TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
ANAYASA MAHKEMESİ
|
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
EVREN DEMİR BAŞVURUSU
|
(Başvuru Numarası: 2023/9005)
|
|
Karar Tarihi: 3/7/2025
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM
|
|
KARAR
|
|
Başkan
|
:
|
Hasan Tahsin GÖKCAN
|
Üyeler
|
:
|
Recai AKYEL
|
|
|
Selahaddin MENTEŞ
|
|
|
Muhterem İNCE
|
|
|
Yılmaz AKÇİL
|
Raportör
|
:
|
Leyla Nur ODUNCU
|
Başvurucu
|
:
|
Evren DEMİR
|
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru, karar sonucunu değiştirebilecek nitelikteki esaslı iddiaların karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
2. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında ifadesi alınan O.Y.B., başvurucunun da aralarında bulunduğubazı şahıslar hakkında beyanda bulunmuştur. Bu beyanın başvurucuyla ilgili kısmında özetle kendisinin 2007 yılında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümünü kazandığını, ilk sene FETÖ/PDY ile irtibatlı evde kaldığını, aynı apartmanda üç dairenin yapıya ait olduğunu, bu dairelerden birinde aynı Fakültede Türkçe Öğretmenliği birinci sınıf öğrencisi olan başvurucunun da kaldığını ifade etmiştir.
3. İhbar evrakı üzerine 1988 doğumlu olan başvurucu hakkında Denizli Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma kapsamında Asya Katılım Bankası Anonim Şirketine (Bank Asya) müzekkere yazılarak talep edilen başvurucunun banka verilerinin 10/10/2018 tarihli yazı ekinde CD ile gönderildiği anlaşılmaktadır.
4. Soruşturma neticesinde Başsavcılık, başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması talebiyle iddianame düzenlemiştir. İddianamede özetle O.Y.B.nin beyanlarına, başvurucunun yapıya ait şirket ve dershanelerdeki çalışma kayıtlarına, Bank Asyada 12/8/2011 tarihinde açtırdığı hesabının bulunduğunun ve örgüt liderinin talimat verdiği değerlendirilen dönemde hesap bakiyesinde artırımda bulunduğunun tespit edildiğine, aramada ele geçirilen ve el konulan dijital materyallerin incelemesinin devam etmekte olduğuna, başvurucunun müdafi huzurunda kollukta alınan ifadesindeki beyanlarına dayanılmıştır.
5. Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince iddianame kabul edilmiş ise de dosya yetkisizlik kararı verilerek Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesine (Mahkeme) gönderilmiştir. Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen yargılama üç celsede tamamlanmıştır.
6. İlk celsede duruşma salonunda hazır bulunan başvurucunun savunması alınmıştır. Başvurucu savunmasında özetle üzerine atılı suçla ilgili olarak soruşturma aşamasında verdiği ifadeleri tekrar ettiğini, 2011 yılında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinden mezun olduğunu, atanmak için Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda yeterli puanı alamayınca Denizli ve birkaç ilde FETÖ/PDY ile irtibatlı kurumlarda çalışmaya başladığını belirtmiştir. Bank Asyada hesabının bulunduğu iddiası yönünden ise ücretinin yatırılması için Bank Asyada hesap açtırdığını, talimatla Bank Asyaya para yatırmadığını, başka bir bankadan kredi çekip Bank Asyaya yatırdığının doğru olduğunu ancak bu krediyi borçları bulunan dayısına vermek üzere çektiğini, dayısının borçları olduğundan ve haciz işlemi gerçekleştirilmesi ihtimali bulunduğundan onun hesabına parayı doğrudan iletemediğini, dayısının paranın kendisinde muhafaza edilmesini istediğini, olayların gerçekleştiği tarihte mevcut olan Bank Asya hesabına böylece parayı yatırdığını, para bir süre hesabında kaldıktan sonra dayısı ile birlikte parayı çektiklerini ve dayısının kredi borcuna mahsuben başka bir bankaya yatırdığını, sunduğu dilekçe, IBAN numaraları ve icra dosyasından iddialarının doğruluğunun anlaşılabileceğini beyan etmiştir. Ayrıca bildiği kadarıyla herhangi bir dernek ya da sendika üyeliğinin bulunmadığını ifade ederek suçlamaları kabul etmemiştir. İlk celsede dosyaya gelen bilgi ve belgeler başvurucuya okunmuş, başvurucunun beyanları alınmış, tespit edilen diğer bir kısım eksikliğin giderilmesine yönelik ara kararları verilmiştir.
7. Mahkemece başvurucu hakkında beyanda bulunduğu anlaşılan O.Y.B.nin tanık sıfatıyla ifadesinin alınması için istinabe talebinde bulunulmasına karar verilmiştir. Tanık O.Y.B. istinabe yoluyla alınan beyanında; 2007 yılında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesinde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümünü kazandığını, ilk sene yaklaşık dört ay süreyle anılan dönemde cemaat diye adlandırılan yapının evlerinde kaldığını, başvurucuyu hem okuldan hem de kaldığı binada bulunan örgüte ait bir başka evde kalmasından dolayı tanıdığını, başvurucunun Türkçe Öğretmenliği Bölümünde okuduğunu, başvurucunun örgüt içinde herhangi bir görevi olup olmadığını veya kaldığı süre dışında herhangi bir irtibatının devam edip etmediğini bilmediğini, yapı ile bağlarını 2007 yılı Aralık ayı veya 2008 yılı Ocak ayında kopardığını, bu tarihlerden sonra başvurucunun örgütle irtibatı olup olmadığına ilişkin bilgisinin bulunmadığını belirtmiştir.
8. Duruşmanın ikinci celsesinde dosyaya gelen tanık O.Y.B.nin beyanından hazır bulunan başvurucu ve müdafii haberdar edilmiş, celse arasında müdafiinin savunma dilekçesi sunduğu tespit edilmiş, müdafi savunma dilekçesini tekrar ettiğini ifade ederek beyanlarda bulunmuştur. Tespit edilen eksikliklerin giderilmesine yönelik ara kararlar alınmıştır.
9. Yargılamanın 13/2/2020 tarihli üçüncü celsesinde soruşturma aşamasında temin edilen Bank Asya hesap hareketlerine ilişkin evraklar (bkz. § 3) başvurucuya okunmuş, başvurucu talimatla para yatırmadığını beyan etmiştir. Alanında uzman olan bir bilirkişiden başvurucunun Bank Asya hesabına dair rapor alınmasına ilişkin karar ya da evraka rastlanmamıştır.
10. Aynı celsede iddia makamı esas hakkında mütalaasını sunmuştur. Mahkeme, başvurucu ve müdafiinin esas hakkında mütalaaya karşı beyanlarını ve silahlı terör örgütüne yardım etme suçundan ek savunmasını aldıktan sonra başvurucunun silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 1 yıl 14 ay 7 gün hapis cezası ile mahkûmiyetine karar vermiştir. Gerekçeli kararda özetle başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatlı eğitim kuruluşlarında çalıştığı, Bank Asyada 12/8/2011 tarihinde hesap açılış kaydının bulunduğu, 29/1/2014 tarihinde 10.000 TL tutarında katılım hesabı açtığı, bu işlemin örgüt lideri tarafından talimat olarak verilen Bank Asyanın işlem hacmini yükseltmek, rasyonel durumunu korumak ve Bankayı mali yönden desteklemek amacına yönelik olduğu, tanık beyanına göre başvurucunun üniversite eğitimi sırasında örgüte bağlı evlerde kaldığı hususlarına dayanılmıştır.
11. Başvurucu hakkındaki hüküm, istinaf ve temyiz kanun yollarından geçerek kesinleşmiştir. Başvurucu nihai hükmü 19/1/2023 tarihinde öğrendikten sonra 24/1/2023 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
12. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.
II. DEĞERLENDİRME
13. Başvurucu; tanık beyanının soyut olduğunu ve örgütsel bağlantısını ortaya koymadığını, Bank Asya hesabını çalışma ücretinin yatırılması için 2011 yılında açtığını,ücretinin yatırılması, para ödünç alma ve vermeden kaynaklanan rutin bankacılık işlemleri bulunduğunu, hesap hareketlerinin incelenmesinden bu hususların anlaşılabileceğini, örgüt liderinin talimat tarihi öncesinde de bu Bankada hesap hareketlerinin olduğunu, Bank Asyadaki mutat hesap hareketlerine dayanılarak yeterince araştırma yapılmadan cezalandırıldığını, mahkûmiyet kararında bu konularda yeterli açıklamalara yer verilmediğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
14. Başvuru gerekçeli karar hakkı kapsamında incelenmiştir.
15. Anayasa Mahkemesi, Bank Asya verilerinin mahkûmiyette belirleyici delil olarak kabul edildiği bir yargılamanın şikâyet konusu yapıldığı başvuruda başvurucunun mutat hesap hareketlerine dayanılarak ceza verildiği yönündeki savunması hakkında mahkûmiyet kararında yeterli açıklamalara yer verilmemesini gerekçeli karar hakkı kapsamında değerlendirmiştir (Gürcan Balık [2. B.], B. No: 2020/16435, 17/11/2022).
16. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
17. İlgili mevzuat için bkz. Gürcan Balık, §§ 34-37; Yargıtay kararları için bkz. Hakan Darıcı ve diğerleri [1. B.], B. No: 2021/34045, 20/7/2023, §§ 13-21; Ruhi Erginer ve diğerleri [2. B.], B. No: 2023/24807, 15/4/2025, §§ 15-17.
18. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen birçok başvuruda gerekçeli karar hakkının kapsam ve içeriğini belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi özellikle açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması hâlinde davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerektiğine dikkat çekmiştir (Muhittin Kaya ve Muhittin Kaya İnşaat Taahhüt Madencilik Gıda Turizm Pazarlama Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/1213, 4/12/2013, §§ 25, 26; Yasemin Ekşi [1. B.], B. No: 2013/5486, 4/12/2013, §§ 56, 57; Vesim Parlak [2. B.], B. No: 2012/1034, 20/3/2014, §§ 33, 34; Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31-39; Münür Ata[2. B.], B. No: 2014/4958, 22/1/2015, §§ 37-43; Hikmet Çelik ve diğerleri [2. B.], B. No: 2013/4894, 15/12/2015, §§ 54-59; Şah Tarım İnşaat Turizm Seyahat Yatçılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [2. B.], B. No: 2013/7847, 9/3/2016, §§ 36-48).
19. Anayasa Mahkemesi Gürcan Balık kararında başvurucunun Bank Asyadaki mevduatına ilişkin ileri sürdüğü iddiasının karar sonucunu değiştirebilecek nitelikte esaslı bir iddia olduğu hâlde bunun gerekçede karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır (aynı kararda bkz. §§ 68-72). Anayasa Mahkemesi anılan kararında öncelikle ilgili Yargıtay içtihadına atıf yapmak suretiyle bahse konu Bankada parasal bir işlem yapılmasının kategorik olarak örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilmediğini belirtmiştir. Nitekim Yargıtay kararlarında 22/7/2016 tarihinde faaliyet izni kaldırılıncaya kadar faaliyetlerine devam eden ve FETÖ/PDY ile iltisaklı olan Bank Asyada gerçekleştirilen mutat hesap hareketlerinin örgütsel faaliyet kapsamında değerlendirilemeyeceği kabul edilmektedir. Yargıtay önceki tarihli kararlarında mutat işlemlerin dışında kalan, örgüt liderinin talimatı üzerine örgütün amacına hizmet eden ve Bankanın yararına yapılan ödeme ve sair işlemleri suç delili olarak kabul etmiştir (ilgili kararlar için bkz. Gürcan Balık, §§ 39-47). Bununla birlikte Yargıtayın sonraki içtihadında, sanığın örgüte yardım kastıyla, bilerek ve isteyerek bu hesabı açtığını gösterir, kastını ortaya koyan yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesini bozma gerekçesi yaptığı anlaşılmaktadır (bkz. §§ 17, 18).
20. Somut başvuruda Mahkeme gerekçeli kararında başvurucunun terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir. Bu karara göre başvurucu hakkındaki Bank Asya hesap hareketleri başvurucunun FETÖ/PDY liderinin ve yöneticilerinin talimatı doğrultusunda hareket ettiğini, örgütle irtibatlı eğitim kuruluşlarında çalışması ve üniversite eğitimi sırasında örgüte bağlı evlerde kalması eylemleri ise örgütün ideolojisini benimsediğini göstermektedir.
21. Mahkemenin kararın gerekçesinde hükme esas aldığı delillerin ağırlığı hususunda herhangi bir değerlendirmede bulunmadığı görülmüştür. Bununla birlikte Yargıtay örgütün profesyonel eylemlerinin kamuoyunca bilinir hâle geldiği süreçten önce icra edilen yapılanmanın evlerinde kalmak ve sohbetlere katılmak gibi faaliyetlerin nitelik, içerik ve mahiyeti itibarıyla silahlı terör örgütünün amacına hizmet ettiğinin somut delil ve olgularla ortaya konulmadıkça örgütsel faaliyet kapsamında kabul edilemeyeceğine karar vermiştir (birçok karar arasında bkz. Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 21/10/2024 tarihli ve E.2022/7057, K.2024/11904; 21/10/2024 tarihli ve E.2022/5877, K.2024/11981; 6/2/2024 tarihli ve E.2023/24146, K.2024/1337 sayılı kararları; [kapatılan] Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 30/10/2018 tarihli ve E.2017/3689, K.2018/3718 sayılı kararı). Yargıtay, bu tür eylemlerin örgütsel alanda olduğunun kabul edilmesi için örgütsel özellik taşıdığının belirlenmesini beklemektedir (benzer değerlendirmeler için bkz. Bilal Celalettin Şaşmaz [1. B.], B. No: 2019/20791, 18/10/2022, §§ 20, 51, 54). Ayrıca Yargıtay, kişilerin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre örgüte müzahir kurum veya kuruluşlarda çalışmalarının tek başına örgütsel bir faaliyet olarak kabul edilemeyeceğini belirtmektedir [birçok karar arasından bkz. (kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 2/3/2021 tarihli ve E.2019/5505, K.2021/1793 sayılı kararı; Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 20/10/2022tarihli ve E.2021/14774, K.2022/6617 sayılı kararı].
22. Başvuruya konu olayda ise Mahkemenin başvurucunun birtakım kurumlarda çalışmasının ve örgüte bağlı evlerde kalmasının örgütsel özellik taşıyıp taşımadığı konusunda bir değerlendirmede bulunmadığı görülmüştür. Buna göre başvurucunun Bank Asya hesap hareketliliğine ilişkin delilin silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan mahkûmiyet kararına götüren belirleyici nitelikte delil olduğunun kabul edilmesi gerekir.
23. Başvurucu; aşamalardaki savunmalarında hesap hareketlerinin ücret ödemelerinden kaynaklandığını, 2014 yılı Ocak ayında 10.000 TL para yatırmasının ise zirai kredi ve vergi borçları olan dayısı M.M.nin icra tehdidi altında bulunduğunu, bu nedenle kredi çekemediğini söyleyerek kendisinden kredi çekmesini istemesinden ve icra takibi yapılması ihtimali nedeniyle dayısının hesabına çektiği parayı yatıramadığından kendi hesabının bulunduğu tek banka olan Bank Asyaya yatırmasından kaynaklandığını belirtmiştir. Başvurucu ayrıca anılan miktar Bank Asya hesabında bir süre kaldıktan sonra dayısı ile birlikte parayı çektiklerini ve ertesi gün dayısının kredi borcuna mahsuben başka bir bankaya yatırdığını, dilekçelerinde belirttiği ve ek olarak sunduğu IBAN numaraları ve icra dosyası üzerinden de durumun anlaşılabileceğini beyan etmiştir.
24. Anayasa'nın 148. maddesinin dördüncü fıkrasında, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin şikâyetlerin bireysel başvuruda incelenemeyeceği belirtilmiştir. Bu kapsamda ilke olarak mahkemeler önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile uyuşmazlık konusunda varılan sonucun adil olup olmaması bireysel başvuru konusu olamaz. Ancak bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlüklere müdahale teşkil eden, bariz takdir hatası veya açık bir keyfîlik içeren tespit ve sonuçlar bu kapsamda değildir (konuya ilişkin birçok karar arasından bkz. Ahmet Sağlam [2. B.], B. No: 2013/3351, 18/9/2013).
25. Somut olayda gerekçeli kararda bir kısım hesap hareketine değinilmiş ancak başvurucunun Bank Asyadaki hesabının hangi tarihte açıldığına, bu hesaba ilişkin bankacılık işlemlerinin FETÖ/PDY liderinin ve yöneticilerinin Bank Asyaya destek olunması şeklindeki talimatı öncesindeki niteliği ve hacmine, bu talimattan sonra anılan hesabın ne şekilde kullanıldığına, aktif kullanım olarak kabul edilen işlemlerin hacminin ne olduğuna ilişkin herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Diğer bir ifadeyle söz konusu bankacılık işlemlerinin neden mutat olarak kabul edilemeyeceğine ilişkin yeterli bir değerlendirmeye yer verilmemiştir. Dolayısıyla başvurucunun örgüt liderinin ve yöneticilerinin Bank Asyaya destek olunması şeklindeki talimatı sonrasındaki bankacılık işlemlerinin bu talimattan önceki dönemle uyumlu olmadığı veya olağan dışı bir hesap hareketliliği niteliğinde olduğu ortaya konulmamıştır. Dahası başvurucunun Bank Asya nezdindeki 2014 yılı öncesi de dâhil olmak üzere hesap açılış bilgileri, aylık bakiye gelişimi ve tüm hesap hareketlerine ilişkin olarak alanında uzman bilirkişi marifeti ile bir inceleme de yaptırılmamıştır. Bununla birlikte özellikle Yargıtay içtihadında yer verilen (bkz. § 17) ilkelerin herhangi bir şekilde kararlarda tartışılmadığı, bu çerçevede Yargıtay içtihadında ortaya konulması gerektiği belirtilen, başvurucunun örgüte yardım kastıyla, bilerek ve isteyerek bu hesabı açtığını gösterir, kastını ortaya koyan yeterli delil bulunup bulunmadığı hususunun kararda yeterince değerlendirilmediği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla mahkûmiyet kararında; başvurucunun örgüt liderinin ve yöneticilerinin Bank Asyaya destek olunması şeklindeki talimatı üzerine örgüte yardım kastıyla bankacılık işlemleri yaptığının yeterli gerekçeyle ortaya konulamadığı görülmüştür. Mahkûmiyet gerekçesi, örgüt liderinin talimatı üzerine mevduat hesabında artışa gidildiği ve Bankaya böylelikle likidite sağlandığı şeklinde soyut ve genel ifadelerle dile getirilmiştir. Sonuç olarak başvurucunun terör suçu işlemek amacıyla kurulmuş örgütün amacını gerçekleştirmesine katkı sağlamak için hareket etmediğine ilişkin kararın sonucunu değiştirebilecek nitelikteki iddialarının gerekçede karşılanmadığı anlaşılmıştır.
26. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
III. GİDERİM
27. Başvurucu; yeniden yargılama yapılması, 100.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
28. Başvuruda tespit edilen anayasal hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar ve zorunluluk bulunmaktadır. Anayasa'nın 148. ve 153. maddeleri ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. ve 66. maddeleri uyarınca ihlal kararının gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatıp Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında belirtilen ilkelere ve gerekçelere uygun biçimde yürütülecek yargılama sonunda hak ihlalinin nedenlerini gidererek yeni bir karar vermektir (yeniden yargılama konusunda bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2) [1. B.], B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
29. Öte yandan hak ihlali kararından Anayasa Mahkemesinin davanın sonucuyla ilgili olarak bir tutum sergilediği sonucu çıkarılmamalıdır. Anayasa Mahkemesince verilen hak ihlali kararı uyuşmazlığın sonuçlarından bağımsız olup davanın kabulüne, reddine ya da beraate veya mahkûmiyete karar verilmesi gerektiği anlamına gelmemektedir. Kural olarak yargılamanın her aşamasında olduğu gibi ihlalin sonuçlarını gidermek üzere yeniden yapılacak yargılama sonunda da delillerin dava ile ilişkisini kurma ve bunları değerlendirip sonuç çıkarma yetkisi ilgili mahkemelere aittir.
30. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Öte yandan yeniden yargılama yapılmasının yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucunun manevi tazminat talebinin de reddine karar verilmesi gerekir.
IV. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Manisa 3. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/448, K.2020/80) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 1.480,40 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/7/2025 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.