|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
|
Raportör
|
:
|
Aydın DEMİREL
|
|
Başvurucu
|
:
|
Mustafa DEMİR
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Dudu ERTUNÇ
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, mahsup talebinin reddedilmesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/2395 Numaralı Soruşturmasına İlişkin Süreç
2. Başvurucu, Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü üyeliği isnadı ile 28/10/2016 tarihinde gözaltına alınmış; 1/11/2016 tarihinde tutuklanmıştır.
3. Başvurucu 6/12/2016 tarihinde Sulh Ceza Hâkimliği tarafından adli kontrol tedbirleri uygulanılarak serbest bırakılmıştır.
4. Cumhuriyet Savcılığı tarafından tahkikat sonucunda soyut iddia dışında, başvurucunun da aralarında bulunduğu şüphelilerin yüklenen suçu işlediğini gösterir, dava açmaya yeterli kanıt ve emare bulunmadığı anlaşılmakla 21/9/2017 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Söz konusu karar 13/11/2017 tarihinde kesinleşmiştir.
B. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/4262 Numaralı Soruşturmasına İlişkin Süreç
5. Başvurucu, başlatılan ikinci soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü üyeliği isnadıyla 25/4/2018 tarihinde gözaltına alınmış; 3/5/2018 tarihinde tutuklanmıştır.
6. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianameye göre başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliğinden cezalandırılması istenmiştir. Söz konusu iddianamede suç tarihi 15/7/2016 olarak gösterilmiş olup iddianamenin başvurucuyla ilgili kısmı şu şekildedir:
"...
6-Mustafa DEMİR isimli şahıs hakkındaki tespitler:
[M.T.Ö.] ve Mustafa DEMİR isimli şahısların yakalandığı Serinyol Mahallesi Cumhuriyet Caddesi Üregen Apt. No:1 Antakya/Hatay adresinde bulunan ikametin gaybubet evi olduğunun tespit edildiği.
Hatay İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğünden KOM Şube Müdürlüğüne gönderilen 25.04.2018 tarihli yazıda; FETÖ/PDY terör örgütü faaliyetleri kapsamında ilimiz TEM Şube Müdürlüğü ekiplerince koordineli olarak yapılan operasyonda yakalanarak gözaltına alınan akabinde sevk edildiği adli mercilerce tutuklanarak cezaevine gönderilen, şifreli haberleşme Bylock verisi bulunan, KHK ile kapatılan [Ö.F.] Özel Eğitim Basın Yayın Tic. A.Ş de SGK kaydı olan, Bank Asya hesabı bulunan [E.A.] isimli şahsın kullandığı tespit edilen ve gaybubet evi olarak değerlendirilen ilimiz Merkez Cumhuriyet Mahallesi [...] sayılı ikamette, örgüte müzahir faaliyet yürüten ve FETÖ/PDY ‘ ye müzahir dernek üyeliği bulunan ve örgütsel dijital verilerde sorumluluk verilmesi planlanan şahıslar listesinde adı geçen [M.T.Ö.] isimli şahıs ile birlikte kaldığı, [E.A.]’ ın yakalanmasının akabinde[M.T.Ö.] isimli şahsın, birkaç haftadır banse konu eve gelmediği, gaybubet evi olduğu değerlendirilen ilimiz Serinyol Mahallesi [...] sayılı adreste örgüte müzahir şahıs/şahıslar ile birlikte kaldığı şeklinde istihbari mahiyette bilgilerin elde edildiği bildirilmesi üzerine; 26/04/2018 günü yapılan aramalarda sonucu ikamette bulunan[M.T.Ö.] ve Mustafa DEMİR isimli şahıslar yakalanarak talimata istinaden gözaltına alındıkları.
...
Yukarıda alıntılanan ve anlatılan tüm deliller ışığında şüphelilerin üzerilerine atılı suçları işlediklerinin sabit olduğu anlaşıldığından;
Şüphelinin yargılamasının yapılarak eylemine uyan yukarıda belirtilen sevk maddeleri uyarınca CEZALANDIRILMASINA, şüpheliden gözaltında ve tutuklulukta geçirdiğii sürelerin alacağı cezadan MAHSUBUNA, şüpheliden elde edilen veya el konulan eşyaların MÜSADERESİNE, karar verilmesi kamu adına iddia ve talep olunur..."
7. Hatay İl Emniyet Müdürlüğünün 7/12/2018 tarihli yazısına göre başvurucunun kullandığı tespit edilen üç telefon numarasına tanımlı üç adet ByLock kullanıcı kaydı bulunduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu ByLock Değerlendirme ve Tespit Tutanağı'nda belirtilen numaralardan yapılan bağlantıların 2014 ile 2016 yılları arasında gerçekleştirildiği, bu tarihler arasındaki baz bilgilerinin tutanak ve başvurucunun ikamet bilgileriyle örtüştüğü belirtilmektedir.
8. Hatay 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 17/4/2019 tarihinde başvurucunun mahkûmiyetine karar verilmiştir. Suç tarihinin 26/4/2018 olarak gösterildiği mahkûmiyet kararı şu şekildedir:
"... Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, sanık Mustafa DEMİR'in örgüt üyelerinin kendi aralarında kullanmış olduğu şifreli haberleşme programı olan Bylock programını kendi adına kayıtlı olan 538 [...] nolu telefon, [Y.Ç.] adına kayıtlı ancak kendisinin kullandığı 546[...] nolu telefon ve [K.A.] adına kayıtlı olup yine sanığın kullandığı tespit edilen 542[...] nolu telefonlara kaydedilmesi ve bu telefonları kendisinin kullandığını kabul etmesi, cep telefonunun imei numarası ile Bylock IP adreslerine bağlantı yapan cihazların IMEI numaralarının uyuşması, HTS kayıtları, sanığın örgüte finans desteği amacıyla verilen talimattan sonra Bank Asya'ya yeni hesap açtırması ve para yatırmak ve bu hesabı aktif olarak kullanmak suretiyle örgüt kararı doğrultusunda hareket etmesi, tanık beyanı, sanığın gaybubet evinde diğer örgüt mensuplarıyla birlikte yakalanması hep birlikte değerlendirildiğinde sanığın inkara yönelik savunmalarına itibar edilmemiş, böylelikle sanığın Fetö/PDY silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmak sureti ile süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylem ve faaliyetlerde bulunduğu, bu şekilde üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği mahkememizce sabit görülmekle, gelmeyen müzekkere ve dijital verilerin beklenilmesinin dosyanın aydınlanmasına katkı sağlamayacağı kanaati ile beklenilmesinden vazgeçilerek sanığın eylemine uyan 5237 sayılı TCK 314/2 maddesi gereğince eylemlerinin yoğunluğu ve örgüt içerisindeki konumu, darbe teşebbüsü sonrasında halen eylemlerine devam etmesi ve örgüt içerisinde bulunduğu süre dikkate alınarak TCK 3/1 ve 61. Maddeleri gereğince alt sınırdan orantılı şekilde uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılmasına... [karar verilmiştir.]"
9. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 15/6/2020 tarihinde mahkûmiyet kararına yönelik istinaf talebi esastan reddedilmiştir.
10. Yargıtayın 24/2/2021 tarihli temyiz isteminin reddine ilişkin kararıyla başvurucu hakkındaki mahkûmiyet hükmü kesinleşmiştir.
C. Bireysel Başvuru Konusu Mahsup Talebine İlişkin Süreç
11. 2/4/2021 tarihli müddetnamede başvurucunun 9/9/2023 tarihinde şartla, 25/6/2025 tarihinde ise hak ederek tahliye edilebileceği ifade edilmiştir. Başvurucu söz konusu müddetnamede gösterilmeyen 28/10/2016 ile 6/12/2016 tarihleri arasında gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürenin mahsubu talebiyle İnfaz Hâkimliği nezdinde itirazda bulunmuştur. İnfaz Hâkimliği 13/5/2022 tarihinde başvurucunun itirazını reddetmiştir. Kararın ilgili kısmı şu şekildedir:
"... Hakimliğimizce yapılan değerlendirmede hükümlü dilekçesinde Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosunun 2017/2395 Soruşturma sayılı dosyasında gözaltında ve tutuklu kaldığı sürelerin mahsubuna karar verilmesini talep etmiş ise de; ilgili dosyanın kesinleşme tarihinin 13/11/2017 olduğu, 28/10/2016-01/11/2016 gözaltında ve 01/11/2016-06/12/2016 tarihleri arasında tutuklu kaldığı, ancak hükümlünün infaz görmekte olduğu cezaların suç tarihinin ise 26/04/2018 olması nedeni ile mahsup şartlarını taşımadığı, TCK nın 63. Maddesinde düzenlenen mahsup kurumunda hüküm kesinleşmeden önce gerçekleşen ve şahsı hürriyeti sınırlama sonucunu doğuran hallerin mahsup edilebileceğinin düzenlendiği görülmekle, hükümlünün talebinde mahsubunu istediği gözaltında ve tutuklu kaldığı sürelere ilişkin dosyada verilen hükmün kesinleşme tarihi olan 13/11/2017 tarihinden sonra 26/04/2018 tarihinde işlenen bir suça ilişkin olduğu anlaşılmış ve bu sürelerin TCK nın 63. Maddesinde mahsubu kabul edilen hallerden olmadığı kanaatine varılmakla talebin reddine... [karar verilmiştir.]"
12. İnfaz Hâkimliği kararına yönelik itiraz Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 1/6/2022 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.
13. 29/9/2022 tarihinde başvurucu, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak tahliye edilmiştir.
14. Başvurucu, nihai hükmü 1/6/2022 tarihinde öğrendikten sonra 30/6/2022 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
15. Başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne Komisyonca karar verilmiştir. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia Yönünden
16. Başvurucu, gözaltında ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin daha sonra aynı suç nedeniyle verilen hapis cezasından mahsup edilmemesi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesinden şikâyet etmiştir. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) yapılacak incelemede Anayasa ve mevzuat hükümleri doğrultusunda somut olayın kendine özgü koşullarının gözönüne alınması gerektiği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formu ile benzer beyanda bulunmuştur.
17. Başvuru kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.
18. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
19. Anayasa Mahkemesine göre mahsuba ilişkin hâller Anayasa'nın 19. maddesi kapsamındadır (Burhan Yaz (3) [GK], B. No: 2021/7919, 29/5/2024). Bu kapsamda hükümlülerin ceza infaz kurumlarında kalacağı süreyi doğrudan veya dolaylı olarak etkileyen durumların Anayasa'nın 19. maddesinde tanımlanan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmiştir (İbrahim Uysal [2. B.], B. No: 2014/1711, 23/7/2014, § 26; Günay Okan [1. B.], B. No: 2013/8114, 17/9/2014, § 13). Mahsup, koşullu salıverme süresinin belirlenmesiyle ve dolayısıyla ceza infaz kurumunda kalınması gereken süre ile doğrudan ilgilidir (Ercan Bucak (2) [1. B.], B. No: 2014/11651, 16/2/2017, § 41).
20. Mahkeme tarafından verilen bir mahkûmiyet kararının infazının sağlanması ve bu bağlamda ceza infaz kurumunda tutulma süresi bakımından ceza mahkemesinin kararına uygun hareket edilmesi kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının korunması açısından zorunludur. Dolayısıyla hükümlülerin ceza infaz kurumunda kalacakları sürenin mahkûmiyet kararına ve ilgili mevzuata uygun olması Anayasa'nın 19. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi kapsamında güvence altına alınmıştır (İbrahim Uysal, § 32). Bununla birlikte Anayasa'da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin kararlarındaki kanunun yorumuna ya da maddi veya hukuki hatalara dair hususlar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz (Abdullah Ünal [2. B.], B. No: 2012/1094, 7/3/2014, § 39). 5237 sayılı Kanun'un mahsuba ilişkin hükümlerinin nasıl uygulanacağı ve bu itibarla hukuk kurallarının yorumu ve somut olaylara uygulanması derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamındadır (Ercan Bucak (2), § 42).
21. Mahkeme Mahsun Yılmaz ([GK], B. No: 2021/46347, 29/5/2025) kararında mahsup talebine ilişkin birtakım tespitlerde bulunmuştur. Buna göre Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin değerlendirmelerinde mahsup kurumunun hukuki niteliği, kurumun uygulanabilirlik koşullarını belirleyen Yargıtay içtihadı birleştirme kararında (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 6/3/1940 tarihli ve E.1940/5, K.1940/68 sayılı kararı) öngörülen temel ilkeler ve somut olayda başvurucunun içinde bulunduğu koşullar gözetilmiştir. Kesintisiz suçlarda kesintinin hangi hâllerde gerçekleştiği, suçun ne zaman işlenmiş sayılacağı veya suç tarihinin belirlenmesi gibi suç teorisini ilgilendiren meseleler Anayasa Mahkemesinin somut olaya ilişkin olarak yapacağı incelemenin kapsamı dışındadır. Yargıtaya göre mahsup, suçlu olduğu henüz kesin olarak bilinmeyen kişilerin özgürlüklerinden yoksun bırakılması dolayısıyla ortaya çıkan haksızlıkları gidermek için başvurulan ve kişisel özgürlükleri anayasal düzeyde güvence altına alan, önleyici amaçlarla yoksun bırakılan özgürlüğün iadesi için kabul edilen hukuki bir kurumdur. Mahsubun mecburiliği ilkesinin benimsendiği hukuk sistemimizde yargısal makamlar şartların oluştuğunu tespit etmeleri hâlinde mahsubun uygulanmasına karar vermekle yükümlüdür. Yargıtay uygulamasına göre mahsuba konu mahkûmiyete ait suçun, tutuklu kalınan suçtan verilen hükmün kesinleşmesinden önce işlenmesi gereklidir. Aksi takdirde mahsubun uygulanması mümkün değildir. Söz konusu kabulün temelinde sanığın daha önceden tutuklu kaldığı süreye güvenerek yeniden bir suç işlemesine engel olmak düşüncesi yatmaktadır. Mahkemelerce mahsup talebine ilişkin yapılacak değerlendirmelerde yerleşik yargısal içtihadın varlık nedenine ve suça ilişkin eylemlerin gerçekleşme tarihlerine ilişkin ayrıca bir değerlendirme yapılmalıdır. Mahkemelerce salt gerekçeli kararda gösterilen suç tarihi ya da kesintinin gerçekleştiği tarih esas alınarak mahsup talebinin değerlendirilmesi mahsup kurumunun hukuki niteliği ve içtihadı birleştirme kararında yer alan kısıtlamanın ardında yatan amaca uygun düşmeyecektir.
22. Somut başvuruda silahlı terör örgütü üyeliğinden başlatılan ilk soruşturmada başvurucu 28/10/2016-1/11/2016 tarihleri arasında gözaltında kalmış, 1/11/2016 tarihinde tutuklanmış, 6/12/2016 tarihinde ise serbest bırakılmıştır. Yapılan soruşturma sonunda başvurucu hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir (bkz. §§ 2-4).Başvurucunun mahsup talebi, İnfaz Hâkimliği tarafından mahkûmiyet hükmünün verildiği yargılamadaki suç tarihinin 26/4/2018 olduğu, başvurucunun gözaltı ve tutuklulukta kaldığı sürelere ilişkin ilk soruşturmanın ise 13/11/2017 tarihinde kesinleştiği ifade edilerek reddedilmiştir (bkz. § 11). İnfaz Hâkimliğinin mahsup kurumunun hukuki niteliğine, yerleşik yargısal içtihadın varlık nedenine ve silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturan olayların gerçekleşme tarihlerine ilişkin bir değerlendirme yapmadan salt kesintinin gerçekleştiği tarihi esas alarak katı bir yaklaşımla karar verdiği anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ışığında mahsup yapılmaması nedeniyle başvurucunun ceza infaz kurumunda tutulduğu sürenin uzadığı ve daha uzun bir süre hürriyetinden yoksun kaldığı anlaşılmaktadır.
23. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
24. Yapılan tespitler ve ulaşılan sonuç gözetildiğinde başvurucunun mahsup talebinin reddi nedeniyle ayrıca suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasının incelenmesine gerek görülmemiştir.
B. Diğer İhlal İddiaları
25. Başvurucunun mahsup talebinin reddi dolayısıyla adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetinin Mustafa Takyan ([GK], B. No: 2020/27974, 15/12/2021) kararı doğrultusunda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle; eşitlik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddiasının Mesut Gerez ([2. B.], B. No: 2014/3998, 21/6/2017, §§ 12-16) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
26. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 500.000 TL maddi ve 500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
27. Başvurucunun 29/9/2022 tarihinde ceza infaz kurumundan denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak salıverildiği, hak ederek tahliye tarihinin ise 25/6/2025 olduğu anlaşılmakla ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.
28. Eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için başvurucuya manevi zararları karşılığında net 50.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.
29. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi ya da belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Başvurucuya net 50.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,
D. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
E. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
F. Kararın bir örneğinin bilgi için Hatay İnfaz Hâkimliğine (E.2021/4818, K.2022/2654) GÖNDERİLMESİNE,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.