TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
YUNUS KILIÇPARLAR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2022/50749)
|
|
Karar Tarihi: 30/7/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Aydın DEMİREL
|
Başvurucu
|
:
|
Yunus KILIÇPARLAR
|
Vekili
|
:
|
Av. Aydın IŞIK
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmama iddiasıyla açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Soruşturmaya İlişkin Süreç
2. 29/8/2020 günü saat 13.20 sıralarında Türkiye'ye giriş yaparken başvurucunun aracında uyuşturucu madde ele geçirilmiştir. Yakalama ve Gözaltına Alma Tutanağı'na göre başvurucu saat 14.30'da gümrük sahasında yakalanmış ve 16.11'de gerçekleştirilen doktor kontrolü sonrası gözaltına alınmıştır.
3. Uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme suçu yönünden başlatılan soruşturma kapsamında başvurucu 30/8/2020 günü saat 10.30 sıralarında adliyeye getirilmiş, tutulan tutanağa göre sorgu işlemi için mahkemeye sevk edilmeden önce kolluk görevlilerinin elinden kaçarak adliyeden ayrılmıştır.
4. Sulh Ceza Hâkimliği başvurucunun kaçması nedeniyle sorgu işlemini yapamadığını belirterek tutuklama talebinin iadesine karar vermiştir.
B. Tazminat Davasına İlişkin Süreç
5. Başvurucu 29/8/2020 tarihinde gözaltına alınıp 30/8/2020 tarihinde Savcılığa sevk edildiğini, kanuni gözaltı süresinin dolmasına rağmen hâkim önüne çıkarılmadığını ifade ederek 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesi (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca 10/11/2020 tarihinde tazminat davası açmıştır.
6. Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 4/3/2021 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Gerekçeli kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"...5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunun 141 ve devamı maddelerinde tazminat istemenin koşulları belirtilmiş ve CMK'nın 141/1-e maddesinde kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen kişilerin tazminat isteminde bulunabileceklerinin belirtildiği görülmüştür. Dava konusu olayda davacının "uyuşturucu veya uyarıcı madde ithal etme " suçundan Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame düzenlenerek Nizip Ağır Ceza Mahkemesinin 2020/141 Esas sayılı dosyasına dava açıldığı dosyasının derdest olduğu anlaşıldığından ve davacı hakkında dava konusu eylemine ilişkin herhangi bir takipsizlik veya beraat kararı bulunmadığından açılan manevi tazminat davasının reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur..."
7. Davanın reddine ilişkin karar başvurucu tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf yoluna başvuru dilekçesinde, söz konusu taleplerinin 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi (1) numaralı fıkrasının (b) bendine dayandığı, bu talepleri yönünden asıl davanın sonuçlanmasına gerek olmadığı belirtilmiştir.
8. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi 23/3/2022 tarihinde istinaf başvurusunun esastan kesin olarak reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"... Koruma tedbirleri nedeniyle manevi tazminat davasına ilişkin olarak, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmamasına, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olmasına ve incelenen dosya kapsamına göre davanın reddine ilişkin verilen kararda usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı..."
9. Başvurucu, nihai kararı 13/4/2022 tarihinde öğrendiğini bildirmiş olup 26/4/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Ceza Davasına İlişkin Süreç
10. Başvurucu 12/10/2020 tarihinde yakalanmış, 13/10/2020 tarihinde tutuklanmıştır.
11. 26/10/2020 tarihli iddianameyle cezalandırılması talep edilen başvurucu 7/5/2021 tarihinde tahliye edilmiştir.
12. 7/7/2021 tarihinde başvurucu hakkında beraat hükmü kurulmuş, söz konusu karar 11/1/2024 tarihinde istinaf mercii tarafından bozulmuştur.
13. Yeniden başlayan yargılamada 28/5/2024 tarihinde başvurucu hakkında yakalama emri düzenlenmiş olup ceza davası derdesttir.
14. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
15. Başvurucu; kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmaması sonrası açtığı tazminat davasının başvurucu hakkında verilmiş beraat ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar bulunmadığından reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
16. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun 29/8/2020 günü saat 13.20 sıralarında Türkiye'ye giriş yaptığı esnada sürücüsü olduğu araçta uyuşturucu madde bulunması nedeniyle yakalanarak saat 16.11'de gözaltına alındığı ifade edilmiştir.30/8/2020 günü saat 09.50 sıralarında Cumhuriyet Savcılığına (Savcılık) getirildiği, Savcılık nezdindeki ifade alma işleminin saat 15.17'de tamamlandığı belirtilmiştir. Görüşe göre başvurucu saat 20.14 sıralarında kolluk görevlilerinin elinden kaçarak adliyeden ayrılmıştır. Bakanlık görüşünde somut olayın şartları gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
17. Başvurucunun iddialarının özü, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca açılan tazminat davasının aynı fıkranın (e) bendi kapsamında değerlendirilmesi sonrası beraat ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar bulunmaması nedeniyle reddedilmesine ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
19. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının, davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
20. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması, kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayan veya ancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1.B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).
21. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve şartlarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce yeterli bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi hak ihlaline neden olabilecektir (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri, §§ 35, 39).
22. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 5271 sayılı Kanun uyarınca tazminat davası açan kişinin kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılıp çıkarılmadığının saptanmasının yürümekte olan ceza davasının esasıyla herhangi bir ilgisi bulunmadığı gibi bu konudaki talep konusunda karar verilmesi için de davanın esası hakkında karar verilmesine de gerek bulunmadığını ifade etmektedir (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 14/12/2015 tarihli ve E.2014/19906, K.2015/19237 sayılı; 13/1/2025 tarihli ve E.2024/2627, K.2025/347 sayılı; 8/7/2024 tarihli ve E.2022/2660, K.2024/3743 sayılı kararları)
23. Başvurucu; tazminat davasına ilişkin dava dilekçesi ile istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca tazminat taleplerinin bulunduğunu açıkça belirtmiştir (bkz. §§ 5, 7). Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun talepleri 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında değerlendirilerek beraat ya da kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir (bkz. § 6).
24. Sonuç olarak başvurucunun tazminat davasında açık ve somut bir şekilde ileri sürdüğü iddialar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından hatalı değerlendirilmesi sonrası ilgili ve yeterli gerekçe ile karşılanmamıştır. Bu eksikliğin istinaf incelemesi sırasında da telafi edilmediği görülmüştür. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
26. Öte yandan yukarıda ulaşılan sonuca bağlı olarak başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddialarının incelenmesi gerekli görülmemiştir.
III. GİDERİM
27. Başvurucu; ihlalin tespiti ile 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
28. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
29. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın neticesiyle ilgili bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
30. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden İNCELEME YAPILMASINA YER OLMADIĞINA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Gaziantep 8. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/463 ve K.2021/129) GÖNDERİLMESİNE,
D. Tazminata ilişkin taleplerin REDDİNE,
E. 664,10 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.664,10 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine (E.2021/881, K.2022/622) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 30/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.