logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Nejat Taştan [2.B.], B. No: 2022/30946, 4/2/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

NEJAT TAŞTAN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2022/30946)

 

Karar Tarihi: 4/2/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Yusuf KARABULAK

Başvurucu

:

Nejat TAŞTAN

Vekili

:

Av. Kerem ALTIPARMAK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hakkında yapılan haberler sebebiyle açtığı manevi tazminat davasının reddedilmesinin başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, 1986 yılından itibaren insan hakları savunuculuğu yaptığını ve Eşit Haklar İçin İzleme Derneğinin kurucusu olup aynı zamanda genel koordinatörlüğünü de üstlendiğini belirtmektedir.

3. Silahlı terör örgütlerine [Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY), PKK/KCK ve DHKP/C] yardım etme suçunu işlediği değerlendirilen başvurucunun da aralarında bulunduğu on kişi hakkında Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatılmıştır.

4. Anılan soruşturma kapsamında başvurucu, İstanbul Büyükada'da bir otelde yapılan toplantı sırasında 5/7/2017 tarihinde gözaltına alınmıştır. Adalar Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma işlemlerinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) yürütülmesi gerektiğini belirterek soruşturma dosyasını 6/7/2017 tarihli fezleke ile anılan Başsavcılığa göndermiştir. Başvurucu alınan ifadelerin ardından İstanbul 9. Sulh Ceza Hâkimliğinin 25/7/2017 tarihli kararı doğrultusunda adli kontrolle serbest bırakılmıştır (soruşturma sürecine dair detaylı açıklamalar için bkz. Özlem Dalkıran [GK], B. No: 2017/35203, 21/1/2021 §§ 10-27).

5. Toplantıya katılanların gözaltına alınmasını takiben Akşam gazetesinin (Gazete) 18/7/2017, 19/7/2017, 20/7/2017, 21/7/2017, 5/8/2017 tarihli, 6/8/2017 ve 7/8/2017 tarihli nüshalarında ve gazetenin internet sitesinde konuyla ilgili bir dizi haber ve köşe yazısı yayımlanmıştır.

6. Yayımlanan haberlerde özetle; Büyükada'da toplantı yapan şüphelilerin terör örgütlerinin amaçları doğrultusunda toplumsal kaosa dönüşen hareketlenme planladıkları, sokaklarda Gezi Parkı olaylarının ikincisinin yapılmasını hedefledikleri, DHKP-C, FETÖ ve PKK soruşturmalarında adı geçen kişilerle görüştükleri, toplantıya katılanlardan birinin cep telefonunda Bylock programının tespit edildiği belirtilmiştir. Ayrıca ele geçirilen bir haritada Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinin Suriye ve Kuzey Irak'taki Kürtlerin yaşadığı alanlarla birleştirildiği, şüphelilerin tutuklanmalarının bazı yabancı ülkeler ile terör örgütlerini rahatsız ettiği, provokatörlük, ajanlık ve casusluk faaliyeti içinde oldukları, toplantıya katılan Alman bir ajandan istihbarat ve gizlilik dersleri aldıkları yer almıştır.

7. Başvurucu; yapılan haberlerde basın yoluyla kişilik haklarına saldırıldığı iddiasıyla gazetenin yayın sahibi T M.Y.S.T.A.Ş. (Şirket) ve Şirketin yönetim kurulu başkanı Z.Y. aleyhine 10.000 TL'lik manevi tazminat davası açmıştır. İlk derece mahkemesi manevi tazminat isteminin reddine karar vermiştir. Mahkeme gerekçesinde, haberlerin başvurucu ve diğer şahıslar hakkında gerçekleştirilen operasyon neticesinde açılan soruşturma kapsamındaki işlem ve eylemlere ilişkin olduğunu, iddianamede ve soruşturmada yer alan olay ve anlatımlar ile haber içeriklerinin benzer mahiyette olduğunu, yapılan haberlerin görünür gerçeklik ilkesine uygun olarak yapıldığını, haberlerin verilmesinde kamu yararının bulunduğunu, haberlerde yer verilen değerlendirmelerin ifade özgürlüğünün basın yolu ile kullanılması niteliğinde olduğunu, haberlerin davacının kişilik haklarını zedeleyici nitelikte olmadığını, dolayısıyla haberlerin hukuka aykırılık unsuru taşımadığını değerlendirmiştir.

8. İlk derece mahkemesi kararının istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi istinaf isteminin reddine kesin olarak karar vermiştir. İlgili kararın gerekçesinde, davaya konu haber içeriğinin gerçekleştirilen adli soruşturmalarla ilgili olduğu, haberlerde ismi geçen başvurucunun da bu soruşturma kapsamındaki şüphelilerden olduğu, haberin bu haliyle görünür gerçekliğe uygun olduğu, habere kamuoyunun ilgisinin bulunduğu, haberde öz ile biçim dengesinin aşılmadığı, haberin hukuka uygunluk unsurlarını taşıdığı, mahkemenin gerekçeli kararının usule uygun olduğu gerekçeleriyle mahkeme kararında kanuna aykırı bir yön bulunmadığı vurgulanmıştır.

9. Nihai kararın 3/3/2022 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine başvurucu 30/3/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

10. Başvurucu; soruşturmanın başladığı 15 günlük süre içinde 25 ayrı haber yapıldığını, suçluluğunu ortaya koyan herhangi bir yargı kararı bulunmamasına karşın haberlerde sistemli bir şekilde "dış ülkelerle bağlantılı", "terör örgütlerini destekleyen dernek ve grup temsilcisi", "provokatör", "hain", "casus", "ajan", "sözde insan hakları örgütü temsilcisi", "kaos planı yapan", "vatana ihanet içinde olan", "sokakları karıştırmayı amaçlayan" bir kişi olarak tanımlandığını belirtmiştir. Başvurucuya göre; bu şekilde suçlayıcı ve damgalayıcı haberler yapılmasına rağmen hakkında adli soruşturma açılmış olması gerekçesiyle hukuk yargılamasında söz konusu haberlerin basın özgürlüğü kapsamında kaldığı sonucuna varılması şeref ve itibarının korunması hakkını ihlal etmiştir.

11. Başvurucunun iddialarının Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan maddi ve manevi varlığın korunması çerçevesinde şeref ve itibarın korunması hakkı kapsamında incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir. Somut olayda, başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkı ile davalıların basın ve ifade özgürlüğünün çatıştığı görülmektedir. Bu durumda Devletin, bireylerin şeref ve itibarının korunması kapsamındaki pozitif yükümlülükleri ile davalıların Anayasa’da güvence altına alınmış olan ifade ve basın özgürlükleri arasında adil bir denge kurması gerekir. Bu doğrultuda somut olayda başvuru konusu ifadelerin bağlamı, konunun kamu yararına yönelik bir tartışmaya katkı sunup sunmadığı, kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı, hedef alınan ve ifadeleri sarf eden kişilerin kimlikleri, haberlerin verildiği tarihteki görünür gerçeğe uygunluğu ile yargı mercilerince bu hususta ilgili ve yeterli bir gerekçe sunulup sunulmadığı dikkate alınmalıdır (ifade özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkının dengelenmesinde dikkate alınacak kriterlere ilişkin daha detaylı açıklama için bkz. Bilal Uçar [1.B], B. No: 2019/10122, 21/9/2022, § 14).

12. Anayasa Mahkemesi, başvurunun koşullarına göre yukarıda sayılan kriterlerin yargı mercilerince gerektiği gibi değerlendirilip değerlendirilmediğini denetler (Nilgün Halloran [2.B], B. No: 2012/1184, 16/7/2014 § 44; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 58-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73). Şüphesiz ki bu denetim, başvurucu hakkındaki haberlerin -yayımlandığı bağlamdan koparılmaksızın- olayın bütünselliği içinde incelenmesini gerektirir (Nilgün Halloran, § 52; Önder Balıkçı, § 45). Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılayan değerlendirmelerin yapılmaması başvurucunun iddia ettiği üzere anayasal haklarını ihlal edecektir.

13. Somut olayda yargı mercilerinin başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkı ile davalıların basın ve ifade özgürlükleri arasında adil bir denge kurup kurmadıkları incelenmelidir. Bu bağlamda eldeki başvuru bir bütün olarak değerlendirilirken ele alınması gereken temel mesele yapılan haberin güncel bir konuda, kamuya yönelik bilgilendirme yapılırken başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkı bağlamında gazetecilik etik ilkeleri, gazetecilik mesleğinin ödev ve sorumlulukları ile uyumlu olup olmadığı ve bunun yargısal denetimini yapan makamların verdikleri kararların devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmeye ve netice itibarıyla -eğer gerekliyse- başvurucunun uğradığını iddia ettiği zararı gidermeye elverişli olup olmadığıdır.

14. Bu bağlamda, Büyükadada'daki bir otelde yapılan toplantıda gözaltına alınanlarla ilgili başvurucunun da içinde yer aldığı fotoğraflar eklenerek yapılan haberlerde söz konusu kişilerin bazı kişi ve örgütlerle bağlantılı olarak illegal faaliyet planları içerisinde olduğu bilgi ve değerlendirmeleri aktarılmıştır. Ayrıca haberlerde toplantıya katılanların geçmiş durumları, vatandaşlık bağları, irtibatta olduğu kişiler ve planladıkları eylemler çarpıcı ifadelerle okurlara yansıtılmıştır. Bunu gerçekleştirmek amacıyla haberlerde doğrudan başvurucuyu hedef almayan, toplulukta yer alan kişilere yönelik değer yargısı olarak görülebilecek bazı sıfat ve tanımlamalar kullanılmıştır.

15. Anayasa Mahkemesi maddi olgular ile değer yargıları arasında dikkatli bir ayrıma gidilmesi, maddi olgular ispatlanabilse de değer yargılarının doğruluğunu ispatlamanın mümkün olmadığının dikkate alınması gerektiğini kabul etmiştir (İlhan Cihaner (2), § 64). Başvurucu yönünden haberlerde ifade edilen iddiaların önemli bir kısmının (bkz. § 10) olgu isnadı olduğunda şüphe bulunmamaktadır. Bu durumda haberdeki söz konusu olgu isnatlarıyla ilgili olarak bu iddiaların doğruluğu konusunda haberi yapan davalıların yeterli araştırmayı yapıp yapmadığı denetlenmelidir (bkz. § 11).

16. Yargılama süreci sonunda başvurucunun illegal yapılarla bağlantısı olduğuna ve bu yapılar dâhilinde devlet aleyhine bir eylem içinde olduğuna dair somut bir delil ya da emarenin ortaya konulmadığı görülmektedir. Nitekim; İstanbul 35. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu işlediği sabit görülmeyen başvurucu hakkında 3/7/2020 tarihli kararla beraat kararı verilmiş ve istinaf incelemesi sonucunda bu karar kesinleşmiştir. Buna karşın yapılan haberlerin başvurucunun gözaltına alındığı süreçteki soruşturma aşamasına ilişkin olduğu dikkate alınmalıdır.

17. Bu bağlamda Başsavcılık tarafından düzenlenen 4/10/2017 tarihli iddianamede soruşturma aşamasında toplanan deliller ve alınan ifadeler kapsamında; yapılan toplantıda genel olarak ülkedeki mevcut siyasi ortamın sivil toplum örgütleri görünümü altında organize edilen ancak terör örgütlerinin başrol oynadığı Gezi Parkı olayları benzeri ayaklanma olaylarına ne şekilde evrileceğinin tartışıldığı belirtilmiştir. İddianamede ayrıca şüphelilerin anılan amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulundukları, nitekim şüphelilerin yakalanması sırasında gerçekleşmekte olan ve düzenleyen kitlece Adalet ismiyle isimlendirilen yürüyüşün Gezi Parkı olayları benzeri şiddet içeren ve toplumda kaos oluşturacak olaylara dönüştürülmesinin hedeflendiği de ileri sürülmüştür. Bunun dışında bazı şüphelilerin silahlı terör örgütüne üye olma suçundan ceza alan veya hakkında adli soruşturma bulunan kişilerle bazı dijital mecralardan görüşme ve mesajlaşma kayıtlarının bulunduğu, yine terör örgütleriyle irtibatlı kişilerle banka yoluyla para alma ve gönderme hareketlerinin olduğu da iddianamede yer alan diğer hususlardır.

18. Bahsi geçen haberlerde kullanılan dil ve üslup başvurucu açısından rahatsız edici bulunabilir ancak Anayasa Mahkemesinin pek çok kararında benimsediği gibi demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan, toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğü; sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler ya da fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerlidir (Emin Aydın (2) [2. B.], B. No: 2013/3178, 25/6/2015, § 35; Bekir Coşkun, § 52). Anayasa Mahkemesi yine pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul etmiştir (Ali Suat Ertosun [1. B.], B. No: 2013/1047, 15/4/2015, § 66; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 102).

19. Bu itibarla başvurucunun da içinde yer aldığı kişiler hakkında kullanılan ifadelerin ve belirtilen iddiaların adli soruşturmada yapılan tespit ve değerlendirmeler referans alınarak hazırlandığı nazara alındığında başvurucunun kişilik haklarına saldırı boyutuna ulaştığını söylemek mümkün görünmemektedir. Nitekim; başvurucunun iddialarının (bkz. § 10) aksine haberlerde kendisi hakkında doğrudan bir tanımlamaya gidilmemiş, iddianamedeki verilerden hareketle şüphelilerin işledikleri belirtilen eylemler üzerinden bir haberleştirme yapılmıştır. Hâkeza; yargı mercileri de yapılan haberlerin başvurucu ve diğer şahıslar hakkında gerçekleştirilen operasyon neticesinde açılan soruşturma kapsamında yapılan işlem ve eylemlere ilişkin olduğunu, iddianamede ve soruşturmada yer alan olay ve anlatımlar ile haber içeriklerinin benzer mahiyette olduğunu, yapılan haberlerin görünür gerçeklik ilkesine uygun olarak yapıldığını değerlendirmiştir.

20. Bu durumda; Anayasa Mahkemesince ortaya konulan ölçütler gözetilerek ifade ve basın özgürlüğü ile şeref ve itibarın korunması hakkı arasında adil bir denge kurmakla görevli ilk derece mahkemesinin başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine yönelik verdiği kararda ilgili ve yeterli gerekçenin ortaya konulduğu, dolayısıyla, Devletin başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkı bağlamındaki pozitif yükümlülüklerine aykırı davranmadığı sonucuna varılmıştır.

21. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan şeref ve itibarın korunması hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 4/2/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Nejat Taştan [2.B.], B. No: 2022/30946, 4/2/2025, § …)
   
Başvuru Adı NEJAT TAŞTAN
Başvuru No 2022/30946
Başvuru Tarihi 30/3/2022
Karar Tarihi 4/2/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, hakkında yapılan haberler sebebiyle açtığı manevi tazminat davasının reddedilmesinin başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkını ihlal ettiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Olmadığı
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi