logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Yılmaz Temel [1. B.], B. No: 2023/19448, 24/6/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YILMAZ TEMEL BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2023/19448)

 

Karar Tarihi: 24/6/2025

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Yılmaz AKÇİL

Raportör

:

Soner GÖÇER

Başvurucu

:

Yılmaz TEMEL

Vekilleri

:

Av. Nuray ÖZDOĞAN

 

 

Av. Filiz ÖLMEZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, bu dönemde düzenlenen güvenlik operasyonu sırasında meydana gelen ölüm nedeniyle yaşam hakkının, aile üyelerinin katılımıyla, dinî inançlara uygun bir törenle defin yapılamaması nedeniyle kötü muamele yasağı ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Olayın gerçekleştiği tarihlerde PKK terör örgütünün silahlı ayaklanma girişimine karşı Cizre'de sokağa çıkma yasağı ilan edilmiştir. Özellikle Cudi Mahallesi ve çevresinde yürütülen güvenlik operasyonlarında terörist unsurlarla güvenlik güçleri arasında şiddetli çatışmalar yaşanmıştır. Terör örgütü mensuplarının ağır silahlar ve bombalar kullandığı terör saldırılarında çok sayıda güvenlik görevlisi yaralanmış, birçok görevli ise şehit olmuştur (bu olaylar ve sokağa çıkma yasakları hakkında arka plan bilgisi ile ayrıntılı açıklamalar için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri [GK], B. No: 2017/37897, 5/7/2022, §§ 16-28, 342).

3. 25/2/2016 tarihinde yapılan somut başvuruda başvurucu Yılmaz Temel, kardeşi İ.T.nin operasyon yürütülen bölgede bulunan Bostancı Sokak No. 23 adresindeki bir binanın bodrum katındayken güvenlik güçlerince öldürüldüğü yönünde güçlü şüpheler bulunduğunu ileri sürmüştür.

4. Başvurucu, İ.T.nin cesedinin bulunarak yakınlarına teslim edilmesi, terörle mücadele operasyonlarında orantısız güç kullanımının önüne geçilmesi, ayrıca mülki amirliklerce ilan edilen sokağa çıkma yasağı uygulanmasının engellenmesi için Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 73. maddesi uyarınca geçici tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Şırnak Valiliğinden başvurucunun iddiaları hakkında bilgi alınmış ve 29/2/2016 tarihinde Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümünce başvurucunun geçici tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir. Bu kararın ilgili kısmı şöyledir:

"22. Somut olayda başvurucular [N.Y] ve Yılmaz Temel, son olarak Bostancı Sokak No: 23 adresinde olduklarını değerlendirdikleri yakınlarının hayatta olup olmadığı ve hayatlarını kaybetmişlerse cenazelerinin akıbeti hakkında bilgi sahibi olamadıklarını ifade etmektedirler. Diğer başvurucu ise yakınının ölümüne ilişkin etkili soruşturma yürütülmediğini belirtmektedir. Kamu makamlarından alınan bilgilerden başvurucuların yakınlarının anılan adreste olmadığı anlaşılmaktadır (bkz. § 14). Başvurucuların yakınlarının hayatını kaybedip kaybetmediğinin anlaşılabilmesi için ise adli birimlerce DNA testi ve diğer yöntemlerle yürütülen kimlik tespit işlemlerinin sonucunun beklenmesi gerekir.

23. Anayasa Mahkemesi, gerçekleştiği iddia olunan müdahalenin başvurucunun 'yaşamına ya da maddi veya manevi bütünlüğüne' yönelik gerçek ve ciddi bir tehlike oluşturabilecek nitelikte olması hâlinde İçtüzük'ün 73. maddesi uyarınca tedbir değerlendirmesi yapabilmektedir. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden kamu makamlarınca başvurucuların iddialarının aydınlatılması için gerekli işlemlerin yürütüldüğü ve sonucundan Anayasa Mahkemesine ve başvuruculara bilgi verileceği, etkili soruşturma yürütülmediği yönündeki iddiaların ise başvurunun esası incelenirken değerlendirilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından, bu aşamada koşulları oluşmayan tedbir taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir."

5. Süreçte İ.T.nin Cudi Mahallesi Niran Sokak No. 6 (operasyon haritasına göre C-3154) adresindeki binada 22/2/2016 tarihinde yapılan aramada ölü bulunduğu anlaşılmıştır. Başvurucu vekili 25/9/2018 tarihinde gönderdiği ek beyanında İ.T.nin ölümüyle ilgili olarak Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) yürütülen soruşturmada kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu karara yaptıkları itirazın da reddedildiğini belirterek ilgili karar örneklerini bireysel başvuru dosyasına sunmuştur.

6. Başvurucunun kardeşi İ.T. silahlı çatışmaların sona ermesinin ardından 22/2/2016 tarihinde C-3154 numaralı binada yapılan aramada örgüt üyesi olduğu değerlendirilen 6 (altı) şahısla birlikte ölü olarak bulunmuştur [C-3154 numaralı binada 17/2/2016-20/2/2016 tarihleri arasında yapılan aramalarda ise örgüt üyesi olduğu değerlendirilen on üç şahsın cesedi bulunmuştur (Ethem Yaşli ve Nihat Yalçın, B. No: 2016/3646, 2/5/2023, § 6)]. Aynı gün düzenlenen Olay Yeri İnceleme Tutanağı'na göre binada birden fazla otomatik tüfek (bazılarının fişek yatağı, şarjörü dolu AK-47/Kalaşnikof), otomatik tüfek şarjörü ve fişeği, deforme olmuş bir telsiz, telefon, dizüstü bilgisayar tespit edilmiştir. Söz konusu ateşli silahlar, ateşli silah ürünleri ile diğer deliller muhafaza altına alınmıştır. Güvenlik güçlerince tutulan tutanaklardan (telsiz kayıtları çözümlemesinden) C-3154 koduyla belirtilen bina ve çevresinin operasyonlar sırasında terör örgütü mensuplarınca kullanıldığı, güvenlik güçlerine bu binadan ateş açıldığı ve çatışmaların yaşandığı anlaşılmıştır (detaylı çatışma bilgileri ve olay örgüsü için bkz. Gazal Kolanç ve diğerleri).

7. Aynı gün ceset üzerinde ölü muayene işlemleri yapılmış, kesin ölüm nedeninin tespiti için ceset Malatya Adli Tıp Kurumuna sevk edilmiştir. Ceset ve üzerindeki kıyafetlerden biyolojik numune ve parmak izi alınarak deliller balistik inceleme için ilgili laboratuvarlara gönderilmiştir. 28/7/2016 tarihli otopsi raporu uyarınca İ.T.nin ölümünün ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası ve kemik kırıkları ile birlikte beyin ve iç organ değişimleri sonucu meydana geldiği ifade edilmiştir. Ayrıca raporda, ileri derecede çürüme nedeniyle ölüm zamanının tespit edilemediği ve vücuttan ateşli silah mermi çekirdeği elde edilemediği belirtilmiştir.

8. Güvenlik güçleri tarafından çatışmaların da devam ettiği bölgede yapılan araştırma sonucu olay yerini gören ve kayıt yapan kamuya ya da özel şahıslara ait kamera ve/veya tanık tespit edilememiştir. Diğer taraftan İ.T.den alınan numuneler üzerinde yapılan inceleme sonucu İ.T.nin yanak svabında ve kıyafetlerinde atış artığına rastlanmıştır.

9. Emniyet birimleri tarafından yapılan inceleme sonucu 2011, 2012, 2014 ve 2016 yıllarında sırasıyla Çanakkale, Eskişehir ve Cizre Terörle Mücadele ekipleri tarafından terör örgütü propagandası yapma eyleminden ötürü İ.T. hakkında işlem yapıldığı, ayrıca İ.T.nin Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi, Ağrı ve Mardin Sulh Ceza Hâkimliklerinin kararları ile terör suçundan aranan şahıslar arasında olduğu görülmüştür.

10. İ.T.nin babası Kerem Temel 10/5/2016 tarihinde müşteki sıfatıyla alınan ifadesinde; oğlunun 2010 yılında Anadolu Üniversitesini kazanarak eğitimine başladığını, 2013 yılında iletişimlerinin kesildiğini, ağabeyinin Eskişehir'e gittiğinde İ.T.nin okula iki aydır gitmediğini öğrenmeleri üzerine kolluğa kayıp başvurusu yaptıklarını, 2016 yılında terör olaylarının artması üzerine televizyon kanallarından ve çevreden oğlunun öldüğüne ilişkin duyumlar aldığını, DNA testi için numune vermesi sonucunda oğlunun öldüğünü kesin olarak öğrendiğini, cenazeyi alarak köylerine defnettiklerini, oğlunun ne şekilde öldüğünü bilmediğini, bu aşamada kimseden şikâyeti olmadığını beyan etmiştir.

11. Soruşturma sürecinde Cumhuriyet savcısı huzurunda 10/9/2016 tarihinde yapılan fotoğraftan teşhis uygulamasında Fırtına kod adlı gizli tanık, İ.T.yi teşhis etmiştir. Gizli tanık beyanında İ.T.yi Fuat adıyla tanıdığını, Fuat'ın terör örgütünün Cizre sorumlusu olduğunu, örgüt adına silahlı/silahsız eylemlerde bulunduğunu ifade etmiştir. Ayrıca bir başka fotoğraftan teşhis uygulamasında bir dönem terör örgütünde yer alan H.E. de İ.T.yi teşhis etmiş; beyanında İ.T.yi Fuat olarak tanıdığını, Fuat'ın kırsaldan gelen, kadrolu olarak tabir edilen şahıslardan olduğunu, örgüt adına ideolojik eğitim verdiğini, hendek kazılması sürecinde Fuat'ın bizzat denetim yaptığını ifade etmiştir. Diğer taraftan güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen internet taramasında terör örgütünü destekleyen yayınlar yapan internet sitelerinde de İ.T.nin terör örgütü mensubu olarak anıldığı tespit edilmiştir.

12. Soruşturmada 26/6/2018 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Gerekçede, elde edilen deliller uyarınca İ.T.nin terör örgütü üyesi olduğunun tespit edildiği ve terör örgütüne yönelik operasyonlar sırasında kanunun/emrin yerine getirilmesi kapsamında gerçekleşen ölüm olayında hukuka uygunluk koşullarının bulunduğu ifade edilmiştir. Söz konusu karara yönelik itiraz, Şırnak Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 7/8/2018 tarihinde reddedilmiştir. Ret gerekçesinde operasyonların arka planına ve güç kullanımına ilişkin mevzuata dair kapsamlı açıklama yapılarak güvenlik güçlerinin terörist grupla yaşadıkları silahlı çatışma sırasında, terörle mücadele çerçevesinde aldıkları emri yerine getirdikleri esnada kanunun verdiği yetkiyi kullanarak terör örgütü mensubu olduğu tespit edilen İ.T.yi etkisiz hâle getirdikleri sonucuna ulaşıldığı, bu bağlamda Başsavcılık kararında hukuka aykırılık bulunmadığı ifade edilmiştir.

13. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

14. Somut başvurunun kişi yönünden 2016/3646 başvuru numaralı bireysel başvuru dosyasından ayrılmasına ve ayrılan dosyanın 2023/19448 başvuru numarasına kaydedilmesine karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Yaşam Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu; ölümün güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımı nedeniyle meydana geldiğini, ölüm olayıyla ilgili etkili bir soruşturma yapılmadığını belirterek yaşam hakkının maddi ve usul boyutlarının ihlal edildiğini iddia etmiştir. Adalet Bakanlığı görüşünde, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulabilmesi için olağan başvuru yollarının tüketilmesi gerektiği oysa başvurucuların hak ihlali iddialarıyla ilgili telafi sağlamaya elverişli idari ve adli yollara müracaat etmeksizin doğrudan Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundukları, bu nedenle başvurunun kabul edilemez bulunması gerektiği belirtilmiştir.

16. Soruşturma safahatında yargı mercileri tarafından yapılan tespitler ve başvurucuların iddiaları dikkate alındığında başvurucunun iddiaları, yaşam hakkının öldürmeme yükümlülüğüne ilişkin maddi boyutu ile etkili soruşturma yürütme yükümlülüğüne ilişkin usul boyutu kapsamında incelenmelidir.

17. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

18. Aynı olaya ve soruşturma sürecine ilişkin olarak İ.T.nin annesi ve babasının yaptığı başka bir bireysel başvuruda (Gözel Temel ve Kerem Temel B. No: 2018/29404, 4/10/2023) İ.T.nin ölümü ile neticelenen olay ve soruşturma süreci incelenmiş ve yaşam hakkı yönünden bir ihlal bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Bahsi geçen Gözel Temel ve Kerem Temel kararında şu tespitler yapılmıştır (anılan kararda bkz. §§ 20-23):

i. Devletin yaşam hakkına müdahalesinin Anayasa'ya uygun olabilmesi için sağlanması gereken ilk ölçüt müdahalenin kanuni bir dayanağının bulunmasıdır. Güvenlik kuvvetlerinin güç ve silah kullanımını düzenleyen mevzuatın hangi durumlarda ve ne ölçüde güç kullanılacağını belirleyen, gücün kötüye kullanımını, keyfîliği önlemeye ve yaşam hakkına yapılan müdahalelerin asgari düzeyde tutulmasını sağlamaya yönelik yeterli ve açık kurallar içerdiği, dolayısıyla kanunilik şartını sağladığı değerlendirilmiştir.

ii. Yaşam hakkına yapılan müdahalenin ihlale yol açmaması için karşılanması gereken ikinci kriter, müdahalenin Anayasa'nın 17. maddesinin dördüncü fıkrasında sayılan istisnai durumlardan biri kapsamında gerçekleştirilmesidir. Olaya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında toplanan deliller; İ.T.nin terör eylemlerini engellemek için yapılan operasyonlar sırasında güvenlik güçleri ile girdiği silahlı çatışmada, emrin yerine getirilmesi sırasında, kanunun verdiği yetkiyle öldürüldüğünün kabulü için yeterli niteliktedir. Diğer taraftan söz konusu operasyonların gerçekleşme sebebi olan yaygın terör olaylarının ayaklanma olarak nitelendirilmesi gerektiği dikkate alındığında İ.T.nin ölümüyle sonuçlanan güç kullanımının güvenlik kuvvetlerinin hayatlarının korunmasına yönelik meşru müdafaanın yanında Anayasa'nın 17. maddesinde yer alan bir ayaklanmanın bastırılması meşru amacına da matuf olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

iii. Yaşam hakkına yapılan müdahalenin ihlale yol açmaması için karşılanması gereken son kriter, müdahalenin Anayasa'nın 13. maddesi anlamında ölçülülük ilkesine aykırılık taşımamasıdır. Gazal Kolanç ve diğerleri kararında, terör eylemlerinin sona erdirilmesi için yapılan operasyonlar kapsamında yaşam hakkına yönelik gerçekleşen müdahalelerin silahlı bir ayaklanma kapsamında ağır silahlar kullanılarak gerçekleştirilen kesintisiz ve öngörülemez nitelikteki ölümcül terör saldırılarına karşı silahlı ayaklanmayı bastırmak, güvenlik güçleri ve diğer kişilerin yaşamları bakımından ortaya çıkan tehlikeyi bertaraf etmek için yapılan zorunlu ve orantılı bir müdahale olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Gazal Kolanç ve diğerleri, §§ 343-368). Bu noktada başvurucuların yakını İ.T.nin de -Gazal Kolanç ve diğerleri kararında belirtilen ve detaylandırılan operasyonlar kapsamında- güvenlik kuvvetleriyle yaşadığı silahlı çatışma esnasında güç kullanımına bağlı olarak hayatını kaybettiğinin kabulü gerektiğini, dolayısıyla operasyonlar için anılan kararda yapılan nitelendirmenin bu başvuru için de geçerli olduğunu yeniden hatırlatmak gerekir.

iv. Bu perspektiften, üzerinde atış artığı tespit edilen, çok sayıda atışa hazır otomatik silahla birlikte bulunan ve fotoğraftan teşhis tutanaklarına göre PKK örgütü içinde yer aldığı, örgüt adına bazı eylemlerde bulunduğu ifade edilen İ.T.nin zorunlu ve orantılı güç kullanımı sonucu hayatını kaybettiği ve yaşam hakkının maddi boyutu yönünden bir ihlal bulunmadığı değerlendirilmiştir.

v. Somut sürece bakıldığında İ.T.nin cesedinin bulunmasını takiben Başsavcılık tarafından derhâl bir soruşturma başlatıldığı, olay yeri incelemesinin yapıldığı, delillerin toplanıp muhafaza altın alındığı, güvenlik birimleri ile gerekli yazışmaların yapıldığı, otopsi işlemlerinin vakit kaybetmeden gerçekleştirildiği görülmüştür. Süreçte İ.T.den parmak izi ve biyolojik numune alınmış, üzerinde ateşli silah atış artığı tespit edilmiştir. Olay mahallinde ise görüntü kaydeden kamuya ya da özel şahsa ait kamera ile görgü tanığı bulunmadığı yönünde tespit yapılmıştır. Süreçte ayrıca başvurucu Kerem Temel'in müşteki sıfatıyla ifadesine başvurulduğu, İ.T.nin Fotoğraftan Teşhis Tutanakları ile örgüt mensubu kişilerce tespit edildiği anlaşılmıştır.

vi. Anayasa Mahkemesi, soruşturmanın bağımsız kişilerce yürütülmesi kriterinin hiçbir şekilde Cumhuriyet savcılarının ağır silahlarla çatışmaların devam ettiği bir bölgeye bizzat giderek delilleri tespit etmeleri gerektiği şeklinde yorumlanamayacağı kanaatindedir (Gazal Kolanç ve diğerleri, §§ 373, 377). Somut başvuruya konu soruşturmada olay yeri inceleme ve delil toplama işlemlerinin çatışmalara fiilen katılan jandarma ve polis özel harekât birimlerinden ayrı bir yapı içindeki bu uzman birimlerce yerine getirilmesi somut olayın koşullarında soruşturmanın bağımsızlığının sağlanması bakımından önemli bir tedbir olarak değerlendirilmiştir. Buna ek olarak adli kolluk görevlileri, daha sonra tutanağa bağladıkları tüm işlemleri video ve fotoğraflarla kaydederek soruşturmayı yürütmekle görevli Cumhuriyet savcılarının incelemesine imkân sağlamıştır. Soruşturmalar için kritik önemdeki ölü muayene ve otopsi, fotoğraftan teşhis işlemleri ise Cumhuriyet savcılarının bizzat katılımıyla yapılmıştır. Dolayısıyla somut olayda etkili soruşturma yürütme yükümlülüğü kapsamında soruşturmanın bağımsızlığının zedelenmemesi için imkânlar dâhilindeki tüm tedbirlerin alındığı kanaatine ulaşılmıştır.

vii. Somut olayda çatışmalara katılan görevlilerin ifadelerinin alınmaması etkili soruşturma yükümlülüğü ile ulaşılmak istenen amaç bakımından yerine getirilmesi gereken zorunlu ve faydalı bir delil toplama işlemi olarak değerlendirilmemiştir. Bunun da ötesinde devamlılık arz eden ve öngörülemez nitelikteki silahlı çatışmalara katılan operasyonel birliklerin çatışmaların seyrine göre sürekli değişmesi nedeniyle farklı zamanlarda gerçekleşmiş olması son derece muhtemel ölümlerin hangi birim görevlilerince kullanılan güç sonucu meydana geldiğini belirlemek de neredeyse imkânsızdır (Gazal Kolanç ve diğerleri, § 381).

viii. Yukarıda aktarılan safahatı içeren soruşturma sürecinde ölüm olayını çevreleyen koşulların tespitine imkân sağlayan gerekli ve yeterli bilgilerin imkânlar dâhilinde bir bütün olarak elde edildiği, kriminal/laboratuvar incelemelerinin yapıldığı, tanık beyanının alındığı, kimlik teşhisinin yapıldığı ve sürecin makul olduğu değerlendirilebilecek iki buçuk yılda tüketildiği izlenmiştir. Somut olayı çevreleyen son derece zor ve ağır koşullar nazara alındığında ölüm olayı ile ilgili delil toplama işlemlerinin özensiz yürütüldüğü yorumunu getirmek mümkün görünmemektedir. Sonuç itibarıyla yaşam hakkının usul boyutuna yönelik bir ihlal bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

19. İ.T.nin ölümüne ve ölüme ilişkin yapılan soruşturma sürecine ilişkin yukarıda özetlenen Gözel Temel ve Kerem Temel kararında ulaşılan sonuçlardan ayrılmayı gerektiren bir neden bulunmamaktadır.

20. Açıklanan gerekçelerle yaşam hakkının ihlal edilmediğine karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

21. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile özel ve aile hayatına saygı hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların Gazal Kolanç ve diğerleri kararı ile Mehmet İnan (B. No: 2016/228, 20/12/2022) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Yaşam hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile özel ve aile hayatına saygı hakkının ve kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkının İHLAL EDİLMEDİĞİNE,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA,

D. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 24/6/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim Birinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal Olmadığı)
Künye
(Yılmaz Temel [1. B.], B. No: 2023/19448, 24/6/2025, § …)
   
Başvuru Adı YILMAZ TEMEL
Başvuru No 2023/19448
Başvuru Tarihi 25/2/2016
Karar Tarihi 24/6/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sokağa çıkma yasağı uygulaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, bu dönemde düzenlenen güvenlik operasyonu sırasında meydana gelen ölüm nedeniyle yaşam hakkının, aile üyelerinin katılımıyla, dinî inançlara uygun bir törenle defin yapılamaması nedeniyle kötü muamele yasağı ile özel hayata ve aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
Yaşam hakkı Güvenlik güçlerinin ölümcül güç kullanması İhlal Olmadığı
Kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı Tutukluluk (suç süphesi ve tutuklama nedeni) Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkı Cenaze-Defin Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
Kötü muamele yasağı Diğer kötü muamele iddiaları Başvuru Yollarının Tüketilmemesi
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi