logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Ö.K. [1. B.], B. No: 2023/12699, 27/5/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

Ö.K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2023/12699)

 

Karar Tarihi: 27/5/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GİZLİLİK TALEBİ KABUL

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Yusuf Şevki HAKYEMEZ

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

Yusuf KARABULAK

Başvurucu

:

Ö.K.

Vekili

:

Av. Anıl ULUÇ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, yapılan haber nedeniyle şeref ve itibarının korunması hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 13/2/2023 tarihinde yapılmıştır. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

3. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir. Bölüm Başkanı, başvuruların kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin birlikte yapılmasına karar vermiştir.

4. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

5. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde olaylar özetle şöyledir:

6. 15/7/2016 tarihinde darbe girişiminin olduğu vakitlerde Diyanet İşleri Başkanlığınca tüm camilerde ezan ve sela okunmasına karar verilmiştir. Bunun üzerine tiyatro ve dizi oyuncusu olarak tanınan U.A.K.nin sosyal medya hesabından 16/7/2016 tarihinde -daha sonra kendisinin yapmadığını iddia ettiği- "Ya ezanınızı s...im şu an çok afedersiniz balkondan atlamama ramak kaldı" şeklinde bir paylaşım yapılmıştır. Bu paylaşım ulusal birçok gazete ve haber sitesinde haber olarak aktarılmıştır. Paylaşımın akabinde U.A.K. hakkında halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılama suçundan adli soruşturma başlatılmıştır.

7. Ulusal bir gazeteye ait internet sitesi olan www.yeniakit.com.tr (haber sitesi) adresinden de söz konusu paylaşım 29/7/2016 tarihinde "Oyuncu bozuntusundan ezana alçakça küfür" başlıklı bir haberle yayımlanmıştır. Bunun üzerine söz konusu haberin de içinde yer aldığı benzer haberler yönünden birçok haber sitesine erişim engeli kararı verilmesi için başvurucunun hâkim olarak görev yaptığı sulh ceza hâkimliğine talepte bulunulmuştur. Söz konusu talebi değerlendiren başvurucu, diğer haberlerin basın özgürlüğü kapsamında kaldığı ancak Yeni Akit sitesindeki haberde yer alan "oyuncu bozuntusu" ifadesinin talepte bulunan U.A.K.nin kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle talebin kabulü ile söz konusu haber linkine erişimin engellenmesine karar vermiştir.

8. Bu karar doğrultusunda habere erişimin engellenmesi üzerine bu kez aynı haber sitesinde 26/8/2019 tarihinde "Ezana küfretti Akit’i yasaklattı" başlıklı yeni bir haber yayımlanmıştır. Söz konusu haberde erişimin engellenmesine karar veren başvurucuya da değinilmiş, ezan düşmanı olarak nitelendirilen U.A.K.nin gerçek yüzünün ortaya çıkarıldığı haberin İstanbul 1. Sulh Ceza Hâkimi olarak görev yapan Ö. K. tarafından sansürlendiği iddia edilmiştir. Ayrıca haberde U.A.K. hakkında halkın bir kesiminin benimsediği dinî değerleri alenen aşağılama suçundan yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen karara da yer verilmiştir. Söz konusu kararda sanığın paylaşımı kendisinin yapmadığını beyan ettiği, daha önce de aynı sosyal medya hesabının izinsiz şekilde ele geçirildiğine ilişkin ekran çıktılarının ibraz edildiği belirtilerek U.A.K.nin üzerine atılı suçu işlediğine dair kesin, yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine hükmedilmiştir. Bahsi geçen haberin ilgili kısmı şu şekildedir:

"Oyuncu [U.A.K.nin] Ezan-ı Muhammedi’ye küfretmesine mahkemeden ödül gibi karar. FETÖ’nün hain girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz gecesi İslam’a nefretini kusan Kaboğlu’nun 'Ya ezanınızı s...im şu an çok afedersiniz balkondan atlamama ramak kaldı' şeklindeki alçak paylaşımını haberleştiren yeniakit.com.tr’deki içeriğe ulaşım engeli getirildi. İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimi [Ö.K.], ezan düşmanı Kaboğlu’nun gerçek yüzünün ortaya çıkarıldığı habere sansür uygulanmasına karar verdi.

Kurulduğu günden bu yana yasaklar ve sansürlerle boğuşan Akit’e yönelik tuhaf yargı kararlarına bir yenisi daha eklendi. Sanatçı bozuntusu[U.A.K.nin] Ezan-ı Muhammedi’ye küfretmesine yönelik tepki haberi yapan Akit’e karşı mahkemeden 'yasak' kararı çıktı. [U.A.K.nin] 15 Temmuz gecesi @[a.] uzantılı Twitter adresi üzerinden yaptığı 'Ya ezanınızı s...im şu an çok afedersiniz balkondan atlamama ramak kaldı' şeklindeki alçak paylaşımı haberleştiren Yeniakit.com.tr’ye ulaşım engeli getirildi. Mahkeme, internet sitemizdeki 'Oyuncu bozuntusundan ezana alçak küfür' başlıklı haberimize erişimin engellenmesine karar verdi. Darbe gecesi verilen selaları 'ezan' zanneden ve İslam’ın kutsalları arasında yer alan ezana küfreden Kaboğlu, mahkeme kararı ile adeta ödüllendirilmiş oldu.

Ezana küfredilmesine ödül!

Ezan düşmanı [U.A.K.nin] 27/06/2019 tarihinde yaptığı yasaklama başvurusunu aynı gün içerisinde jet hızıyla karara bağlayan 1. Sulh Ceza Hakimi [Ö.K.], Akit’i sansürleyerek basın özgürlüğünü çiğnedi. Mahkemenin 27/06/2019 tarihli, 2019/3192 Değişik İş No’lu kararında, '5651 Sayılı yasanın 9/3 maddesi gereğince https://www.yeniakit.com.tr /haber/oyuncu-bozuntusundan-ezana-alcak-kufur-197945.html URL sayılı internet sayfasına içeriğinin ERİŞİME ENGELLENMESİNE karar verildi' sözleri kullanıldı.

Yasak sadece Akit’e

Ezan düşmanı oyuncu [U.A.K.nin] rezaletiyle ilgili internet üzerinden haber yayınlayan diğer sitelere ise erişim engeli getirilmedi. Mahkeme kararında, Takvim, Milliyet, AA, İnternethaber, Öncevatan, Sabah, Haberler.com, A24 gibi internet sitelerinin [K.nın] ezana küfrettiğine ve hakkında soruşturma açıldığına yönelik haberlerine erişim engeli talebi reddedildi. 1. Sulh Ceza Hakimliği’nin sadece sansürü sadece Akit’e uygulaması garabetin ikinci perdesi olarak kayıtlara geçti.

Bu sansür Akit okurlarına

Ezan-ı Muhammedî’ye küfreden oyuncu bozuntusu [U.A.K.yi] sevindiren, basın hürriyetine pranga vuran kararla birlikte Akit okurları internet üzerinden [K.nın] ezan düşmanlığı içeren sözlerine erişemeyecek. Medya tarihinin karanlık sayfalarına eklenen mahkeme kararı, Türkiye’de basın özgürlüğünün olmadığını söyleyen laikçi çevrelerin nasıl özgür basın düşmanı olduğunu da bir kez daha gözler önüne serdi.

 [U.A.K. hakkındaki beraat kararı]

İfadesinde kıvırmıştı

15 Temmuz’da terörist darbe girişiminin püskürtüldüğü sırada [U.A.K.] hakkında Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmıştı. İfadesine başvurulan Kaboğlu ezana küfrettiği paylaşımı inkar ederek, gece saatlerinde hesabının çalınmış olabileceğini söylediği iddianameye girmişti. 6 aydan 1 yıla kadar hapsi istenen Kaboğlu’nun beraatle sonuçlandırıldığı öğrenildi."

9. Bu haber üzerine başvurucu, İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliğine erişimin engellenmesi talebiyle başvuruda bulunmuştur. Sulh Ceza Hâkimliği bu talebi kabul ederek habere erişimin engellenmesine karar vermiş ve kararın bir örneğini Erişim Sağlayıcıları Birliğine (Birlik) göndermiştir. Birlik ise teknik yetersizlik sebebiyle bu kararı uygulayamayacağını bildirmiştir.

10. Haberin yayımlanmasının devam etmesi sebebiyle başvurucu, gerçeğe aykırı haber yapıldığı ve kişilik haklarına saldırıldığı gerekçesiyle haber sitesinin imtiyaz sahiplerine karşı (davalılar) İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde (Mahkeme) 20.000 TL istemli manevi tazminat davası açmıştır.

11. Mahkeme; Anayasa ve ilgili mevzuatlarda basının özgürce haber yapmasının güvence altına alındığını, bu güvencenin nedeninin toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi için zorunlu olduğunu, bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerektiğini belirtmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarına vurgu yapılarak ifade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, ifade özgürlüğünün hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca kararda Yargıtay içtihatlarına da vurgu yapılarak gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini artırmak için haberlerde kullanılan başlıkların çarpıcı nitelikte olmasına başvurulduğuna, basın özgürlüğünde belli ölçüde abartıya ve hatta tahrik yoluna başvurmanın mümkün olduğuna işaret edilmiştir. Bu doğrultuda Mahkeme; haberde kullanılan başlığın okuyucunun ilgisini artırmak için tercih edildiğini, başvurucunun adına haberde açıkça yer verilmesinin salt manevi zarara sebebiyet vermeyeceğini, bununla birlikte bunun erişimin engellenmesi talebine konu edilebileceğini, nitekim yargı kararıyla habere erişim engeli getirildiğini belirterek başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine karar vermiştir.

12. Anılan karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 18/1/2023 tarihli kararında istinaf başvurusunun esastan reddine hükmedilmiştir. Kararda; basın özgürlüğü ile kişinin şeref ve itibar hakkının korunması hususunda hakların çatışmaları yönünden değerlendirme yapılarak bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği belirtilmiştir. Davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirilip haber başlığında kullanılan ifadenin başvurucuya değil dava dışı U.A.K.ya yönelik olduğu ifade edilmiştir. Haberin içeriği yönünden ise davacının şahsına yönelik haksız fiil teşkil eden herhangi bir ifadenin bulunmadığı, haberde davaya konu olayın olduğu şekliyle aktarıldığı ve özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, dava konusu yayında kullanılan ifadelerin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı yönünde gerekçeye yer verilmiştir.

13. Kararın 2/2/2023 tarihinde başvurucuya tebliği üzerine 13/2/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunulmuştur.

IV. İLGİLİ HUKUK

14. İlgili hukuk (ulusal mevzuat, yargı kararları, uluslararası düzenlemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları için bkz. Sadi Yıldırımoğlu [1. B.], B. No: 2021/24447, 20/12/2023, §§ 16-38.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

15. Anayasa Mahkemesinin 27/5/2025 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

16. Başvurucu; bahse konu haberde; ezan düşmanı ya da ezan düşmanı olarak gösterilen bir kişi lehine taraflı karar veren bir hâkim olarak hedef gösterildiğini, hakaret içeren paylaşım sebebiyle erişimin engellenmesine karar verildiğini, gerçeğin saptırılarak haberde yayımlandığını, bu hususun Anayasal güvence olan basın özgürlüğüyle açıklanamayacağını iddia etmiştir. Bahsi geçen internet sitesinde ismine açıkça yer verilmesinin maddi ve manevi varlığını tehlikeye düşürdüğünü, yargı makamlarınca şeref ve itibarının korunmadığını ileri sürmüştür.

17. Bakanlık görüşünde; başvurucunun şeref ve itibarının korunmasını isteme hakkının ihlal edilip edilmediğinin, yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

B. Değerlendirme

18. Anayasa'nın iddianın değerlendirilmesinde dayanak teşkil eden "Kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı" kenar başlıklı 17. maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir:

"Herkes, [...] manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir."

19. Başvuru, şeref ve itibarın korunması hakkı kapsamında incelenmiştir.

20. Anayasa Mahkemesi mevcut başvuruya benzer başvurularda, başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında koruma altına alınan şeref ve itibarın korunmasını isteme hakkı ile şikâyet konusu haberi yapan kişilerin Anayasa’nın 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü ve bu özgürlükle bağlantılı olarak Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü arasında adil bir dengenin gözetilip gözetilmediğini değerlendirmektedir (İlhan Cihaner (2) [1. B.], B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 49; Nilgün Halloran [2. B.], B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 27; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015 § 49; Kemal Kılıçdaroğlu [1. B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, §§ 56-58).

1. Kabul Edilebilirlik Yönünden

21. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Esas Yönünden

a. Genel İlkeler

i. Bireyin Şeref ve İtibarının Korunmasında Devletin Pozitif Yükümlülüğü

22. Bireyin şeref ve itibarı, Anayasa’nın 17. maddesinde yer alan manevi varlık kapsamında yer almaktadır. Bu çerçevede kişinin hakkında doğru bilgi verilmesine ve kamu nezdinde kendisinin doğru tanıtılmasına ilişkin menfaatleri zedelendiğinde bu durum, şeref ve itibara yönelik bir saldırı teşkil eder. Devletin bireyin manevi varlığının bir parçası olan kişisel şeref ve itibarına üçüncü kişilerin saldırılarını önlemek şeklinde pozitif yükümlülüğü vardır (Adnan Oktar (3) [2. B.], B. No: 2013/1123, 2/10/2013, § 32). Şeref ve itibara yönelik olarak basın ve yayın yolu ile yapılan saldırılara karşı bireyin korunmaması hâlinde Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrası ihlal edilmiş olabilir (İlhan Cihaner (2),§ 42; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, § 36).

23. Pozitif yükümlülükler özel hukuk kişilerinin birbirleriyle olan uyuşmazlıklarının çözümüne ilişkin yasal altyapının oluşturulmasını, söz konusu uyuşmazlıkların adil yargılama gereklerine uygun ve usul güvencelerini haiz bir yargılama kapsamında incelenmesini ve bu yargılamalarda temel haklara ilişkin anayasal güvencelerin gözetilip gözetilmediğinin denetlenmesini gerektirir. Bu doğrultuda derece mahkemelerince söz konusu güvenceler gözardı edilmemeli, taraflar arasındaki çatışan çıkarlar adil biçimde dengelenmeli, kişilerin temel haklarına yönelik müdahalenin meşru amaca dayalı ve ölçülü olup olmadığı değerlendirilmeli, ulaşılan sonuç hakkında hüküm kurulurken ilgili ve yeterli gerekçeler sunulmalıdır (Ömür Kara ve Onursal Özbek [2. B.], B. No: 2013/4825, 24/3/2016, §§ 47-50; Alper Erarslan [GK], B. No: 2018/16857, 29/9/2022, § 28).

ii. Demokratik Toplum Düzeninin Bir Gereği Olarak İfade ve Basın Özgürlüğü

24. Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğü ile onun özel güvencelere bağlanmış şekli olan ve Anayasa'nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her bireyin gelişmesi için hayati unsurlardan birini oluşturduğunu pek çok kez ifade etmiştir (Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36). Bu bağlamda ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü herkes için geçerlidir ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir (Bekir Coşkun, §§ 34-36). Basın özgürlüğünün kamuya çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi, bunlara ilişkin bir kanaat oluşturulması için en iyi araçlardan birini sağladığı açıktır (İlhan Cihaner (2), § 63).

iii. Basının Ödev ve Sorumlulukları

25. Bununla birlikte Anayasa'nın 26. ve 28. maddeleri sınırsız bir ifade özgürlüğü garanti etmemektedir. Anayasa'nın 12. maddesinin "Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder." şeklinde düzenlenen ikinci fıkrası, kişilerin sahip oldukları temel hak ve özgürlükleri kullanırken ödev ve sorumluluklarına da gönderme yapmaktadır. 26. maddenin ikinci fıkrasında yer alan sınırlamalara uyma yükümlülüğü, ifade özgürlüğünün kullanımına basın için de geçerli olan bazı görev ve sorumluluklar getirmektedir (basının görev ve sorumluluklarına ilişkin olarak bkz. Fatih Taş [GK], B. No: 2013/1461, 12/11/2014, § 67; R.V.Y. A.Ş. [1. B.], B. No: 2013/1429, 14/10/2015, § 35; Erdem Gül ve Can Dündar [GK], B. No: 2015/18567, 25/2/2016, § 89; Orhan Pala, B. No: 2014/2983, 15/2/2017, § 46; Önder Balıkçı, B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 43). Bu görev ve sorumluluklar başkalarının şöhret ve haklarının zarar görme ihtimalinin bulunduğu ve özellikle ismi verilen bir şahsın itibarının söz konusu olduğu durumlarda özel önem arz eder (Orhan Pala, § 47).

26. Demokratik bir toplumda basının işlevlerini tam anlamıyla yerine getirebilmesi için özgür olması kadar sorumluluk bilinci ile hareket etmesi şarttır. Basın özgürlüğünde belli ölçüde abartıya hatta tahrik yoluna başvurmak mümkün olsa da bu özgürlük aynı zamanda ilgililerin meslek ahlakına saygı göstererek doğru ve güvenilir bilgi verecek şekilde ve iyi niyetli olarak hareket etmelerini de zorunlu kılmaktadır (İlhan Cihaner (2), § 60; Orhan Pala, § 48; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş. [GK], B. No: 2013/2623, 11/11/2015, § 42; Kadir Sağdıç, § 53).

27. Gerçekten de kötü niyetli olarak gerçeğin çarpıtılması bazen kabul edilebilir eleştiri sınırlarını aşabilir. Gerçeğe uygun bir beyana kamunun gözünde yanlış bir imaj uyandırabilecek vurgular, değer yargıları, varsayımlar hatta imalar eşlik edebilmektedir. Dolayısıyla haber verme görevi zorunlu olarak ödev ve sorumluluklar ve basın kuruluşlarının kendiliğinden uymaları gereken sınırlar içermektedir. Bu durum, özellikle basında yer alan söylemlerde isimleri zikredilen kişilerin ciddi şekilde itham edilmeleri hâlinde geçerlidir (İlhan Cihaner (2), § 61; Orhan Pala, § 48; Medya Gündem Dijital Yayıncılık Ticaret A.Ş., § 43; Kadir Sağdıç, § 54).

iv. Çatışan Haklar Arasında Dengeleme

28. Anayasa Mahkemesi, mevcut başvuruya benzer olaylarda başvurucunun Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında koruma altına alınan şeref ve itibarın korunması hakkı ile ihtilaflı haberi yapan gazetecinin Anayasa’nın 28. maddesinde güvence altına alınan basın özgürlüğü ve bu özgürlükle bağlantılı olarak Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü arasında adil bir denge gözetilip gözetilmediğini değerlendirmektedir (Nilgün Halloran, § 27; Ergün Poyraz (2), § 49; İlhan Cihaner (2), § 49; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 56-58). Şüphesiz ki bu değerlendirme soyut değildir.

29. Çatışan haklar arasında dengeleme yapılabilmesi için mevcut olaya uygulanabilecek kriterlerden bazıları şöyledir:

i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Nihat Zeybekci [1. B.], B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu § 59),

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük derecesi ile ilgili kişinin önceki davranışları, katlanması gereken, kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade bir vatandaş ile karşılaştırıldığında daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Ali Suat Ertosun (7) [1. B.], B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, §§ 128, 129; Nilgün Halloran [2. B.], B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; İlhan Cihaner (2)[1. B.], B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61),

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32),

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (Seray Şahiner Özkan [1. B.], B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44; İbrahim Okur (2)[1. B.], B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28),

v. Şikâyetçinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağının bulunup bulunmadığı (Temel Coşkun[1. B.], B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2) [1. B.], B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39),

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2) [2. B.], B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık [1. B.], B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24),

30. Anayasa Mahkemesi, başvurunun koşullarına göre yukarıda sayılan kriterlerin derece mahkemelerince gerektiği gibi değerlendirilip değerlendirilmediğini denetler (Nilgün Halloran, § 44; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 58-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73). Şüphesiz ki bu denetim, başvurucu hakkındaki haberlerin -yayımlandığı bağlamdan koparılmaksızın- olayın bütünselliği içinde incelenmesini gerektirir (Nilgün Halloran, § 52; Önder Balıkçı, § 45). Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılayan değerlendirmelerin yapılmaması başvurucunun iddia ettiği üzere anayasal haklarını ihlal edecektir.

b. İlkelerin Olaya Uygulanması

31. Somut olayda derece mahkemelerinin başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkı ile davalıların basın özgürlükleri arasında adil bir denge kurup kurmadıkları incelenmelidir. Söz konusu tartışmanın taraflarının kimlikleri de gözönünde bulundurulmalıdır. Başvurucu hâkim olarak görev yapan bir kişiyken davalı bir medya organıdır (bkz. § 7). Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü ile başkalarının şöhret ve itibarlarının korunmasının çatışması hâlinde, eğer şöhreti söz konusu olan kişi kamu görevlisi ise dengeleme sırasında bu kişinin üstlendiği kamu görevi gözönüne alınmalıdır (B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 71; Nilgün Halloran § 61).

32. Hâkimlerin mesleklerinin icrası bağlamındaki -sebepsiz, mantık dışı ve saldırgan olmayan- eleştirilere olayın somut koşullarına göre katlanmaları beklenebilir. Bunun yanı sıra, adalet sisteminin düzgün işlemesi için görev yapan hâkim ve savcılar diğer kamu görevlileri gibi kamunun güvenine sahip olmalıdırlar. Bu sebeple adalet sisteminde görev alan hâkimler ve savcılarla birlikte diğer yargı çalışanlarını sebepsiz saldırılardan korumak devletin görevlerindendir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İlhan Cihaner (3)[2. B.], B. No: 2013/5298, 20/5/2015, §§ 26, 27).

33. Bu bağlamda eldeki başvuru bir bütün olarak değerlendirilirken ele alınması gereken temel mesele yapılan haberin başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkı bağlamında gazetecilik etik ilkeleri, gazetecilik mesleğinin ödev ve sorumlulukları ile uyumlu olup olmadığı ve bunun yargısal denetimini yapan makamların verdikleri kararların devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirmeye ve netice itibarıyla -eğer gerekliyse- başvurucunun uğradığını iddia ettiği zararı gidermeye elverişli olup olmadığıdır.

34. Bakılan olayda, haber sitesinde "Oyuncu bozuntusundan ezana alçak küfür" başlığıyla yayımlanan haberde U.A.K. hakkında "oyuncu bozuntusu" olarak bahsedilmesinin kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle başvurucunun görev yaptığı hâkimlik tarafından erişimin engellenmesine karar verilmiştir. Akabinde başvurucu hakkında yapılan haberde ise açıkça görev yerine ve ismine yer verilerek U.A.K.nin paylaşımı hakkında diğer haber sitelerine erişim engeli getirilmezken sadece Yeni Akit haberine erişim engeli getirildiği, bu suretle ezana küfreden U.A.K.nin ödüllendirildiği belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun haber sitesini sansürleyerek basın özgürlüğünü çiğnediği ifade edilmiştir.

35. Haberin başvurucuyu ilgilendiren kısmındaki iddiaların doğruluğu konusunda haberi yapan davalıların yeterli araştırmayı yapıp yapmadığı, haberin aktarılmasında gerekli özeni gösterip göstermediği denetlenmelidir.

36. Bir gazeteci mesleğinin etik ilkeleri ışığında, iyi niyetle topluma doğru ve güvenilir bilgi sağlama ödev ve sorumluluğunu yerine getirmelidir. Davalılar ise haberin konusu itibarıyla yayımlanmasında kamu yararı bulunduğunu, dava konusu haber içeriğinin basın özgürlüğü kapsamında olduğunu ifade etmiş; bununla birlikte yayının haber verme ve eleştiri hakkının kullanılmasından ibaret olduğunu belirtmiştir.

37. Başvurucunun hakkında söz konusu haberin yapılmasına neden olan olay daha önce U.A.K. hakkında yapılan habere başvurucunun hâkim olarak erişim engeli kararı vermesidir. Başvurucunun söz konusu kararda talep edene yönelik olarak "oyuncu bozuntusu" denilmesini kişilik haklarına saldırı olarak gördüğü ve bu nedenle erişim engeline karar verdiği anlaşılmaktadır (bkz. § 7). Basın özgürlüğüne müdahale teşkil ettiğinde tartışma bulunmayan bu hukuki yorumun yapılan ikinci haberde eleştiriye konu edilmesi ise elbette kural olarak basın özgürlüğü güvencesindedir. Nitekim haberde, söz konusu paylaşıma ilişkin yapılan diğer haberlere bir müdahalede bulunulmazken sadece Yeni Akit haber sitesine erişim engeli getirilmesi okuyucuya duyurulmuş ve bu durum basın özgürlüğü bağlamında eleştirilmiştir. Öte yandan aynı haberde U.A.K. hakkındaki ceza yargılaması sonucuna da yer verildiği, buna göre ikinci haberin yapıldığı sırada U.A.K.nin söz konusu paylaşımı yaptığı konusunda yeterli delil bulunmaması nedeniyle verilen beraat kararından davalıların haberdar olduğu açıktır. Bununla birlikte haberde bu kararın da davalı haber sitesince tatmin edici bulunmayarak eleştirildiği anlaşılabilmektedir (bkz. § 8). Dolayısıyla habere göre U.A.K. hakkında beraat kararı verilmiş olsa da başvurucunun verdiği erişim engeli kararı, ezana hakaret eden biri lehine basın özgürlüğünü ihlal etmektedir. Bu durumda haberin yeterli olgusal temellere sahip olduğu, diğer bir deyişle haberin basının ödev ve sorumluluklarına aykırı olduğunun söylenemediği görülmekle çatışan haklar arasındaki dengeleme bakımından davanın diğer koşullarına eğilmek gerekir.

38. Yargının işleyişine ilişkin meseleler kamu yararına ilişkin tartışmalar alanındadır. Bu çerçevede onun toplum için özel görevini hesaba katmak gerekir. Hukuk devletinin temel değeri olan adaletin teminatı olarak yargı, vatandaşların güvenine sahip olmalıdır. Hâkimlerin, adalet sisteminin işlemesi için vazgeçilmez önemi ile hem yargılamalardaki diğer dava süjelerine hem de genel olarak halka güven telkin etmesi gereken rolleri gözönüne alındığında hakaret içeren ve küçük düşürücü sözlerden korunmaları gerekir. Özellikle hâkim ve savcıların konumları gereği bunlara cevap verememesi de dikkate alındığında bu husus önem kazanmaktadır (bazı değişikliklerle birlikte bkz. Emin Aydın (2) [2. B.], B. No: 2013/3178, 25/6/2015, § 48; Morice/Fransa [BD], B. No: 29369/10, 23/4/2015, § 128). Bununla birlikte elbette yargı makamlarının hukuki yorumları ve dolayısıyla yargı kararları da demokratik bir toplumda eleştiriden bütünüyle muaf değildir.

39. Somut olayda başvurucunun bir haber hakkında hâkim sıfatıyla verdiği erişim engeli kararının yeni bir habere konu olması, bu doğrultuda başvurucunun verdiği kararın eleştirilmesi basın özgürlüğü içinde tabii bir durumdur. Haberin bütününe bakıldığında başvurucunun ezana hakaret eden bir paylaşım hakkındaki birçok haber sitesi içinden sadece Yeni Akit haber sitesine erişim engeli getirmesi, dava konusu haberde ayrımcı bulunmuş ve bunun basına sansür olduğu değerlendirmesi yapılmıştır. Ezana hakaret eden paylaşımı -her ne kadar yeterli delil elde edilemediği için hakkında beraat kararı verilmiş olsa da- U.A.K.nin yaptığını kabul eden habere göre; başvurucunun paylaşım hakkındaki habere erişim engeli kararı vermesi, ezana yapılan hakareti "ödüllendirme" anlamına gelmektedir. Bu çerçevede bakıldığında başvurucu hakkında yapılan haberde kullanılan dil her ne kadar kaba ve incitici bulunabilse de değer yargısı niteliğindeki bu ifadelerin asgari olgusal temellere sahip olmadığından bahsedilemediği için olayda basın özgürlüğü sınırının aşıldığı, ifadelerin başvurucuya hakaret boyutuna vardığı söylenememektedir. Ayrıca haberde başvurucunun adına ve görev yaptığı mahkemeye açıkça yer verilmiş olmasının ise başlı başına başvurucunun hedef gösterildiği anlamına gelmeyeceği değerlendirilmiştir.

40. Sonuç olarak dava konusu haberin genel yarara ilişkin güncel bir kamusal tartışmaya katkı sunduğu, haberdeki ifadelerin asgari temelden yoksun salt kişilik haklarına saldırı mahiyetinde olmayıp sert eleştiri kapsamında kaldığı ve bu hususların Mahkeme kararında ilgili ve yeterli bir gerekçeyle ortaya konulduğu değerlendirilmiştir. Bu itibarla yukarıdaki değerlendirmelerin tamamı ve yargı mercilerinin farklı çıkarları dengelerken sahip oldukları takdir payları da dikkate alındığında, Mahkemenin verdiği kararla başvurucunun şeref ve itibarının korunması hakkı kapsamındaki devletin pozitif yükümlülüklerinin ihlal edilmediği sonucuna varılmıştır.

41. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 17. maddesinin birinci fıkrasında güvence altına alınan kişinin şeref ve itibarının korunması hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kamuya açık belgelerde başvurucunun kimliğinin gizli tutulması talebinin KABULÜNE,

B. Şeref ve itibarın korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan şeref ve itibarın koruması hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

D. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

E. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 27/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Ö.K. [1. B.], B. No: 2023/12699, 27/5/2025, § …)
   
Başvuru Adı Ö.K.
Başvuru No 2023/12699
Başvuru Tarihi 13/2/2023
Karar Tarihi 27/5/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, yapılan haber nedeniyle şeref ve itibarının korunması hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Olmadığı

IV. İLGİLİ HUKUK



Mevzuat Türü Mevzuat Tarihi/Numarası - İsmi Madde Numarası
Kanun 4721 Türk Medeni Kanunu 24
25
6098 Türk Borçlar Kanunu 49
58
5187 Basın Kanunu 3
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi