|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
CEBRAİL OĞUR BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2022/61957)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 17/9/2025
|
|
|
|
İKİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Basri BAĞCI
|
|
Üyeler
|
:
|
Engin YILDIRIM
|
|
|
|
Rıdvan GÜLEÇ
|
|
|
|
Yıldız SEFERİNOĞLU
|
|
|
|
Metin KIRATLI
|
|
Raportör
|
:
|
Aydın DEMİREL
|
|
Başvurucu
|
:
|
Cebrail OĞUR
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Ali ARSLAN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmama gerekçesiyle açılan tazminat davasının reddedilmesi nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Ceza Soruşturmasına İlişkin Süreç
2. Başvurucu, PKK/KCK silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yürütülen soruşturma kapsamında 6/10/2020 tarihinde gözaltına alınmıştır.
3. Şanlıurfa 1. Sulh Ceza Hâkimliğince 9/10/2020 ve 13/10/2020 tarihlerinde yapılan duruşmalarda başvurucunun beyanları da alınarak gözaltı süresi iki kez dört gün süreyle uzatılmıştır.
4. Başvurucu 14/10/2020 tarihinde serbest bırakılmıştır.
B. Tazminat Davasına İlişkin Süreç
5. Başvurucu, gözaltı süresinin haksız şekilde uzatıldığı iddiasıyla 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca tazminat davası açmıştır.
6. Şanlıurfa 4. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 23/3/2021 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"... Her ne kadar davacı tarafından, Şanlıurfa CBS'nin 2019/25587 soruşturma sayılı dosyasından 06/10/2020-14/10/2020 tarihleri arasında haksız yere gözaltında kaldığından bahisle davalı kurum aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılmış ise de; Şanlıurfa CBS'nin 2019/25587 soruşturma sayılı dosyası kapsamında davacı hakkındaki soruşturmanın devam ettiği anlaşılmakla 5271 sayılı CMK'nın 141 ve 142. maddeleri uyarınca koşulları oluşmadığından açılan maddi ve manevi tazminat davasının REDDİNE... [karar verildi.]"
7. Ağır Ceza Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğuna ilişkin 19/4/2021 tarihli dilekçenin ilk sayfasında tazminat davasının 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c) ve (d) bentleri uyarınca açıldığı ifade edilmiştir. Söz konusu dilekçenin ikinci sayfasında ise tazminat davasının dayanağının 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi olduğu ve Ağır Ceza Mahkemesi tarafından davanın aynı maddenin (e) bendi kapsamında değerlendirilerek reddedilmesinin hukuka aykırı olduğu iddia edilmiştir.
8. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 18/4/2022 tarihinde istinaf talebini esastan kesin olarak reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"... Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasına ilişkin olarak, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, hukuka uygun, yasal ve yeterliolarak açıklanan gerekçeye, davacı hakkında dayanak ceza soruşturmasının halen derdest olması nedeniyle maddi ve manevi tazminat şartlarının oluşmadığının anlaşılması karşısında mahkemece verilen ret kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir hukuka aykırılığın bulunmamasına, delillerde ve işlemlerde herhangi bir eksiklik olmamasına, ispat bakımından değerlendirmenin yerinde olmasına ve incelenen dosya kapsamına göre; davacı vekilinin yerinde görülmeyen İSTİNAF BAŞVURUSUNUN ESASTAN REDDİNE... [karar verildi.]"
9. Başvurucu, nihai kararı 15/5/2022 tarihinde öğrendiğini bildirmiş olup 9/6/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
C. Bireysel Başvurudan Sonraki Süreç
10. Yapılan yargılama sonunda 13/10/2021 tarihinde verilen beraat kararının 21/10/2021 tarihinde kesinleşmesi sonrasında başvurucu 6/10/2020-14/10/2020 tarihleri arasında gözaltında geçen süreler yönünden 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca tazminat davası açmıştır. Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesi 30/5/2023 tarihinde başvurucuya 697,41 TL maddi ve 1.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir. 21/10/2023 tarihinde Bölge Adliye Mahkemesi manevi tazminat miktarını 2.000 TL olarak düzelterek istinaf talebini esastan kesin olarak reddetmiştir.
11. Komisyonca adli yardım talebinin kabulüne, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
12. Başvurucu, açtığı tazminat davasının hatalı değerlendirme sonrası reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
13. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, somut olayın şartları gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği bildirilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.
14. Başvurucunun iddialarının özü, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca açılan tazminat davasının gözaltı tedbirinin uygulandığı soruşturma dosyasının derdest olması nedeniyle reddedilmesine ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun iddialarının adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmesi gerektiği değerlendirilmiştir.
15. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
16. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı, kişilerin hakkaniyete uygun şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve bu amaca uygunluk yönünden yargılamanın denetlenmesini amaçlamaktadır. Mahkeme kararlarının davanın temel maddi ve hukuki sorunları ile taraflarca ileri sürülen ve davanın sonucunu etkileyen iddia ve itirazlar hakkında delillerle bağ kurulmak suretiyle yeterli gerekçe içermesi zorunludur. Uyuşmazlığın hukuki ve maddi sorunlarıyla ilgisiz değerlendirmelere kararda yer verilmesi de gerekçeli karar hakkıyla bağdaşmamaktadır. Karar gerekçesinin belirtilen unsurları taşıması, yargılamanın adil yargılanma hakkı güvencelerine uygun şekilde yürütülüp yürütülmediğinin taraflarca öğrenilmesini sağladığı gibi ayrıca demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesini sağlamak için de gereklidir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-34).
17. Diğer taraftan kanun yolu incelemesi yapan mercinin yargılamayı yapan mahkemeyle aynı sonuca ulaşması ve bunu aynı gerekçeyi kullanarak veya aynı atıfla kararına yansıtması kararın gerekçelendirilmiş olması bakımından yeterli görülebilir. Bununla birlikte ilk derece mahkemesince karşılanmayanancak ilk defa kanun yolu merciine ileri sürülebilecek nitelikteki esaslı iddia ve itirazların kanun yolu merciince de değerlendirilmemesi gerekçeli karar hakkının ihlaline yol açabilir (bazı eklemeler ve farklılıklarla birlikte bkz. Mehmet Yavuz [1. B.], B. No: 2013/2995, 20/2/2014, § 51).
18. Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği, davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir. Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, §§ 35, 39).
19. Yargıtay, 5271 sayılı Kanun uyarınca tazminat davası açan kişinin kanuni gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılıp çıkarılmadığının saptanmasının yürümekte olan ceza davasının esasıyla herhangi bir ilgisi bulunmadığı gibi bu konudaki talep konusunda karar verilmesi için de davanın esası hakkında karar verilmesine de gerek bulunmadığını ifade etmektedir (Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 14/12/2015 tarihli ve E.2014/19906, K.2015/19237; 8/7/2024 tarihli ve E.2022/2660, K.2024/3743; 13/1/2025 tarihli ve E.2024/2627, K.2025/347 sayılı kararları).
20. Başvurucu, dava dilekçesi ile istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendi uyarınca tazminat taleplerinin bulunduğunu açıkça belirtmiştir (bkz. §§ 5, 7). Ağır Ceza Mahkemesi tarafından başvurucunun talepleri gözaltı tedbirinin uygulandığı soruşturma dosyasının derdest olması nedeniyle reddedilmiştir (bkz. § 6).
21. Sonuç olarak başvurucunun tazminat davasında açık ve somut bir şekilde ileri sürdüğü iddialar Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yeterli gerekçeyle karşılanmamıştır. Bu eksikliğin istinaf incelemesi sırasında da telafi edilmediği görülmüştür. Bu nedenle yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
22. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
23. Öte yandan yukarıda ulaşılan sonuca bağlı olarak başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiasının incelenmesine gerek olmadığına karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
24. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
25. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Karar tarihi itibarıyla hükmedilecek tazminatın hesabında tedbir/dava tarihinden karar tarihine kadar işleyecek yasal faiz de dikkate alınabilir.
26. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
27. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı yönünden İNCELEME YAPILMASINA GEREK OLMADIĞINA,
D. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Şanlıurfa 4. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2020/368, K.2021/90) GÖNDERİLMESİNE,
E. Başvurucunun tazminat talebinin REDDİNE,
F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
G. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
H. Kararın bir örneğinin bilgi için Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Ceza Dairesine (E.2021/879, K.2022/792) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/9/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.