun'da ise istihdam edilen “kamu görevlileri” ile sınırlamıştır.
55. Nitekim Anayasa Mahkemesi E.2013/1, K.2014/161,
13/9/2023 tarihli kararında 6356 sayılı Kanun'un 6. maddesinde yer alan
"ve fiilen çalışan" ibaresinin Anayasa'ya aykırılık iddiasını
incelemiştir. Anılan kararda Anayasa'nın 51. maddesinin birinci fıkrasında
sendika hakkının açıkça çalışanlara tanınmış bir hak olarak kabul edildiği
belirtilerek 6356 sayılı Kanun'daki düzenleme Anayasa'ya uygun bulunmuştur.
56. Bu itibarla emeklilerin sendika kurma ve sendikalara
üye olma hakkının sınırlandırılmasında, Anayasa'nın 51. maddesinde belirtilen
özel sınırlama sebeplerine bağlı kalındığı ve sınırlandırmanın meşru bir amaca
dayandığı hususunda tereddüt bulunmamaktadır.
57. Buna karşılık ülkemizde emeklilerin de sosyal ve
ekonomik şikâyetlerinin bulunduğu ve bunu örgütlü şekilde dile getirme ihtiyacı
içinde oldukları açıktır. Emeklilik statüsü içinde yer alan kişiler, aktif
olarak çalışmamakla beraber çalışanlar gibi korunması ve geliştirilmesi gereken
hak ve çıkarları bulunan kişilerdir. Emekli aylıkları ile diğer sosyal güvenlik
hakları, emeklilerin birey olarak tek başına sosyal güvenlik kuruluşlarına,
yani kamu işverenine karşı savunabilecekleri, koruyup geliştirebilecekleri
haklar değildir. Bu sınıfı temsil edecek örgütlü bir yapıya kavuşmaları,
sorunların güçlü bir biçimde dile getirilmesine ve çözümüne katkı
sağlayacaktır.
58. O hâlde başvurucunun sendika hakkı ile kamu düzeninin
sağlanması arasında adil bir dengenin kurulup kurulmadığına bakılmalıdır.
Yukarıda anlatıldığı şekliyle sendika hakkının daha çekirdek bir alanda kalması
ve bu şekilde kamusal düzenin korunması bakımından "çalışanlar" ile
sınırlı tutulması hedeflenmiştir. AİHM kararlarında da vurgulandığı üzere (bkz.
§ 33-34) devletlere bu yönden geniş bir takdir yetkisi tanınmaktadır. Ancak bu
sınırlama emeklilerin hak ve çıkarlarını savunabilmeleri adına bir araya
gelerek örgütlü bir biçimde mücadele etmelerini ortadan kaldırıcı mahiyette
olmamalıdır.
59. Somut olayda başvurucunun temsilcilerinin şikâyetinin
odak noktasını sendika çatısı altında toplanamamak oluşturmaktadır. Ancak
başvurucu temsilcilerinin dernek, vakıf gibi başka örgütler içerisinde bir
araya gelmelerine herhangi bir yasal engel bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Başvurucu temsilcileri de sendika haricinde bu örgütler içerisinde bir araya
gelip haklarını savunamadıklarına dair bir iddiada bulunmamışlardır.
60. Dolayısıyla emeklilerin sendika kurma ve bunlara üye
olma hakkının sınırlandırılmasının; onların demokrasiye katılımını ve
düşüncelerini özgürce kolektif bir biçimde dile getirmelerini engelleyici veya
önemli ölçüde zorlaştırarak etkisini ortadan kaldıracı mahiyette olmadığı,
demokratik toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği ve
orantılı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
61. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 51. maddesinde
güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi
gerekir.
VI. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın
KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan
sendika hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,
C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde
BIRAKILMASINA 4/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.