|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
AHMET OLUÇ BAŞVURUSU
|
|
(Başvuru Numarası: 2023/80054)
|
|
|
|
Karar Tarihi: 9/12/2025
|
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
|
|
KARAR
|
|
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
|
Üyeler
|
:
|
Yusuf Şevki HAKYEMEZ
|
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
|
İrfan FİDAN
|
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
Raportör
|
:
|
Aydın DEMİREL
|
|
Başvurucu
|
:
|
Ahmet OLUÇ
|
|
Vekili
|
:
|
Av. Yavuz CAN
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, hukuka aykırı olarak düzenlendiği iddia edilen müddetnameye itirazın reddi nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
A. Ceza Davasına İlişkin Süreç
2. Başvurucu, silahlı terör örgütüne üye olma isnadıyla 5/1/2021 tarihinde gözaltına alınıp 8/1/2021 tarihinde tutuklanmıştır.
3. Yapılan yargılama sonunda 28/9/2021 tarihli duruşmada İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi (terör suçlarına ve örgütlü suçlara bakmakla görevli) başvurucunun Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine karar vermiştir.
4. Gerekçeli karara göre;
i. Başvurucuya 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 314. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca FETÖ/PDY'ye üye olma suçundan verilen ceza 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddesi uyarınca artırılmıştır. 5237 sayılı Kanun'un 62. maddesi uyarınca yapılan indirim sonrası başvurucunun neticeten altı yıl on üç ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve infazın başvurucunun terör örgütü mensubu olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 58. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre gerçekleştirilmesine karar verilmiştir. Ayrıca başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği yönünden tutukluluk hâlinin devamına karar verildiği anlaşılmaktadır.
ii. Başvurucuya 5237 sayılı Kanun'un 204. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca resmî belgede sahtecilik suçundan verilen ceza 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca artırılmıştır. 5237 sayılı Kanun'un 62. maddesi uyarınca yapılan indirim sonrası başvurucunun neticeten iki yıl altı ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve infazın başvurucunun terör örgütü mensubu olması nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 58. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre gerçekleştirilmesine karar verilmiştir.
5. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi 13/1/2022 tarihinde istinaf talebini resmî belgede sahtecilik suçu yönünden kesin, silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden temyiz yolu açık olmak üzere reddetmiştir. Başvurucunun silahlı terör örgütü üyeliği yönünden tutukluluk hâlinin devamına karar verilmiştir.
6. 23/2/2022 tarihinde düzenlenen müddetnameye göre başvurucunun resmî belgede sahtecilik suçundan aldığı iki yıl altı aylık hapis cezası 3713 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca dörtte üç oranında infaz edilecektir. Buna göre 5/1/2021 ile 8/1/2021 tarihleri arasındaki gözaltı süresinin mahsubu sonrası başvurucunun 18/11/2022 tarihinde koşullu olarak, 4/7/2023 tarihinde ise hak ederek tahliye edilebileceği anlaşılmaktadır.
7. Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) üzerinden yapılan incelemede Ceza İnfaz Kurumunun 18/11/2022 tarihinde düzenlediği belgeye göre resmî belgede sahtecilik suçu yönünden başvurucunun 18/11/2022 tarihinden geçerli olmak üzere tahliyesine karar verildiği ancak başka suçtan tutukluluk hâlinin devam etmesi sebebiyle serbest bırakılmadığı belirtilmiştir.
8. Yargıtay 3. Ceza Dairesi 18/10/2022 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden verilen mahkûmiyet kararını onamıştır.
9. 14/12/2022 tarihinde düzenlenen müddetnameye göre başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan aldığı altı yıl on üç aylık hapis cezası 3713 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca dörtte üç oranında infaz edilecektir. Buna göre mahkûmiyetin infazına 18/11/2022 tarihinde başlandığı ifade edilmekle birlikte başvurucu 7/3/2028 tarihinde koşullu olarak, 13/12/2029 tarihinde ise hak ederek tahliye edilecektir.
10. Söz konusu müddetname 15/12/2022 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
B. Bireysel Başvuruya İlişkin Süreç
1. İzmir 2. İnfaz Hâkimliği Nezdindeki Süreç
11. Başvurucu 22/5/2023 tarihinde yaptığı itirazda resmî belgede sahtecilik suçunun örgüt üyesiymiş gibi infaz edilmesi, tutukluluk süresinin resmî belgede sahtecilikten mahsup edilmesi ile açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlikten yararlanma imkânının elinden alınmasından şikâyetçi olmuştur.
12. 23/5/2023 tarihinde İzmir 2. İnfaz Hâkimliği başvurucunun mahsup ve müddetnameye itirazı ile açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlik taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermiştir. Kararda özetle başvurucunun infazına ilişkin düzenlenen müddetnamenin usul ve yasaya uygun olduğu, mahkûmiyete ilişkin karardan resmi belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyete ilişkin kararda eylemin terör örgütü üyeliği kapsamında işlendiği kanaatiyle 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesi gereğince cezada artırıma gidildiği, infazın da buna göre gerçekleştirildiği ifade edilmiştir. Buna göre açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlik bakımından belirlenen infaz oranında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
13. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 19/7/2023 tarihinde İzmir 2. İnfaz Hâkimliği kararına yapılan itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.
14. Nihai karar 1/8/2023 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
2. İzmir 1. İnfaz Hâkimliği Nezdindeki Süreç
15. Başvurucu 22/5/2023 tarihinde verdiği dilekçede resmî belgede sahtecilik suçunun örgüt üyesiymiş gibi infaz edilmesi, tutukluluk süresinin resmî belgede sahtecilikten mahsup edilmesi ile açık ceza infaz kurumuna ayrılma ve denetimli serbestlikten yararlanma imkânının elinden alınmasından şikâyetçi olmuştur.
16. 6/6/2023 tarihinde İzmir 1. İnfaz Hâkimliği başvurucunun müddetnameye itirazının reddine, denetimli serbestlikten yararlanma talebinin ise başvuru hakkı bulunmadığından reddine karar vermiştir. Kararda özetle müddetnamenin usul ve yasaya uygun olduğunun ifade edildiği, şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olan ancak vekil vasıtası ile iletilen denetimli serbestliğe ayrılma talebi ile iyi hâl değerlendirmesi yapılmayan ve iyi hâlli olduğuna ilişkin karar bulunmayan başvurucunun açık ceza infaz kurumuna ayrılma taleplerinin reddine karar verildiği görülmektedir.
17. İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi 19/7/2023 tarihinde İzmir 1. İnfaz Hâkimliği kararına yapılan itirazın kesin olarak reddine karar vermiştir.
18. Nihai karar 31/7/2023 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.
19. Başvurucu, nihai kararlara yönelik olarak süresi içinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
20. Komisyon tarafından adli yardım talebinin kabulüyle başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia
21. Başvurucu, resmî belgede sahtecilik suçu yönünden düzenlenen müddetnamede infazın henüz kesinleşmeyen örgüt üyeliği suçu gözetilerek hesaplanması nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesi ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, yapılacak incelemede konuya ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında somut olayın şartları gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlığın görüşüne karşı başvuru formundakine benzer iddialarda bulunmuştur.
22. Başvuru, suçta ve cezada kanunilik ilkesi kapsamında incelenmiştir.
23. Anayasa Mahkemesi Yunis Karataş ([GK], B. No: 2021/34231, 26/1/2023) ve Efendi Yaldız ([1. B.], B. No: 2013/1202, 25/3/2015) başvurularında mahkûmiyet kararı sonrasında verilen cezanın infazının Anayasa’nın 38. maddesi kapsamında incelenip incelenemeyeceği hususunda değerlendirmelerde bulunmuştur. Buna göre ilk olarak ceza kabul edilen bir tedbir ile cezanın infazı veya uygulanmasını ilgilendiren bir tedbir arasında ayrım yapılmalıdır. Ancak ceza teşkil eden bir tedbir ile cezanın infazını ilgilendiren bir tedbir arasındaki ayrım her zaman net olmayabilecektir. Bunun sonucu olarak da cezaya hükmedildikten sonra veya ceza infaz edilirken idari yetkililer ve mahkemeler tarafından yapılacak uygulamaların cezayı veren mahkemenin öngördüğü, kapsamını belirlediği cezanın farklı tanımlanmasına veya değiştirilmesine yol açabileceği ihtimali gözardı edilmemelidir. Aksi takdirde idari yetkililer veya mahkemelerin verilen cezanın kapsamını geçmişe dönük olarak, mahkûm edilen kişinin suçu işlediği veya cezaya çarptırıldığı zamanda böyle bir gelişmeyi öngöremeyecek ve zararına olacak şekilde yeniden tanımlayan tedbirler alabileceği kabul edilecektir. Hükümlü hakkında uygulanan tedbirin bir suçtan kaynaklanan bir mahkûmiyetin sonucu olup olmadığı, tedbirin niteliği, amacı, mahkemeler ve yetkili idari makamlar açısından nasıl kabul edildiği, tedbirin alınmasında ve uygulamasındaki usullerin ve tedbirin ağırlığı değerlendirilerek Anayasa’nın 38. maddesinin güvencesi altında olup olmadığı tespit edilmelidir. Sonuç olarak koşullu salıverilme hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususu, cezanın ceza infaz kurumunda çektirileceği süreyi etkilediği için hükmedilen mahkûmiyetin ve buna ilişkin cezanın kapsamını değiştiren bir niteliğe bürünmektedir ve Anayasa’nın 38. maddesi çerçevesinde değerlendirilmelidir.
24. Somut olayda İzmir 13. Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma ve resmî belgede sahtecilik suçlarından mahkûmiyetine karar vermiştir. Her iki suç yönünden 3713 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca artırım yapılmış ve infazın başvurucunun terör örgütü mensubu olduğu kanaatiyle 5237 sayılı Kanun'un 58. maddesinin (9) numaralı fıkrası uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejimine göre gerçekleştirilmesine hükmedilmiştir (bkz. §§ 3, 4).
25. Resmî belgede sahtecilik suçu yönünden verilen mahkûmiyetin 13/1/2022 tarihinde kesinleşmesi üzerine düzenlenen 23/2/2022 tarihli müddetname ile söz konusu infazın 3713 sayılı Kanun'un 17. maddesi uyarınca dörtte üç oranında çektirilmesine karar verilmiştir (bkz. § 6). Bu suçtan kurulan mahkûmiyet 18/11/2022 tarihinde infaz edilmiş ancak başvurucunun hâlen silahlı terör örgütü üyeliğinden tutuklu bulunduğu gözetilerek tahliye işlemi gerçekleştirilmemiştir (bkz. § 7). Önceki müddetnamenin geçerliliğini yitirmesi sonrası 14/12/2022 tarihinde düzenlenen yeni müddetnamede ise başvurucunun sadece silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden infazı ele alınmış ve müddetname 15/12/2022 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir (bkz. §§ 9, 10).
26. Başvurucu 14/12/2022 tarihli müddetnameyi tebliğ almasına rağmen 22/5/2023 tarihinde infazı tamamlanan resmî belgede sahtecilik suçu yönünden düzenlenen ve geçerliliği kalmayan müddetnameye yönelik itirazlarını sunmuştur. Söz konusu itirazlar reddedilmiştir (bkz. §§ 11-17).
27. Bu açıklamalar ışığında başvurucunun infazı tamamlanan ve artık bir geçerliliği kalmayan müddetnameye yönelik itirazı yeni bir müddetname düzenlenmesinden sonra ileri sürdüğü, müddetnameye itiraz tarihi itibarıyla silahlı terör örgütü üyeliği suçu yönünden verilen mahkûmiyet kararının kesinleştiği, mahkûmiyete ilişkin kararda resmî belgede sahtecilik suçunun 3713 sayılı Kanun'un 4. maddesinde düzenlenen terör amacıyla işlenen suçlardan olduğunun kabulü ile aynı Kanun'un 5. maddesi kapsamında artırım yapıldığı anlaşılmaktadır.
28. Sonuç olarak mahkûmiyet kararında başvurucu hakkındaki resmî belgede sahtecilik suçu yönünden suçun terör amacıyla işlendiği yönündeki tespitlerin yanı sıra silahlı terör örgütü üyeliği suçu yönünden verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra başvurucunun geçerliliği kalmayan müddetnameye yönelik itirazlarının reddi nedeniyle suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın dayanaktan yoksun olduğu anlaşılmaktadır.
29. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 48. maddesinin (2) numaralı fıkrasında açıkça dayanaktan yoksun başvuruların Anayasa Mahkemesince kabul edilemezliğine karar verilebileceği belirtilmiştir. Bu bağlamda bir ihlal bulunmadığı açık olan başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu [2. B.], B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 24).
30. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Diğer İhlal İddiaları
31. Başvurucunun;
i. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerden yararlandırılmadığına ilişkin şikâyetin Mustafa Takyan ([GK], B. No: 2020/27974, 15/12/2021) kararı doğrultusunda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle;
ii. Silahlı terör örgütü üyeliği yönünden verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra resmî belgede sahtecilik suçu yönünden infazın örgüt üyesi gibi gerçekleştirilmesinin masumiyet karinesini ihlal ettiğine ilişkin şikâyetinin Hikmet Balabanoğlu kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle;
iii. Resmî belgede sahtecilik suçundan mahkûmiyet kararı sonrası tutmanın hukuka aykırı olduğundan bahisle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetinin Ç.Ö. ([GK], B. No: 2014/5927, 19/7/2018) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle;
iv. Açık ceza infaz kurumuna ayrılma talebinin reddi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetinin Ömer Faruk Gergerlioğlu (2) ([2. B.], B. No: 2021/30782, 20/11/2024)kararı doğrultusunda konu bakımından yetkisizlik nedeniyle;
v. Denetimli serbestlikten yararlanma talebinin reddi nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin şikâyetinin İbrahim Uysal ([2. B.], B. No: 2014/1711, 23/7/2014) ve Halis Yurtsever ([1. B.], B. No: 2015/17595, 29/11/2018) kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 9/12/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.