logo
Bireysel Başvuru Kararları Kullanıcı Kılavuzu English

(Çetin Koçyiğit [2. B.], B. No: 2023/64287, 28/5/2025, § …)
Kararlar Bilgi Bankasında yayınlanan karar metni
editöryal düzeltmelere tabi tutulmuş olabilir.
   


 

 

 

 

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

ÇETİN KOÇYİĞİT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2023/64287)

 

Karar Tarihi: 28/5/2025

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Yusuf KARABULAK

Başvurucu

:

Çetin KOÇYİĞİT

Vekili

:

Av. Fatih GÖKÇE

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, sosyal medya hesabında yapılan bir paylaşımdan dolayı adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Kastamonu'nun Bozkurt ilçesinde 11/8/2021 tarihinde bir sel felaketi yaşanmış veçok sayıda insan bu olayda can ve mal kaybına uğramıştır. Yaşanan doğal afetin ardından gazeteci İ.K. (müşteki), sosyal medya hesabından 13/8/2021 tarihinde bir paylaşımda bulunmuştur. Yaptığı paylaşımda o dönem Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olan K.K.yı hedef alan iddia ve düşüncelere yer vermiştir. Paylaşımın içeriği şu şekildedir:

 “Sel felaketinde Bozkurt ilçesi yok oldu. Bütün bunlara sen sebep oldun Sayın [K.K.]! Yangın yalanların ile sokakları, insanları tahrik ettin, kışkırttın. Halkı doğru bilgilendirmek için devlet ekstra canhıraş mücadele vermek zorunda kaldı. Sel önlemleri aksadı. Yazıklar olsun! [K.K.] bir milli güvenlik meselesidir!”

3. Bunun üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Kars ili kurultay delegesi olduğunu belirten başvurucu ise söz konusu paylaşımı alıntılayarak "Harbi mal. @[i.]" şeklinde bir gönderi paylaşmıştır.

4. Yapılan şikâyet üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma sonucunda eylemin başvurucu tarafından işlendiğinin anlaşılması üzerine 20/5/2022 tarihli iddianameyle sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçundan başvurucunun cezalandırılması talep edilmiştir. İstanbul Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) görülen davada başvurucunun üzerine atılı hakaret suçunu işlediği sabit bulunarak 1.740 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına kesin olarak karar verilmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şu şekildedir:

"...sanığın kendi kullanımında olduğunu ikrar ettiği sosyal medya hesabı üzerinden katılan tarafından paylaşılan gündeme dair gönderilerin altına katılana hitaben "Harbi mal. @[i.]" şeklinde yorum yapmak suretiyle katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici eylemlerde bulunduğu, sanığın katılanın da belli bir partiye yönelik hakaret içerikli paylaşımlar yaptığına dair iddiasına bahse konu paylaşımlarda açıkça herhangi bir isim zikredilmediğinden aidiyet tespit edilemeyeceğinden bahisle sanığın bunu üzerine alarak karşılıklı hakarette bulunduğu kabul edilemeyeceğinden itibar edilmemiş olup, sanığın bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği anlaşıldığından cezalandırılmasına karar veril[miştir]"

5. Başvurucu kararı 19/6/2023 tarihinde öğrenmiş, 14/7/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

7. Başvurucu yaptığı paylaşımda hakaret içeren bir ifade kullanmadığını, müştekinin halkı kışkırtmak amacıyla yaptığı paylaşıma karşı tepkisini dile getirdiğini belirtmiştir. Bununla birlikte eleştiri veya kaba sözlerin şeref ve saygınlığı incitecek boyutta olmadığını ileri süren başvurucu, benzer nitelikteki sözlerin hakaret kabul edilmediği kararların dikkate alınmayarak hakkında mahkûmiyet kararı verilmesinin adil yargılanma hakkını ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiğini iddia etmiştir.

8. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, ifade özgürlüğü ile şeref ve itibar hakkı arasında adil bir denge kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında bireysel başvuru formunda ileri sürdüğü iddiaları yinelemiştir.

9. Başvuru ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi; Anayasa'nın 26. maddesinde düzenlenen ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olduğunu, toplumun ilerlemesi ve her bireyin gelişmesi için gerekli temel şartlardan birini oluşturduğunu daha önce pek çok kez ifade etmiştir. Bu bağlamda inceleme yaparken ifade özgürlüğünün herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemde olduğu dikkate alınacaktır (Mehmet Ali Aydın [GK], B. No: 2013/9343, 4/6/2015, § 69; Bekir Coşkun [GK], B. No: 2014/12151, 4/6/2015, §§ 34-36).

10. Somut başvuruda sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım sebebiyle başvurucu hakkında görülen ceza yargılamasında hakaret suçunu işlediği gerekçesiyle adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiştir. Söz konusu Mahkeme kararı ile başvurucunun ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahalede bulunulmuştur. İfade özgürlüğüne gerçekleştirilen müdahalenin dayanağı olan 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı değerlendirilmiştir. Müdahalenin başkalarının şöhret veya haklarının korunmasına yönelik önlemlerin bir parçası olduğu ve meşru bir amaç taşıdığı sonucuna varılmıştır. Bu belirlemenin ardından müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygunluk ölçütü açısından incelenmesi gereklidir.

11. Anayasa'nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğüne yapılan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilebilmesi için toplumsal bir ihtiyacı karşılaması ve başvurulabilecek en son çare niteliğinde olması gerekir. Nitekim bu şartları taşımayan bir müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olduğu kabul edilemez (Bekir Coşkun, § 51; Mehmet Ali Aydın, § 68; Tansel Çölaşan [1. B.], B. No: 2014/6128, 7/7/2015, § 51). Buna ilaveten söz konusu müdahaleye ilişkin kamu makamları tarafından ortaya konulan gerekçeler de ilgili ve yeterli olmalıdır (diğerleri arasından bkz. Kemal Kılıçdaroğlu [1. B.], B. No: 2014/1577, 25/10/2017, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri [GK], B. No: 2018/17635, 26/7/2019, § 120; Sırrı Süreyya Önder [GK], B. No: 2018/38143, 3/10/2019, § 60). O hâlde, başvuruya benzer davalarda mahkemelerin taraflardan birinin ifade özgürlüğü ile diğerinin şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge sağlamaları hayati önem taşımaktadır. Bu dengeleme esnasında kullanılması gereken ölçütler genel olarak şunlardır:

i. İfadelerin kim tarafından dile getirildiği (Nihat Zeybekci [1. B.], B. No: 2015/5633, 8/5/2019, § 29; Kemal Kılıçdaroğlu, § 59),

ii. Hedef alınan kişinin kim olduğu, ünlülük derecesi ile ilgili kişinin önceki davranışları, katlanması gereken, kabul edilebilir eleştiri sınırlarının sade bir vatandaş ile karşılaştırıldığında daha geniş olup olmadığı (hedef alınan kişinin kamusal yetki kullanan bir görevli olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Ali Suat Ertosun (7) [2. B.], B. No: 2014/1416, 15/10/2015, § 36; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, §§ 128, 129; Nilgün Halloran [2. B.], B. No: 2012/1184, 16/7/2014, § 45; İlhan Cihaner (2) [1. B.], B. No: 2013/5574, 30/6/2014, § 82; Kadir Sağdıç [GK], B. No: 2013/6617, 8/4/2015, §§ 60-66; hedef alınan kişinin siyasetçi olması nedeniyle yapılan değerlendirmelerin bulunduğu kararlar için bkz. Bekir Coşkun, §§ 66, 67; Ergün Poyraz (2) [GK], B. No: 2013/8503, 27/10/2015, § 56; Kemal Kılıçdaroğlu, §§ 59-61),

iii. İfadelerin genel yarara ilişkin bir tartışmaya katkı sağlayıp sağlamadığı, kamuoyu ile diğer kişilerin düşünce açıklamaları karşısında sahip oldukları hakların ağırlığı (Bekir Coşkun, § 69; Çetin Doğan (2) [GK], B. No: 2014/3494, 27/2/2019, § 62; Ergün Poyraz (2), § 56; Kadir Sağdıç, §§ 60-66; İlhan Cihaner (2), §§ 66-73; Nihat Zeybekci, § 32),

iv. Kamuyu bilgilendirme değeri, toplumsal ilginin varlığı ve konunun güncel olup olmadığı (Seray Şahiner Özkan [1. B.], B. No: 2016/6439, 9/6/2021, § 44; İbrahim Okur (2) [1. B.], B. No: 2018/12363, 26/5/2021, § 28),

v. Şikâyetçinin kendisine yöneltilen ifadelere cevap verme olanağının bulunup bulunmadığı (Temel Coşkun[1. B.], B. No: 2017/1632, 29/1/2020, § 33; Şaban Sevinç (2) [1. B.], B. No: 2016/36777, 26/5/2021, § 42; Nihat Zeybekci, § 39),

vi. İfadelerin hedef alınan kişinin hayatı üzerindeki etkisi (Ali Suat Ertosun (2) [2. B.], B. No: 2013/1592, 20/5/2015, § 33; Hüseyin Kocabıyık [1. B.], B. No: 2020/15593, 22/11/2022, § 24),

vii. Cezalandırmaya konu edilen ifadelerin kullanıldıkları bağlamından kopartılıp kopartılmadığı (Nilgün Halloran, § 52; Bekir Coşkun, §§ 62, 63; Önder Balıkçı [2. B.], B. No: 2014/6009, 15/2/2017, § 45; Nihat Zeybekci, § 36),

viii. Başvurucunun yaptırıma maruz kalma endişesinin başvurucu üzerinde caydırıcı etki yaratıp yaratmayacağı (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Ergün Poyraz (2), § 79; Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi [1. B.], B. No: 2014/12482, 8/5/2019, § 46),

ix. Dava konusu söylemlerin maddi vakıaların açıklanması veya değer yargısı olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği (Durmuş Fikri Sağlar (2) [GK], B. No: 2017/29735, 17/3/2021, § 50; Deniz Karadeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/18001, 6/2/2020, §§ 48-49).

12. Somut olayda müşteki, sosyal medya hesabından ülkemizde yaşanan sel felaketinin ardından bir siyasi partinin genel başkanına yönelik eleştirel ifadeler içeren bir paylaşımda bulunmuştur. Başvurucu ise alıntıladığı bu paylaşıma müştekiye hitaben "harbi mal" yazarak kendi sayfasında paylaşmıştır.

13. Başvurucu hakaret suçundan görülen ceza davasında yaptığı savunmada kurultay delegesi olduğu siyasi partinin genel başkanına yönelik yapılan paylaşımın saçma ve kışkırtıcı olduğunu, bu nedenle anılan cevabı verdiğini belirtmiştir. Müştekinin iktidara yakın gazeteci olarak muhalefete yönelik haksız saldırılar içeren bir gönderi paylaşması üzerine gördüğünü, duyduğunu, okuduğunu anlamayan yalan ve iftiralar da bulunan kişi anlamına gelen mal ifadesini kullandığını beyan etmiştir.

14. Mahkeme mahkûmiyet kararı gerekçesinde, yukarıda sayılan ölçütler doğrultusunda somut başvuruya konu olayla doğrudan ilgili olan; ifadelerin kim tarafından kime karşı söylendiği, tartışmanın kim tarafından başlatıldığı ve genel yarara ilişkin olup olmadığı, kamuyu bilgilendirme değeri ile toplumsal ilginin varlığı ve güncelliği, ifadenin bağlamının ne olduğu, müştekinin ifadeye cevap verme imkânına sahip olup olmadığı, bunlarla bağlantılı olarak başvurucunun ifadelerinin müştekiye yönelik sebepsiz ve sırf tahkir amaçlayan keyfî bir saldırı niteliğinde olup olmadığı hususlarını incelemeksizin, sadece başvurucunun kullandığı ifadeyi belirtmekle yetinmiştir. Başvurucunun müşteki hakkında ileri sürdüğü belli bir partiye yönelik hakaret içeren paylaşımlarda bulunduğuna ilişkin savunmasını ise müştekinin paylaşımında bir isim zikredilmemesi sebebiyle aidiyet unsuru oluşmadığından yerinde görmemiştir. Sonuç olarak kullanılan ifadeyle müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici eylemde bulunulduğu gerekçesiyle başvurucunun adli para cezasıyla mahkûmiyetine karar verilmiştir.

15. Başvurucu, beyanına göre siyasi parti üyesi sıfatıyla gazeteci olan müştekinin eleştirisine cevap vermiştir. Tartışma konusunun sel felaketi gibi toplumun genel yararına ilişkin güncel bir konuda olduğu da açıktır. Dahası başvurucunun cezalandırılmasına konu ifadenin müştekinin dile getirdiği eleştirilere tepki bağlamında kullanıldığında da kuşku yoktur. Anayasa Mahkemesinin benzer uyuşmazlıklarda pek çok kez altını çizdiği üzere, bir kimse aleyhine sarf edilen sözün bağlamı öncelikle değerlendirilmeye muhtaçtır. Zira bir ifadenin hakaret boyutuna varıp varmadığı tespit edilirken kullanıldığı bağlamdan kopartılmaksızın, olayın bütünlüğü içerisinde ele alınması gerekir (Cem Atmaca [2. B.], B. No: 2018/6030, 8/9/2021, § 37; Nilgün Halloran, § 52; Önder Balıkçı, § 45).

16. Öte yandan başvurucunun kullandığı mal ifadesi kaba bir söz olup, muhatabını incitici bir yönü de bulunmaktadır. Ancak kullanılan dil ve üslup muhatabı rahatsız etmeye elverişli olsa dahi demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden olan ve toplumun ilerlemesi ve bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini teşkil eden ifade özgürlüğünün sadece kabul gören veya zararsız yahut kayıtsızlık içeren bilgiler ya da fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğu Anayasa Mahkemesince pek çok kez vurgulanmıştır (Hüseyin Kocabıyık, § 23; Emin Aydın (2) [2. B.], B. No: 2013/3178, 25/6/2015, § 35; Bekir Coşkun, § 52). Üstelik somut olayda müştekinin gazeteci olduğu gözönünde bulundurulduğunda konumu gereği başvurucuya cevap verme ve cevabını kamuoyunda geniş kitlelere ulaştırma imkânına sahip olduğu da gözardı edilmiştir (Hüseyin Kocabıyık, § 24). Bu bağlamda müştekinin başlattığı bir tartışmada kendisine yönelik eleştirilere daha fazla tahammül etmesi gerekip gerekmediği değerlendirilmemiştir.

17. Bunlara ilaveten Anayasa Mahkemesi çok sayıdaki kararında, ifade özgürlüğüne gerekçesiz olarak veya Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılamayan bir gerekçe ile yapılan müdahalelerin Anayasa'nın 26. maddesini ihlal edeceğini ifade etmiştir (Kemal Kılıçdaroğlu, § 58; Bekir Coşkun, § 56; Tansel Çölaşan, § 56; Zübeyde Füsun Üstel ve diğerleri, § 120). Yukarıdaki tespitlere karşın başvurucunun ifade özgürlüğü ile ifadelerin muhatabının şeref ve itibarının korunması hakkı arasında adil bir denge kurmaya çalışmayan; yalnızca soyut bir değerlendirmeyle söz konusu ifadelerin hakaret suçunu oluşturduğunu kabul eden ilk derece mahkemesinin gerekçesinin; mahkûmiyetin zorunlu toplumsal bir ihtiyaca karşılık geldiğini ortaya koyacak nitelikte, başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahale için ilgili ve yeterli olduğunu söylemek mümkün olmamıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun ifade özgürlüğüne yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olmadığı sonucuna ulaşıldığından Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

19. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 50.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

20. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

21. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa'nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin ifade özgürlüğünün ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere İstanbul Anadolu 58. Asliye Ceza Mahkemesine (E.2023/141, K.2023/516) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 34.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

G. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

H. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 28/5/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

I. KARAR KİMLİK BİLGİLERİ

Kararı Veren Birim İkinci Bölüm
Karar Türü (Başvuru Sonucu) Esas (İhlal)
Künye
(Çetin Koçyiğit [2. B.], B. No: 2023/64287, 28/5/2025, § …)
   
Başvuru Adı ÇETİN KOÇYİĞİT
Başvuru No 2023/64287
Başvuru Tarihi 14/7/2023
Karar Tarihi 28/5/2025

II. BAŞVURU KONUSU


Başvuru, sosyal medya hesabında yapılan bir paylaşımdan dolayı adli para cezasına hükmedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

III. İNCELEME SONUÇLARI


Hak Müdahale İddiası Sonuç Giderim
İfade özgürlüğü İfade özgürlüğü - şeref ve itibar dengesi İhlal Yeniden yargılama
İhlal Manevi tazminat
  • pdf
  • udf
  • word
  • whatsapp
  • yazdir
T.C. Anayasa Mahkemesi